Onu duyuyorum translate French
140 parallel translation
Sessizlikte bile onu duyuyorum! Evet! kendimi avlıyorum.
C'est moi, me poursuivant moi-même.
Onu duyuyorum.
Je l'entends.
Gece onu duyuyorum.
Je l'entends dans la nuit
Beceriksiz olmaktan onu duyuyorum.
J'y mets mon point d'honneur.
- Onu duyuyorum.
- Je l'ai entendu!
Onu duyuyorum.
C'est lui!
HAyır gerçekten bilmiyorum. Ama onu duyuyorum. Hep duyuyorum.
On voulait qu'il sache dès le début du film qu'ils pouvaient mourir à tout moment.
Galiba onu duyuyorum.
Je crois l'entendre.
- Tanrım. Onu duyuyorum.
Mon Dieu, je l'entends!
Onu duyuyorum.
Mon Dieu, je l'entends.
Onu duyuyorum. Zorla, ama orada.
À peine, mais je l'entends.
- Onu duyuyorum... fısıldıyor.
Je l'entends, lui. Il murmure.
Onu duyuyorum... fısıldıyor.
- Je l'entends lui. Il murmure.
Onu duyuyorum. Biliyorum.
Je l'entends.
Onu duyuyorum.
Mon dieu!
Onu duyuyorum.
Je l'entend.
- Acele et, Sanırım onu duyuyorum.
- Quoi? - Vite, je crois que je l'entends.
- Bilmiyorum, ama onu duyuyorum.
- Je sais pas, mais je l'entends.
Onu duyuyorum ama göremiyorum.
Je l'entends, mais je ne Ie vois pas.
HAyır gerçekten bilmiyorum. Ama onu duyuyorum.
Je ne sais pas, mais je l'entends.
- Ben onu duyuyorum.
- Je ne pense qu'à lui.
Kendi sesimde bile onu duyuyorum.
Je l'entends dans ma voix.
Bazen kafamda bir melodi oluyor. Ve hemen sonra başka birinin daha onu mırıldandığını duyuyorum.
Parfois, j'ai un air en tête... et quelqu'un d'autre se met à le fredonner.
Hep aynı şeyleri duyuyorum. Kör bir adamla parası için evlendiğimi söylüyorlar. Sonra da onu parası için öldürdüğümü.
Je les entends sans cesse dire que j'ai épousé un aveugle pour son argent, et que je l'ai tué pour son argent.
Michele'in buraya gelecek olmasından ve kibirli olmayan birisiyle konuşacak olmaktan mutluluk duyuyorum.
Avec son mari. Il est envoyé par son journal à l'ONU.
Onu tanımaktan endişe duyuyorum.
Je serai ravi de faire Sa connaissance.
Peggy, şehrin içinde yok olmak üzere ofisimden her çıktığında onu geri çağırmak için korkunç bir arzu duyuyorum. Çünkü New York'un ona göre olmadığını biliyorum.
Chaque fois que Peggy quitte mon bureau et disparaît dans la ville, je brûle de la rappeler, car je sais que New York n'existe pas pour elle.
Bu yüzden babamla çok gurur duyuyorum. Onu çok seviyorum.
Je suis si fier de mon papa et je l'aime tant. "
Onu şimdi duyuyorum.
Je peux l'entendre maintenant.
Bu unvanla gurur duyuyorum. Niye onu korumak için dövüşemiyorum? Daniel-san, bu sorunun cevabını Miyagi veremez.
Daniel-san, n'attends pas ma réponse.
Size Peder Brown'ı sunmaktan büyük bir gurur duyuyorum. Bu yıl Ağlayan Bakire heykelinin mucizevi özellikleri... konusunda vaaz vermesi için... onu bizzat Tanrı görevlendirdi diyebiliriz.
C'est avec une immense joie que je vous présente le Père Brown, dont on peut dire que la main de Dieu l'a désigné pour nous dire Ie sermon de cette année sur les propriétés miraculeuses de la Vierge pleureuse,
Onu hala ara sıra duyuyorum. Çığlık atışını.
Je l'entends encore quelquefois qui hurle.
Buna saygı duyuyorum, ama lütfen, onu görebilir miyiz?
Je respecte ça. Mais s'il vous plait, on peut le voir?
Onu takımımızın bir parçası olarak görmekten büyük mutluluk duyuyorum.
Je suis ravi de l'avoir parmi nous.
Ama bazen onu düşlediğim anlarda bir fısıltı duyuyorum... Diyor ki...
Mais là j'entends Une voix, derrière les nuages, m'appeler
Onu ilk defa duyuyorum.
Je savais pas.
Şimdi insanların söylediklerini duyuyorum, "Ama Ellsberg onu ülkenin iyiliği için yaptı."
J'entends dire maintenant... qu'Ellsberg a agi pour le bien du pays.
Fakat onun hakkında çok tuhaf bir his duyuyorum. - Onu daha önce gördüm ve...
Mais j'ai l'impression de l'avoir déjà vu et...
Ben... ben onu tanıdığım için gurur duyuyorum.
- Que je suis fier de l'avoir connue.
Donny Ray Black'in... son nefesini verip, yavaşça ölmesini düşündüğümde... kendimden ve onu kurtaramayan, tüm hukuk sisteminden... dolayı utanç duyuyorum.
Quand je pense à Donny Ray Black respirant à grand peine, dans sa lente agonie, j'ai honte de moi, et du monde juridique qui n'a pu le sauver.
Ve şimdi sağolasın, ne zaman onu yüzüne baksam, yok yere suçluluk duyuyorum.
Je ne peux plus le regarder sans me sentir coupable pour un rien.
Onu duyuyorum.
Non.
- Saygı duyuyorum ama Jack'le onu burada bıraktığınızda
Sauf votre respect, vous connaissiez l'état d'Andie.
Söyleyin ona... onu çok özledim ve onunla çok gurur duyuyorum.
Dites-lui qu'il me manque et que je suis fier de lui.
Evet var! Onu bütün gün duyuyorum!
Si, elle me cherche, vous entendez pas?
Onu öldürdüğüm için gurur duyuyorum.
Je suis fier de l'avoir tuée.
" Onu öldürdüğüm için gurur duyuyorum.
" Je suis fier de l'avoir tuée.
- Onu ben de duyuyorum.
Moi aussi.
Onu yazmış olmaktan gurur duyuyorum.
Je suis fier d'avoir écrit "Whole and a Half".
Tamam mı? Onu evde de duyuyorum.
- Pourquoi tu m'en as parlé?
Onu doğru dürüst tanımasam da son görevimi yerine getirme ihtiyacı duyuyorum.
Je la connaissais à peine, mais je voulais la revoir.
duyuyorum 154
onu duydum 61
onu da 41
onu demek istemedim 83
onu durdur 23
onu da getir 24
onu da bilmiyorum 20
onu dinle 40
onu demiyorum 23
onu durdurun 30
onu duydum 61
onu da 41
onu demek istemedim 83
onu durdur 23
onu da getir 24
onu da bilmiyorum 20
onu dinle 40
onu demiyorum 23
onu durdurun 30