Normal değil translate French
2,425 parallel translation
Bu normal değil!
Ce truc n'est pas normal.
Hiç normal değil.
C'est anormal.
Kesinlikle bu hiç normal değil.
Vraiment pas comme d'habitude.
Evet, biliyorum. Bu hiç normal değil.
Je sais, ça fait flipper.
Tink'in dikkatsiz yakalanması hiç normal değil.
Oui. Ce n'est pas le style de Clochette de baisser sa garde.
Tahmin yürütüyorum, hayır böyle olması normal değil.
Pas normal que ça fasse ça!
Normal değil.
Ça n'a pas de sens.
Üzerine biraz antibiyotik merhem koydum ama bu normal değil.
J'ai mis de la pommade antibiotique, ce n'est pas normal.
Bu şey normal değil.
C'est bizarre.
Hiç normal değil. - Zombi gibi olmuş.
- Il a l'air d'un zombie.
Çok şaşırtıcı, ama normal değil.
Vu sa beauté, il n'est pas normal...
Sara, sen de duydun, normal değil.
- Tu sais que c'est bizarre.
Baban normal değil.
Ton vieux père n'est pas normal!
Güven bana, normal değil.
Elle est pas hétéro.
Ve herkes benden ellerini sıkmamı her şey normalmiş gibi davranmamı bekliyor. Ama normal değil. Normal olmaktan çok uzak.
Et maintenant, je dois serrer des mains, prétendre que tout est normal, mais c'est tout le contraire.
Bana bunlarla gelme, yaptıklarınız normal değil.
- Ne me la faites pas. Vous êtes anormaux.
Normal değil. Gözlerimi yoruyor.
Ca fatigue les yeux.
Bu hiç normal değil.
Ce n'est pas naturel.
Çünkü normal değil.
Parce que ce n'est pas normal.
Bir şey değil.
C'est bien normal.
Gayet normal davranmalıydım ama bu elimde değil şuan.
Je devrais agir normalement, mais je suis pas dans mon état normal.
Ama bu hiç normal değil.
Ce n'est pas naturel.
Eve kadar böyle sus pus oturman seni memnun etmiyor, değil mi? Bu annenin ölüm yıldönümü nasıl olsa.
C'est normal que tu ne te sentes pas bien, tu t'es recueilli sur la tombe de ta mère...
Hiç de adil değil.
Normal.
Çünkü madem toplum normal olmami istiyor normal olayim, degil mi?
Car si la société me veut normale, alors on sera normale, pas vrai?
- O yasta birinin ailesiyle yasamasi normal degil.
Vivre chez ses parents à son âge... il est clair que ce n'est pas normal. Pas normal?
Bu normal bir gencin yaşantısı değil.
Ce n'est pas celle d'une ado.
Genelde iş görür haldedir ama belli ki şu an pek öyle değil.
Normalement, ça l'affecte peu, mais évidemment, ceci n'est pas normal.
Tevekkeli değil sen bir efsanesin.
Normal que tu sois une légende.
Kocaman değil, bu onun normal hali.
elle n'est pas si grande que ça. elle est normale.
Öğretmenlerin garip isimleri var. Normal gibi değil yani, bilmiyorum, garip işte.
Les profs ont toujours des noms super bizarres au lieu d'avoir des... je sais pas, des noms comme tout le monde.
Normal bir sarıIma, değil mi?
- De façon amicale, pas vrai?
Üzgünüm, bu normal bir aile değil.
C'est une famille de dingues.
Beni öldürmen sorun değil.
C'est normal que tu veuilles me tuer.
Oscar normalde böyle değil, biliyorsun.
Oscar n'est pas dans son état normal.
Burası normal bir restoran falan değil.
Ce n'est pas comme au restaurant.
Fransa'dayken sesin nasıl kötü gelebilir ki, değil mi?
- Normal, il est en France.
Hadım edilmişti ama bedeni gösteriyor ki Bodhi hadımlı falan değil bildiğin gerçek bir erkek.
J'ai examiné sa dépouille. Ce n'était pas un eunuque. C'était un homme normal.
Önemli değil.
C'est normal.
Dünya da eskisi gibi değil.
Et ce n'est plus non plus un monde normal.
Hiçbir şey söylememek normal, değil mi?
C'est pas grave si on ne dit rien, hein?
Kolay değil, doğru olduğuna inanıyorum.
Pas facile, juste normal.
Bu beklenen bir şey değil.
Ça, c'est pas normal.
Bütün normal arkadaşlarım gitti. Doğru değil.
Tous mes gars habituels, partis.
Normal bir hayat istiyordun değil mi?
Tu veux une vie normale, non?
Ama bu hiç de standart değil.
Ça, par contre, c'est pas normal.
Peter, kız arkadaşının olması kötü bir şey değil. Çok normal bir durum bu, değil mi, baba?
Hein, papa, t'es d'accord?
Sıradan bi hayvan değil o
A l'évidence, on n'a pas affaire à un animal normal.
Sinyal de normal kişileri etkilemiyordu, değil mi?
Et la bombe n'affecte pas les vrais.
Bu manyetik alanın deforme olmuş hallerini değil de normalde olmaları gerektiği hallerini gösterdiğini fark ettiklerinde yaşayabilecekleri tek normal hayatı seçtiler.
Pour eux, l'impulsion permettait de voir par-delà leur difformité et de s'apprécier mutuellement pour ce qu'ils sont. Ils ont choisi la seule vie normale possible.
- Değil, ama olmaması da lazım zaten.
- Non, mais c'est normal.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56