Orası değil translate French
1,377 parallel translation
Ama orası değil. Canımı acıttınız.
Note à George, reconsidérer sens sportif.
Orası değil, doğru yer tam orası.
Pas là! Ça chatouille!
Parçalanması gereken yer orası değil!
Ce qu'on doit percer ici, on le perce ailleurs. Tout est à l'envers.
Bütün olanlardan sonra bir annenin ait olduğu yer orası değil midir?
Après tout... n'est-ce pas la place d'une mère?
Acıyan yerim orası değil.
Ce n'est pas là que ça fait mal.
Dünyadaki tek yer orası değil.
Ce n'est pas le seul endroit au monde.
Orası değil, gerzek!
Pas là, imbécile!
Orası değil!
Pas là-bas!
Ama orası önemli değil.
Peu importe.
Orası bir patika değil. Ama herkes buradan geçiyor.
Mais tout le monde passe par là...
Orası hayvanat bahçesi değil.
Ce n'est pas un zoo.
O çikolata değil, dostum! Orası bir tür ev!
Ce n'est pas du chocolat, c'est une sorte de tour!
- Orası eğlenecek yer değil.
- C'est pas l'endroit pour. - Bon, je suis désolée.
Orası, Sally Schmidt'in kır evini aldığı yer değil mi?
ce n'est pas la ou Sally Schmidt a acheté sa maison?
Orası Crabbe Town, CrabbeviIIe değil.
C'est Crabbe Town, pas Crabbeville.
Orası İsveç'in güneyinde kalıyor değil mi?
C'est tout au sud de la Suède, c'est ça?
Orası Skåne'ye uzak değil.
Ce n'est pas loin du Skåne.
- Orası sana göre değil.
- Ce n'est pas un endroit pour vivre.
Bu mevsimde orası çok yağmurludur, değil mi?
C'est pluvieux, non?
Orası çamaşır odasıydı. Hayır, sadece ağartıcı değil. Özellikle bu seviyede olmaz.
- Non, il n'y a pas que de l'eau de Javel et pas à cette quantité et pas avec autant de peroxyde d'hydrogène mélangé avec.
Orası misafirler için değil.
Cette chambre n'est pas pour les clients.
Fakat orası Caritas'ın arka sokağı değil mi?
N'est-elle pas derrière Caritas?
- Hayır. Orası artık güvenli değil.
- On n'y sera pas en sécurité.
Orası bir laboratuar, kimsenin suçu değil.
Y a pas de fautif.
Orası henüz belli değil.
Pas encore.
Sildiği tek yüzey orası değil.
Quelqu'un a voulu l'effacer. C'est pas tout ce qu'il a frotté.
Orasını atlamış, değil mi?
Aïe, je pense qu'il a oublié d'en parler...
- Orası prestijli bir yer değil mi? - Öyle sayılır.
Cet endroit n'est-il pas plutôt prestigieux?
Oh, evet, orası Missouri`de, değil mi? Minnesota`da.
C'est dans le Missouri, c'est ça?
Orası iyi değil.
Celle-ci n'est pas bonne.
- Orası önemli değil. Cansız kalan bazı dokular var. Temizlenmesi gerekiyor.
- Sans importance, il y a des tissus dévitalisés, il va falloir débrider.
- Artık erkekleri de kabul edecekler diye kötü saçlı kızların ağladığı yer değil mi orası?
C'est pas celle où toutes ces filles hurlaient parce que c'était mixte?
Orası burada... değil.
Ce n'est pas... ici.
- Orası çok kötü değil.
- C'est pas trop mal.
Fort Howard iskelenin orası. Orası da Charles ve Baltimore Caddeleri değil.
La digue de Fort Howard, c'est moins fréquenté que la Bourse de New York.
Orası orta okul, ve, bilirsiniz... eğer en iyi video oyunlarınız yoksa, ya da parti için havuzunuz... ya da havalı bir babanız sizi Knicks maçına götüren, sadece... ergen bir çocuğun büyümesi için pek ideal bir yer değil, bilirsiniz?
C'est le lycée, il y a des groupes, et vous savez, si on n'a pas les derniers jeux vidéos, une piscine pour les soirées, ou un papa cool qui nous emmène voir les Knicks avec ses amis, ce n'est pas forcément l'endroit le plus épanouissant pour un adolescent.
Sence de saklambaç oynamak için orası mükemmel bir yer değil mi?
On peut y jouer à cache-cache.
Bu otobüs tam da sokağın karşısında durur, üstelik orası durak bile değil.
Les autobus sont juste au croisement de la rue. Mais ce n'est pas ça le problème.
Orası çok yüksek, değil mi?
- C'est sacrément haut.
Orası banyo değil.
C'est pas les toilettes.
Orası katil tepegöz tarafından korunan yer değil miydi?
L'endroit gardé par le Cyclope sanguinaire?
Orası pek turistik değil.
C'est vrai que peu de touristes vont là bas.
Önemli değil orası.
Ça n'a pas d'importance.
Orası benim evim değil.
C'est sa maison.
- Orası durulacak yer değil dostum.
- Quoi? - Tu m'aimes!
Orası orman değil.
C'est pas la jungle.
Orası giriş değil.
Ce n'est pas l'entrée.
Orası daha soğuktur değil mi?
Il fait froid là-bas?
Orası sadece bir kafeterya değil, bizim evimizdi.
Pas juste une cafétéria, c'était notre fief.
Orası da mahkeme binasının altındaki cadde, üstündeki değil.
Mais c'est plus bas que le palais de justice.
Orası onun mekanı değil ki.
Il n'est pas de la famille.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56