Oturmak istemiyorum translate French
160 parallel translation
Lütfen oturun. - Hayır, oturmak istemiyorum.
- Asseyez-vous.
- Oturmak istemiyorum.
- Je n'ai pas envie de m'assoir.
Oturmak istemiyorum.
J'ai pas envie.
Oturmak istemiyorum, muhafızını çekmeni istiyorum!
S'il vous plait, asseyez-vous, Docteur. DOCTEUR : Je n'ai pas envie de m'asseoir.
- Orada oturmak istemiyorum.
- Je ne veux pas m'asseoir là-bas.
Hayır, oturmak istemiyorum, ne de...
- D'accord, je m'assois. - Sergent Green.
Bırakın gideyim! Burada oturmak istemiyorum!
Pourquoi tu te fâches?
Öylece başıboş oturmak istemiyorum.
Je ne veux pas finir juste à rester assis.
Gelde yanıma otur, Burada yanlız oturmak istemiyorum.
Viens t'asseoir à côté de moi. Je ne veux pas être seule.
Sadece tek başına belanın üstüne oturmak istemiyorum.
Je m'assiérai pas sur 500g de came.
Tüm bu süre boyunca Snorri'nin yanında oturmak istemiyorum.
Alors, quelle différence cela fait-il où tu t'assoies? Je ne veux pas être assis à côté de Snorri tout ce temps.
- Oturmak istemiyorum.
- Je ne veux pas! Dis-moi, et Joey?
Bütün gece burada oturmak istemiyorum.
Je vais pas poireauter ici toute la nuit.
- Oturmak istemiyorum.
- Je ne veux pas m'asseoir.
Güneş batana kadar burada oturmak istemiyorum.
Je veux pas rester ici jusqu'au coucher du soleil.
Oturmak istemiyorum!
Je ne veux pas m'asseoir!
Orada bir başıma çıplak oturmak istemiyorum.
Je ne veux pas me balader à poil tout seul.
- Oturmak istemiyorum.
- Je ne veux pas m'asseoir là.
Oturmak istemiyorum.
Je ne veux pas m'asseoir dessus.
Burada oturmak istemiyorum.
Faisons quelque chose.
ama orada tek başıma çıplak oturmak istemiyorum.
Je ne veux pas être nu tout seul!
Oturmak istemiyorum.
Non, merci.
- Onun yanına oturmak istemiyorum.
- Je veux pas être à côté de lui.
- Onun yanına oturmak istemiyorum.
- Je veux pas être à côté d'elle.
Onun yanında oturmak istemiyorum.
Pas à côté de lui!
- Oturmak istemiyorum.
- Je préfère rester debout.
Burada oturmak istemiyorum. Üşüdüm ve...
Je ne veux pas rester ici.
Burada oturmak istemiyorum.
J'ai froid. Je ne veux pas rester ici.
- İzninizle. Benimle bu konu hakkında konuşacak mısın? Çünkü konuşmayacaksan, burada daha fazla oturmak istemiyorum.
Vas-tu m'en parler, oui ou non?
Bu akşam seninle oturmak istemiyorum. Seni tekrar görmek istemiyorum. Ve programdan sonra da beni aramanı istemiyorum.
Je ne veux pas m'asseoir à côté de vous, ni vous retrouver après le spectacle.
Bütün gece hiç bir şey yapmadan oturmak istemiyorum. Paranız ve oylarınız bizim için çok değerliler mesajı vermek de istemiyorum.
Je refuse de passer la soirée à feindre que seuls comptent les voix et l'argent.
Oturmak istemiyorum.
Je ne veux pas m'asseoir.
Oturmak istemiyorum.
Je ne veux pas m'asseoir. Je veux...
Ortaya oturmak istemiyorum. Gianni, ortaya sen geç, ben uca oturayım.
Non, Gianni au milieu, et moi au bord.
Bütün yaz yaptığımız gibi hiçbirşey yapmadan oturmak istemiyorum.
- Je ne vais pas rester à ne rien faire.
Ve belki de ben her gece yalnız başıma evde oturmak istemiyorum.
Peut-être que je ne veux pas rester seule tous le soirs...
Burada.. Burada oturmak istemiyorum.
Je veux partir tout de suite!
Vakti yok. Bu kadının yanına oturmak istemiyorum.
Je ne veux pas m'asseoir près de la dame!
Ben burada bu yolun kıyısında sadece oturmak istiyorum, ve Amerikanın başkanı falan da olmak istemiyorum. Oraya kadar yükselmek istemem.
Moi, je peux m'asseoir là, par terre... je n'ai pas besoin d'être Président, ni de monter si haut.
Arkada oturmak istemiyorum!
Je veux pas m'asseoir derrière! Je vous en prie, aidez-moi!
Onun yanında oturmak istemiyorum.
Je ne veux pas rester assis à côté de ça.
Jack, otur. - Oturmak istemiyorum.
- Assieds-toi.
Burada oturmak istemiyorum.
Je m'ennuie.
Yapma Dave. - Otur. - Buraya oturmak istemiyorum.
Assieds-toi!
Burada oturmak istemiyorum, anne.
Pas là maman.
Miles, şu anda seninle aynı masada oturmak bile istemiyorum.
Pour l'instant, je n'ai même pas envie d'être à la même table que toi.
Ben buraya oturmak istemiyorum.
Pas ici.
- Oturmak veya kahve istemiyorum.
Un peu de café? - Non. Je refuse de m'asseoir.
- Konsantre olmak istemiyorum, Amy. Gözlerimle ilgili konuşmayacağımız bir öğün bile olmayacak mı? Buraya oturmak ve sadece bir şeyler yemek istiyorum.
On ne peut pas avoir un repas oû on ne parle pas de mes yeux?
Gel babacığın kucağına otur. Babacığın kucağına oturmak istemiyorum!
Je veux pas m'asseoir là.
Kucağına oturmak istemiyorum!
Je veux pas et je voulais même pas sortir avec toi.