Ona değil translate French
4,492 parallel translation
Ona değil.
Pas celui là.
Madem sevgilin değil ona tecavüz edersek umrunda olmaz değil mi?
Bon, si ce n'est pas ta copine, ça ne te gêne pas si on la viole?
Hatırlıyorum, hukuk davası, ona saldıran kişiye tazminat davası açmıştı, değil mi?
Je me souviens, plainte civile- - il a gagné des dommages après avoir été agressé par quelqu'un, c'est ça?
Ameliyat sırasında Dr. Torres matkabı ona verdi değil mi?
Et à ce moment, le docteur Torres lui a donné la perceuse, exact?
Ona söyleyeceksin, değil mi? Ryan haklı.
Tu vas lui dire, hein?
Bu da bir gelişmedir değil mi? - Ne diyeceksin ona?
C'est une amélioration.
Şimdi ona borçlusun ve her zaman borcunu ödersin değil mi?
Tu lui es redevable. Tu paies tes dettes, non?
Bulduğunuzda ona zarar vermeyeceksiniz, değil mi?
Quand tu la trouveras, tu ne la blessera pas?
Neden bana değil de ona sadıklar, ha?
Pourquoi sont-ils si loyal envers elle et pas envers moi?
Şimdi, biliyorum hepimiz Ed'in ara sıra baş belası olabildiğini düşünüyoruz ama bence, içten içe hepimiz ona değer veriyoruz ve onun acı çektiğini görmek istemiyoruz, değil mi?
Maintenant, je sais que nous pensons tous que Ed peut être énervant parfois. mais au fond je sais que nous nous en faisons tous pour lui et que nous ne voulons pas le voir souffrir, n'est-ce pas?
Gidip onunla.. uhh.. konuşacağımı düşünmedin değil mi? Onunla hiçbir şeyle ilgili konuşmayacağım ve dürüst olmak gerekirse, Ona sana güvendigimden daha az güvenebilirim.
Tu n'étais pas en train de penser à partir et parler à je n'ai rien à lui dire, et, pour être honnête, je lui fais peut être moins confiance qu'à toi.
Sen ona saplantılı hale gelmiştin, değil mi?
Tu crois que tu t'es attaché à elle, pas vrai?
Bu, kadına saldırabileceğini açıklar, kadının ona saldırmasını değil.
Il aurait pu l'attaquer pour ça, mais pas l'inverse.
Senden ona yardım etmeni istedi, değil mi?
Il t'a demandé de l'aider, n'est-ce pas?
Bana birleşmeden bahsettiğinizde,... onun sana değil,... senin ona uyduğunu umut etmiştim.
En apprenant pour la fusion, j'espérais qu'il vous influencerait, et pas l'inverse.
Ve bir polisin, ona kaldığı için suçluluk duyurmasıyla aşık atamam, değil mi?
Et je ne peux pas rivaliser avec une attaque policière pour le culpabiliser et le faire rester, non?
Ona bakmalısın, babalar böyle yapar, değil mi?
Vous deviez en prendre soin parce que c'est ce que font les pères, non?
Sanırım ona iyi bakmakta sıra senin, öyle değil mi?
Je suppose que c'est à ton tour de prendre soin d'elle, hein?
Ona gelecek vadedecek davranışlarda bulunmadığına ve karışık sinyaller göndermediğine eminim, değil mi Ted?
Je suis sûr qu'il n'a rien fait pour la séduire ou lui envoyer des signaux, n'est-ce pas Ted?
Kötü bir çocuk değil, sadece her işi başarabileceği ona söylenmemiş.
C'est pas une mauvaise fille. Elle n'a jamais été élevée à rien.
Çünkü bu ona göre değil.
Parce qu'il ne s'agit pas de lui.
Strauss bunlarla bizim ilgilenmemizden hiç rahat değil ben de ona Pittsburgh polisinin devralacağını söyledim.
Strauss n'est pas à l'aise que nous y allions, mais je lui ai dit que la police de Pittsburgh mènerait.
Ama ona söylemememiz için sürekli bir bahane olacak zaten, değil mi?
Mais il y aura toujours une excuse pour le garder, n'est-ce pas?
Gerçekten ona bir şey olmayacak, değil mi?
pas vrai?
Aman Tanrım, Girişim onun değil de Amanda'nın peşinden gitsin diye suçu ona atıyor.
Mon Dieu, elle était en train de monter un coup contre Amanda pour que l'Initiative aille après elle et non après eux.
Ben de ona dedim ki, "Viv onlar senin değil, benim gazetem."
J'ai répondu : " Viv, ce sont mes journaux.
Ona yalnızca birkaç basit numara öğretilebilir, fazlası değil.
Il peut apprendre quelques trucs simple, rien de plus.
Sorun bizim ona yaklaşmamız değil.
Nous n'avons pas besoin de l'atteindre.
Sadece kendini tekrarladığı için değil, sanki her şeyi ezberden söylüyordu. Bir hikaye ortaya atıyor ve sanki ona bağlı kalıyor.
Non, ce n'est pas parce qu'il se répète, c'est juste que ce qu'il a dit sonne comme des répétitions - comme... comme s'il était venu avec son histoire et ensuite s'y est collé.
Ben ona, "İçimde Hissettiğim" diyorum parantez açıyorum "İyi değil" yani.
Ça s'appelle "la façon de je me sens à l'intérieur", entre parenthèses, "( pas bien )".
Bu sadece bir yalan da değil. Ona yardım etmen için seni kullandı mı?
Que ce n'est pas juste un mensonge qu'il a dit pour que tu l'aides?
Ona bir şey anlatmadın, değil mi?
Tu ne lui as rien dit, n'est-ce pas?
Böylece şirketindeki ona ait hisseleri alamayacaktım, değil mi?
Pour que je ne puisse pas hériter du tiers de ton entreprise
Ona bir gün izin versem diyorum. Sorun olmaz değil mi?
Je pensais lui donner congé ce jour là, ça ne vous dérange pas?
Ona notumu verdin, değil mi?
Tu l'as vue? Elle a lu ma note?
Ona hafiften aşıksın değil mi?
Vous êtes un peu amoureuse de lui, non?
Hagen, bize isim verme konusunda istekli değil elbette ona bir anlaşma sunmadığımız sürece.
Hagen est réticent pour nous donner un nom, à moins, bien sûr, nous lui couper un accord.
Ona para ödeyen erkekler, suçlu veya ahlaksız kimseler değil.
Les hommes qui le paient... Ils ne sont ni forçats ni dépravés.
Bu da benim için, sana değil ona hocalık yapmalıyım demek.
Et pour moi, ça signifie que je dois lui enseigner, pas à toi.
Ona silahı sen verdin, değil mi?
Vous l'êtes entré furtivement ce pistolet, ne vous a pas faits?
Kitabı beğendin mi? Bir havaalanından aldığım en kötü şey değil ama ona yakın.
Ce n'est pas ce que j'ai choisi de pire dans un aéroport, mais presque.
Ne dediğin önemli değil, ona veda etmen gerekiyor.
Tes propos n'ont pas d'importance. Tu dois juste... lui dire au revoir.
Ona ne olduğu umurunda değil. Biliyorum.
Il se fiche de ce qui lui est arrivé.
Sonuçta ona aşıksın, değil mi?
Mon Dieu, vous êtes amoureux d'elle, non?
Belki daha önce ona karşı dürüst olmalıydım. Catherine, yapma. Bu senin suçun değil.
J'aurais dû être honnête avec lui plus tôt.
Ona söylemeyeceksin yani, değil mi?
Donc tu ne vas pas lui dire?
Çünkü ona vurmuştu, değil mi?
Parce qu'il l'avait frappée?
Gerçi ona köstek oldunuz, değil mi?
Que vous pourriez mettre aux fers, n'est-ce pas?
- Ona olan aşkın gerçek değil, Bella.
- Votre amour pour lui n'est pas réel.
- Ona olan aşkın gerçek değil, Bella.
Ton amour pour lui n'est pas réel.
Ona değersiz diyebilirsin, ama değil.
Tu peux la croire sans valeur, mais ce n'est pas le cas.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56