English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ O ] / Oturma odasında

Oturma odasında translate French

670 parallel translation
Oturma odasında 20 soru oynayacağız.
Nous allons jouer aux portraits.
- Üst katta, oturma odasında.
- A l'étage, dans le salon.
Oturma odasında.
Il est là-haut, dans le salon.
Oturma odasında dedim, Kemp.
J'ai dit les rideaux du salon Kemp.
İkinize birden yerim yok. Sadece oturma odasında ufak bir kanepem var.
Je n'ai qu'un petit divan dans le salon.
Oturma odasında bekleyin efendim.
Veuillez attendre au salon, monsieur.
- Evet. Oturma odasında sağ tarafa geçin.
Par ici, au salon.
Bay ffolliott da oturma odasında bekliyor.
M. Ffolliott vous attend au salon.
Oturma odasında harika bir ateş var.
Il y a un très beau feu dans le salon.
Şu genç şahsı, oturma odasında bıraktım.
J'ai laissé cette jeune personne dans le salon.
Olay yukarıda, oturma odasında oldu.
Ça s'est passé dans le salon...
Sen oturma odasında yatarsın, ona da misafir odasını veririz.
C'est rien, il peut s'installer sur le divan.
Bayan McCanles oturma odasında seni bekliyor.
Mme McCanles vous attend au salon.
Oturma odasında beklemesini istedim.
Je l'ai fait attendre dans le salon.
Bayan Hamilton oturma odasında, efendim. Teşekkür ederim.
Mme Hamilton Est dans le salon, monseigneur.
Paul Harris oturma odasında. - Seni görmek zorunda olduğunu söyledi.
Paul Harris t'attend dans le salon.
Tommy oturma odasında uyuyabilir.
Tommy dormira dans le salon.
Portremin yatak odasına asılmasını istiyorum. Oturma odasında duranın.
Mettez mon portrait dans la chambre à coucher.
- Anna. Oturma odasında da bir genç adam bulacaksın.
Anna nous a amené quelqu'un.
- Burada değil. Oturma odasında olmalı.
Il y en a un dans le living-room.
Nicky, piyano oturma odasında.
Nicky, le piano est dans le salon.
- Babam nerede? - Sanırım oturma odasında.
- Dans le salon, je crois.
Oturma odasında film izlerdik.
Et nous regardions un film, dans son salon.
Kendisi oturma odasında.
Il est au salon, monsieur.
Az önce, oturma odasında.
A l'instant, au salon.
Oturma odasında Samba dansı yapmak istediğinde çok utanmıştım.
Je suis mal à l'aise quand tu veux danser la samba dans le salon.
Oturma odasında karanlıkta oturuyor.
Il est assis dans le salon dans le noir.
Mutluysam ya da üzgünsem, oturma odasında golf oynarım. Çok iyi anlıyorum. Devam et.
Heureux... ou malheureux, je fais des parcours dans mon salon.
Bayan Miles yukarıda, oturma odasında.
Mme Miles est en haut, au salon.
Yukarıda, oturma odasında.
Il est en haut, au salon.
Çocukken oturma odasında oturup, konuşurken görürdüm bazen onları benim ihtiyara hayran kalırdım, her zaman öyle şefkatliydi ki.
Je les revois assis au salon, ils parlaient et parlaient encore. J'adorais mon père, il ètait toujours si gentil.
Ön oturma odasında bir ölü.
Un cadavre dans le salon.
Cennetteki babamın görkemi adına, oturma odasında bir ölü.
Et c'est ainsi que mon Père, qui est aux cieux, sera glorifié.
Bakın, bir saat sonra Rocky'nin oturma odasında olabilirsiniz.
D'ici une heure, - vous aurez sûrement du nouveau. - Que veux-tu dire?
Onu bıraktığım oturma odasında bulacaksınız.
Vous trouverez le docteur au salon, il vous attend.
Oturma odasında bir brendi içelim mi?
Un cognac dans le living?
Oturma odasında.
Dans le salon.
Oturma odasında yapacağımız toplantıya sizi de bekliyoruz.
Rejoignez-nous dans le salon pour une réunion.
Oturma odasında buluşuyoruz.
Nous nous réunissons dans le salon.
Burada, oturma odasında konuşabiliriz.
Dans le salon.
- Oturma odasında.
- Dans le se jour.
- Ablamın evi. Oturma odasında bir kanepede uyuyorum.
Je dors sur un canapé...
Drago, ben oturma odasında uyuyacağım.
Drago, je vais dormir en bas.
Ölümü sanki oturma odasında oynanabilecek... keyifli bir oyun gibi yapıyorsunuz.
Vous faites de la mort un jeu... de salon.
Bense oturma odasında kaldım. Bayan Matilde ve şurada gördüğünüz kız kardeşi ile birlikte.
Je suis resté seul au salon avec Matilde et sa sœur Agnese.
Oturma odasında piyanonun üstünde de bir tane var.
J'ai lu le texte de la chanson sur le piano.
10.45 civarında eve döndüğünde, kocasını oturma odasında ölü bulmuş.
Elle est rentrée vers 22 h 45 et l'a retrouvé mort dans le salon.
Hediyeler beni oturma odasında bekliyorlardı.
Hors d'haleine, mon père descendit l'escalier...
- Oturma odasında.
- Ou est la machine a écrire?
Oturma odası sağda. Yemek odası onun yanında.
Salon à droite puis la salle à manger.
- Oturma odasında.
Le salon?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]