English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ N ] / Nin sesi

Nin sesi translate French

138 parallel translation
Bu Ayanami'nin sesi değil mi, Misato?
n'est-ce pas?
1945'de İngiltere'nin Sesi.
La voix de l'Angleterre en 1945.
Yönetmen Blasetti'nin sesi.
C'est la voix de Blasetti!
Sana Pauline'nin sesi miydi dedim?
Dis-moi pour Pauline.
Baskerville Köpeği'nin sesi artık duyulmayacak.
On n'entendra plus parler du chien des Baskerville.
Bu Vicki'nin sesi.
- C'est Vicki!
Bay Mallory'nin sesi hiç kesintiye uğramamış.
M. Mallory dicte de façon ininterrompue.
Ben J. B. Radyodan J. B.'nin sesi çıkmıyor demek, radyo kapalı demek.
JB est là pour vous chanter à l'oreille JB n'est pas à la radio. Votre radio n'est pas vraiment branchée.
Bu Oshare'nin sesi!
C'est la voix d'Oshare!
Jody'nin sesi telefonda tuhaftı.
Jody avait l'air étrange au téléphone.
Jenny'nin sesi susturuldu. Lâkin kelimeleri her birimize ulaştı.
La voix de Jenny a été réduite au silence, mais ses mots ont atteint chacune de nous.
Bu komutan Yonoi'nin sesi, değil mi?
C'est bien la voix de Yonoi?
Sanki Larry'nin sesi.
On dirait Larry.
Kochanski'nin vücudu, Kochanski'nin sesi.
C'est le corps de Kochanski. C'est la voix de Kochanski.
Charli'nin sesi :
Ouais!
WSHE, Miami'nin sesi.
W.S.H.E., la voix de Miami.
Arkadaşım Natalie'nin sesi de harikadır.
Mon amie Natalie a une super voix.
Bu duyduğunuz ses Richard Kiley'nin sesi.
La voix que vous entendez est celle de Richard Kiley.
Centauri Cumhuriyeti'nin sesi sensin artık.
Tu es la voix du puissant Empire Centauri!
Poochie'nin sesi, daha çok ve daha kızgın çıkmalı ve bir zaman makinesi olmalı. İki :
" Primo, Poochie doit être plus odieux, plus énervé, et avoir une machine à remonter le temps.
WZAB de Sasha ile müstehcen saatler, Pendenton Üniversitesi'nin sesi.
Ici "Sous la couette" avec Sasha, sur WZAB, Université de Pendleton.
- Bu Woody'nin sesi!
C'est Woody!
Ama o gürültünün arasında Rocky'nin sesi duyulmuyordu.
La voix de Rocky n'était pas assez puissante pour couvrir les clameurs.
Araban dışarıda. TV'nin sesi o kadar çok açık ki, SWAT ekibi gelse duyamazsın.
Ta voiture dehors, avec la TV à fond, t'entendrais pas les flics.
Jackie'nin sesi beynimi yakıyor.
La voix de Jackie est gravée dans mon cerveau.
Dessie'nin sesi çok güzeldir, efendim.
Dessie a une belle voix.
Sadece Cuvee'nin sesi açar.
Seule la voix de Cuvée peut l'ouvrir.
Neden Amy'nin sesi çıkmıyor?
Pourquoi on n'entend pas Amy?
Virane bir yerdir. Ama Loui'nin sesi öylesine güzeldi ki.
C'était pas génial mais Louis avait une voix tellement à part!
Binlerce değişik sesi çıkarabilen bu adam sonunda dedi ki : "Biliyor musun George, Tony'nin sesi karaktere oldukça iyi oturdu." "Neden onun sesini kullanmıyorsun?"
Mais il a reçu beaucoup d'accolades et a fait voir aux professeurs... que les jeunes pouvaient faire quelque chose hors des normes... au-delà des restrictions établies.
Şu Kitty'nin sesi oldukça seksi gelmeye başladı bana.
Kitty a vraiment l'air sexy.
Ronnie'nin sesi daha güçlü ama Ray'in sesi onunkinden güzel.
Ronnie a l'amplitude et Ray la voix.
Sorunu çözersiniz. Haley'nin sesi okula gitmeyecekmiş gibi geliyordu.
Je ne pense pas qu'elle aille en cours, aujourd'hui.
Bu Mary'nin sesi.
- C'est sa voix.
Madam Lilli'nin gümüş sesi Honoluluda duyulduğundan beri... erik ağaçları daha fazla çiçek verir oldu.
Le prunier a fleuri maintes fois... depuis que j'ai entendu la douce voix de Madame Lilli à Honolulu.
Bu çizelgeyi incelediğimde de Dehşet'in Sesi'nin plak yayını olduğunu belirledim.
D'après ceci, j'affirme que la voix de la terreur est un enregistrement - que l'on joue.
Dehşetin Sesi'nin kimliğini bulmam, onu susturmam ve tüm bunların arkasındaki planı ortaya çıkarmam için beni bu davaya siz dahil ettiniz.
Vous avez fait appel à moi pour faire taire la voix de la terreur et trouver son plan.
24 Ekim'de gayda sesi eşliğinde General Montgomery'nin İngiliz ordusu karşı saldırıya geçti.
Le 24 octobre, au son de la cornemuse, la 8e armée de Montgomery lançait sa contre-offensive.
"Gantry'nin umutlar vaat eden bir sesi var."
"Gantry a une voix faite pour les promesses."
Hoş bir sesi var, Johnny'nin...
Marie! Il a une belle voix, Jeannot...
"insan Sesi" nin provalarina baslamam gerek.
Je dois commencer les répétitions de "La Voix"...
Şu anda Michigan'ın Sesi'nin son sayısı basılıyor.
Le dernier numéro du Michigan Voice.
Chomei'nin inziva yerindeki gibi bambu borularından akan dağlardan gelen temiz suyun sesi yok.
Elle n'en a pas l'élégance. Près de celui-ci, l'eau de la montagne cascadait gaiement.
Körler okulundaki öğretmenim, Bayan Lee'nin... sesi de sizinki gibiydi.
Mlle Lee, mon professeur, parle comme vous.
Müziğin Sesi'nin seyretmek ister misin?
Tu veux voir "La mélodie du bonheur"?
Garip dedin de, Direniş'in Sesi'nin bir sonraki yayını ne zaman?
Ce qui me fait penser. Quand la Voix de la Résistance va-t-elle émettre?
- Sesi makaslamak lazım. Maggie'nin doğumundan bazı sahneleri silemedim. Neyse.
- Le son est mauvais et je n'ai pas pu effacer la naissance de Maggie en entier.
Ne yazık ki, Cadillac 355 C'nin efsanevi homurtusu hiç unutamadığı daha az karmaşık bir sesi hatırlatıyordu ona : Kendisine yöneltilmiş tabancanın sesini.
Hélas, dans la mémoire de Grace, le ronron de la Cadillac série 355 C était irrémédiablement lié au bruit moins sophistiqué des coups de feu tirés sur elle.
SYDNEY'NİN SESİ :
Ne réagissez pas.
SYDNEY'NİN SESİ : Hayır. Maçtan sonra seninle eve gelmek.
Non, c'est de rentrer avec toi après le match.
Bu Debussy'nin bir temel motifi. Arka plana davul sesi koydum. Akustik için.
C'est un morceau de Debussy que j'ai réorchestré en rajoutant de la batterie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]