Olur şey değil translate French
280 parallel translation
Olur şey değil!
Quel dommage!
Olur şey değil.
Ah ça!
- Kocam mı, olur şey değil! Kocam olduğunu bile unutmuş durumdayım.
J'ai presque oublié que j'en avais un.
- Öyle. - Olur şey değil!
- Ça alors!
Olur şey değil, hayır.
Jamais de la vie.
Olur şey değil, inanılmaz bir şey.
Invraisemblable!
Olur şey değil, onları dava edeceğim!
- Je les poursuivrai pour la peine!
- Olur şey değil, anlamıyor.
- Il est rétro. T'as pas compris?
Olur şey değil.
- Bon Dieu.
Olur şey değil. Daha ne yemek yapacağımı bile düşünmedim.
Je n'ai encore rien préparé!
Evet, olur şey değil.
Nom de Dieu.
Olur şey değil!
Ça alors.
Olur şey değil.
C'est la meilleure!
Olur şey değil.
C'est incroyable.
Olur şey değil!
Que je sois un enfant de salaud.
Olur şey değil.
Par exemple.
Olur şey değil!
Bizarre.
- Olur şey değil!
Baratineur!
Olur şey değil!
Baratineur!
- Olur şey değil.
C'est du baratin.
Olur şey değil!
C'est du baratin!
Olur şey değil. 23 numara.
Bon sang de bonsoir! 23.
Ooh, Olur şey değil.
Ces portes n'arrêtent pas.
- Olur şey değil!
C'est théorique.
Olur şey değil.
W. Lloyd C'est suffocant!
Hah! Olur şey değil!
C'est dingue, non?
Olur şey değil!
Je ne peux pas le croire!
Olur şey değil.
C'est incroyable. Je me sens...
- Olur şey değil.
- C'est pas possible.
Olur şey değil!
Tu es incroyable!
Olur şey değil!
Mince. J'ai confondu avec un autre.
- Olur şey değil.
- Je rêve?
Olur şey değil.
Pauvres de nous...
Olur şey değil!
Je suis sans voix.
Ciddi bir şey değil ama ne olur ne olmaz riske giremeyiz.
Bien sûr, docteur.
- Olur şey değil olanlar!
Dites quoi...
Düşüncesizce olur. - Bağırmak kötü bir şey değil ki.
Ils doivent partir à 19 heures et dîner en route.
- Eğer, böyle bir şey yaparsa çok kötü olur, değil mi?
- Mais ce serait affreux. - Oui.
Olur şey değil!
Après tout, tant mieux.
Eğer birinin sevdiği her şey diğerini üzüyorsa birlikte yaşamak delilik olur, değil mi?
Si tout ce qui plaît à l'un déplaisait à l'autre, ce serait fou de vivre ensemble, non?
Olur şey değil.
Ça alors!
heryerde onu arıyor bu olur şey değil, eninde sonunda onu yakalayacak.
Avec ses drôles d'habits, on va vite le retrouver.
Bu iyi insanları yalnız bıraksak iyi olur. Evet, şey, eve yürümeme izin vermeyeceksin, değil mi Barny?
Il est temps de partir...
Olur şey değil.
J'en crois pas mes yeux!
Ben mi yüreğine dokundum? Olur şey değil.
Moi, touchant?
Senin için hiçbir şey kutsal değil, değil mi Harry? Olur.
Rien n'est secret avec toi, hein Harry?
Nasıl olur da bunu keşif diye adlandırırlar...? ... yeni bir şey değil ki.
Il ne peut s'agir d'une invention puisque ce n'est pas nouveau.
Olur şey değil Fernando.
- Tu dis encore n'importe quoi?
Belki bu şey onun için iyi bir deneyim olur, değil mi?
C'est peut-être une bonne chose pour lui.
Bu bir şey değil. Caucasus'ta bunlar hep olur.
On en a vu d'autres au Caucase.
Oh, olur mu hiç öyle şey, değil mi çocuklar?
Non, ce ne serait pas possible.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değildim 75