Olması gerektiği gibi translate French
937 parallel translation
Herşey olması gerektiği gibi.
Bon. Tout va bien maintenant.
- Evet, ama biz... - Üstelik George gömleklerin olması gerektiği gibi temiz ve canlı gözükmüyordu.
Tes chemises ne sont pas très nettes.
- Lavinia, içimde bir his var... Belirgin bir şey değil, sadece bir his. İşler olması gerektiği gibi değil.
- Lavinia, j'ai le sentiment, rien de très précis, que les choses ne sont pas telles qu'elles devraient.
Tam olması gerektiği gibi çünkü bunu vereceğim kişi de tam 14 karat ve 17 taşlı bir kasiyer.
Et ça tombe bien. Car l'homme qui le recevra est un caissier de grande valeur.
Olması gerektiği gibi elektrikli sandalyeye gidecek.
Il aura la chaise comme il le mérite.
Ve sendeki hayal gücüyle bunu yeterince düşünürsen yani, olması gerektiği gibi...
Avec ton imagination, si tu penses aux choses... comme elles devraient être...
Her şey olması gerektiği gibi. Hakkettiğimi buldum!
C'est vraiment le destin.
Herşey olması gerektiği gibi.
Ne t'inquiète pas. J'ai pensé à tout.
Bitince, her şey bitip tehlike geçince yalnızca sen ve ben olacağız. Sen ve ben, ta en başında olması gerektiği gibi.
Une fois que tout sera terminé et qu'on sera en sécurité... il n'y aura que toi et moi, toi et moi... comme ça aurait dû être dès le départ.
Bitince, her şey bitip tehlike geçince yalnızca sen ve ben olacağız. Sen ve ben, ta en başında olması gerektiği gibi.
Une fois, que tout sera terminé et qu'on sera en sécurité... il n'y aura que toi et moi, toi et moi... comme ça aurait dû être dès le départ.
Her şey olması gerektiği gibi olabilir.
Tout peut encore être rétabli.
- O zaman, ne bekliyorsun? Olması gerektiği gibi değil Edwina.
- Je ne suis pas satisfait, Edwina.
Kemikler olması gerektiği gibi kaynaşmamış, bir uzmana gitmelisiniz.
Les os se sont mal ressoudés. Nous devons consulter un spécialiste.
Bir kadında olması gerektiği gibi büyüleyici, sevimli bir endamı var.
Charmante, une ligne superbe, tout ce qu'une femme devrait être.
Olması gerektiği gibi Bay Whimper'ın karı diğerlerine de pay kapmak için ilham vermişti.
Comme on pouvait s'y attendre, les profits glanés par M. Whymper... firent des envieux...
- Olması gerektiği gibi...
Ainsi soit-il.
Okşa beni babacığım - Tam olması gerektiği gibi
Caresse-moi, Papa bien comme il se doit
Olması gerektiği gibi.
Je l'espère.
Olması gerektiği gibi.
C'est ainsi que ce doit être.
Olması gerektiği gibi Değil!
La silhouette à peine esquissée
Fakat aniden düşündüm de ya olması gerektiği gibi doğmazsa?
Mais soudain, je pense Et s'il ne vient pas comme il le devrait?
Herşey olması gerektiği gibi olur.
Qu " il soit fait ce qui est écrit.
Şimdi, Şu dondurmaları dışarıya götür ve olması gerektiği gibi servis et. Hadi.
Allez donc servir le sorbet aux invites.
Bir insanın olması gerektiği gibi.
L'homme tel qu'il voudrait être.
Olması gerektiği gibi Senin hoşuna giden şekilde.
C'est ta destinée et elle te plaît.
Oh... "Tadı güzel... Tıpkı bir sigaranın olması gerektiği gibi!"
"C'est bon, comme une cigarette digne de ce nom."
Diğer sayfalarda noktalı virgülden sonra, olması gerektiği gibi, bir boşluk bulunuyor. Bu sayfada hiç yok.
À chaque fois le point-virgule est suivi d'un espace mais aucun sur cette page.
Onlar için olması gerektiği gibi.
C'est leur devoir.
Olması gerektiği gibi.
Comme elle en avait le droit.
Belki de her şeyin olması gerektiği gibi olduğuna inandıracaksın herkesi.
Et peut-être as-tu l'illusion que tout est comme avant.
Herşeyin olması gerektiği gibi olduğunu bil.
Quel que soit ce que vous cherchez
Bunu asla yapmam. Ben sadece mütevazi kör bir adamım. Eğer dünya olması gerektiği gibi olsaydı, burada bile olmazdım.
Moi qui vous dois tant, je suis mal placé pour vous juger.
Her şey, olması gerektiği gibi, ilahi hizmete uygun olmalı.
Chaque chose doit être à sa place pour le service divin.
Hayat, olması gerektiği gibi akıp gidiyor ve hiçbir ordu da Roma'ya yürümüyor.
La journée a suivi son cours, et aucune armée ne marche sur Rome.
Olması gerektiği gibi.
- C'est ce qu'il faut.
Bir suratı, olması gerektiği gibi çizmeye çalışmıyor. Bir suratı, nasıl görüp hissetiyse öyle ifade etmeye çalışıyor.
Il ne les dessine pas tels qu'ils sont, mais tels qu'il les voit et qu'il les sent.
Kilise mezarlığına götürün. Olması gerektiği gibi gömülecek.
Qu'on l'enterre au cimetière.
Eğer olması gerektiği gibi çalışmıyorsa içini açıp incelersin sorunun tam olarak nerede olduğunu bulur hatalı parçayı çıkarıp yerine yenisini takarsın.
C'est que si elles flanchent, on retire la carrosserie, on regarde le moteur et on voit ce qui ne va pas. On enlève la pièce défectueuse et on en met une autre.
Oh, Sanırım algılamam olması gerektiği gibi değil.
Bref, il s'introduit chez les gens, vole ce qui lui tombe sous la main et décampe.
Tam da olması gerektiği gibi!
C'est parfait comme ça, c'est ce qu'il faut!
Eski H-bombasının olması gerektiği gibi.
Un peu comme l'ancienne bombe H.
Bu gezegen olması gerektiği gibi gelişecekse, iki tarafı da eşitlemeliyiz.
Si cette planète doit évoluer comme il se doit, nous devons rééquilibrer les deux camps.
Her şey olması gerektiği gibi oldu.
Donc, tout s'est déroulé comme prévu.
Gelişme süreci olması gerektiği gibi olacak.
Vous vous développerez normalement.
Biz olması gerektiği gibi evde sadece Çek diliyle konuşuyoruz.
Nous ne parlons que tchèque.
Güzel. Bu tam da olması gerektiği gibi bir değer.
Bien, c'est en dessous des limites.
Her şey, olması gerektiği gibi.
Tu vois, aujourd'hui, c'est comme un jour de fête.
Ve olması gerektiği gibi bir annen olacak.
La mère que tu aurais dû avoir.
Sanki silaha, mutlaka sahip olması gerektiği bir şeymiş gibi davranıyordu.
Il ne pouvait pas s'en séparer.
Tam olması gerektiği gibi.
Tout est pour le mieux.
- Tıpkı olması gerektiği gibi.
Je suis le Dr M'Benga.
gibi 298
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
olmasın 42
olması lazım 23
olması gereken bu 19
gibi mi 48
gibi görünüyor 21
gibi şeyler 18
gibi bir şey 16
olmasın 42
olması lazım 23
olması gereken bu 19