Nefes darlığı translate French
227 parallel translation
Demek hastaneye nefes darlığı tanısıyla yatırıldınız?
Alors vous avez été admis pour difficultés respiratoires?
Bak sen şu işe. Tek şikâyeti nefes darlığı olan bir adam üzerinde uyguladığımız diğer yüz testin sonucuyla aynı.
Tiens tiens, comme la centaine d'autres tests qu'on a fait sur un type qui ne se plaint que de difficultés respiratoires.
- Komutan sen nefes darlığın var.
Tu m'as l'air à bout de souffle.
Bak ona. İnle, Tanrı aşkına. Nefes darlığı çekiyor.
J'ai pas l'argent sur moi, mais je ramène ma fille et je reviens.
Ben hasta bir adamım binbaşı. Doktorlar ne derse desin. Nefes darlığı, bacak ağrısı.
Je suis malade... quoi qu'en disent les médecins, j'ai de l'asthme, une jambe raide... des rhumatismes...
Her zaman ki gibi nefes darlığı var.
Elle va bien. Un peu essoufflée, comme toujours... avec l'âge ces choses-là s'accentuent.
Nefes darlığı yüzünden.
C'est à cause de l'asthme.
Nefes darlığı çekiyor muydu? Kekeledi mi?
Il était haletant, il balbutiait?
Solunan havadaki karbon dioksit oranının... % 30'u aşması... nefes darlığı... düşük kan basıncı... koma... ve refleks ile... bilinç kaybına sebep olur.
Lorsque la teneur en dioxyde de carbone de l'air inhalé dépasse 30 %, cela entraîne : diminution de la capacité respiratoire, baisse de la tension artérielle, coma, perte de réflexes et anesthésie.
İlk başlarda nefes darlığı çekebilirsin.
Il vous sera peut-être difficile de respirer au début.
Nefes darlığı çekiyor.
Il respire avec peine.
Baş dönmesi, nefes darlığı falan var mı?
Vous avez des vertiges, vous manquez de souffle?
Bulantı, nefes darlığı... baş dönmesi ve baş ağrısı var.
Vous souffrez de nausées, insuffisance respiratoire, étourdissements et migraines.
Nefes darlığı.
Troubles respiratoires.
- Nefes darlığı çekmeyeceğim. - Nefes darlığı. - Gözlerimi yuvarlamayacağım.
Je cesserai les soupirs les yeux au ciel, les déboutonnages de col.
- Nefes darlığı.
- Le souffle!
Nefes darlığın için ne kullanıyorsun?
Que prenez-vous pour le souffle?
Astım ilacı nefes darlığı için kullanılır.
C'est un anti-asthmatique. Prescrit pour le souffle.
Onda nefes darlığı yapıyor.
il fume pas, il s'étouffe à tout coup. [miaulement] [ lls l'encouragent en disant : "Go"! ]
Dengesizlik, yön kaybı, nefes darlığı.
Déséquilibre, désorientation, difficultés respiratoires.
Tugrenyev'in gut hastalığı nefes darlığına dönüşmüş diyorlar.
Tourgueniev a eu une angine de poitrine à cause de la goutte.
Yaşlı Bay Parr nefes darlığından şikayetçi.Ne salık verirsiniz?
Le vieux M. Parr souffre de difficultés respiratoire. Que prescris-tu?
Sadece biraz... nefes darlığı ve baş dönmesi var.
C'est juste que je manquais de souffle et j'avais des vertiges.
Görüşürüz. Jefferson, geliyor musun yoksa, nefes darlığı mı yaşıyorsun?
Jefferson, tu iens ou tu restes à te branler?
Nefes darlığı? Hayır.
Etat de choc?
Nefes darlığı ne zaman başladı?
La gêne respiratoire a commencé quand?
Nefes darlığı.
Trachée déviée à gauche.
Nefes darlığı, akut oksijensizlik dışında 15'inde sağlıklı bir genç.
Insuffisance respiratoire, hypoxie, à part ça il est en bonne santé.
Akut nefes darlığı, göğüs ağrısı.
Douleurs à la poitrine.
- Nefes darlığı, göğüs ağrısı.
- Douleurs au thorax.
Acı, sağ kaburga, bacaklar, nefes darlığı, sap kolda yanık.
Douleurs aux côtes, jambes, léger essoufflement, brûlé au bras droit.
- Nefes darlığı?
- Êtes-vous essoufflé?
- Nefes darlığı?
- Essoufflé?
Öksürük, nefes darlığı, yorgunluk...
Toux, difficulté à respirer, fatigue?
Doğum kontrol hapı alan 28 yaşında bir sigaracı nefes darlığından şikayetçi.
Salle 1, 28 ans, fumeuse, prend la pilule, a des difficultés respiratoires.
Göğüs ağrısı ve nefes darlığı.
Douleurs au thorax et elle a du mal à respirer.
Nefes darlığı sorunu oksijenle halledildi.
L'oxygène a réglé le trouble de la respiration.
Nefes darlığınıza şaşmamalı.
Pas étonnant que le souffle vous manque.
Nefes darlığı ve sağ omuz ağrısı şikayeti.
Difficultés respiratoires et douleur à l'épaule.
Nefes darlığı, Tansiyon 50 palpe, solunum 28.
Manque de souffle, TA 5 au pouls, respiration 28.
20 yaşında bir erkek, nefes darlığı şikayetiyle geldi. Tatlı çocuk.
Un homme de 20 ans, venu pour un souffle court.
Yorgunluk, ağız kuruluğu ve nefes darlığından şikayet ediyorsunuz.
Vous vous plaignez de fatigue, et de souffle court.
Benim gibi birçok Şerpa hastalanmadan veya nefes darlığı çekmeden ağır yükleri yukarıya taşıyabilir.
La plupart des sherpas peuvent porter des charges très lourdes, sans tomber malades ou à bout de souffle.
Şuuru bozuk, nefes darlığı çeken 8 yaşında bir kız var.
Une petite de 8 ans. Confuse et le souffle court.
Göğüs ağrısı, nefes darlığı.
Douleur à la poitrine, difficulté à respirer.
Nefes darlığı, baş dönmesi yoğun endişe içeren akut anksiyete yaşadı.
Elle a été en proie à une crise d'angoisse aiguë. Elle était très inquiète et essoufflée.
Nefes darlığı anlamına geliyor.
- Ça veut dire : "gêne respiratoire".
- Bilinç kaybı ve nefes darlığı var.
- Difficulté respiratoire.
... Farr. Bu sabah biraz nefes darlığı çekmiş.
Farr. Elle avait une gêne respiratoire, ce matin.
Nefes darlığı nitro ile geçti.
La dyspnée a été traitée à la nitro.
Nefes darlığı için kullanmıyor musun?
Vous n'en prenez pas?