Oturma odası translate French
1,754 parallel translation
Saçmalıkla dolu bir oturma odası için.
Et pourquoi? Pour un salon plein de ta chiotte!
Eve geldiğimde oturma odasında bir not vardı.
En rentrant, une note dans le salon
Oturma odasına geçti ve emirlerini sıraladı.
Nous sommes allées dans la salle à manger.
Oturma odasına geç.
Mets-toi à l'aise dans le salon.
İkinizde, doğru oturma odasına.
Allez, tous les deux, dans le salon immédiatement!
George Sr. oturma odasına olan uzun yolculuktan sonra serbest kaldı.
George Sr. fut libéré de son long voyage à travers le salon.
Bu yüzden oturma odası batıryor.
C'est pour ça que votre salon coule.
Oturma odasından çıkarın onu.
Sors-moi ça de mon salon.
Belki uyku tulumlarını oturma odasına kurabiliriz, değil mi?
Peut-être que l'on pourrait poser les sacs de couchage sur le sol du salon, hum?
Bir yatak odası, oturma odası, mutfak, bir yatak odası daha ve iki banyo...
Il y a une chambre, une salle à manger, une cuisine, une autre chambre, et puis, deux salles de bains...
Oturma odasında bekleseydiniz olmaz mıydı elemanlar?
Vous autres, attendez dans le salon.
Ben gelene kadar kadını oturma odasında tutun.
- Elle reste là jusqu'à mon retour. - Qu'y a-t-il?
Yerinden olsaydım, üzerinde adımın yazdığı kocaman neon ışıklı bir tabela yaptırırdım ve oturma odasına asardım.
Si j'étais toi, je prendrais un grand néon, genre avec mon nom dessus, et je le mettrais dans le salon.
Kadın kendi oturma odasında vurulmuş.
Et elle finit assassinée dans son propre salon.
"Oturma odasının kampa bakan... " tirizli pencereleri sizi güldürebilir.
Je pense que vous rirez peut-être en voyant les fenêtres à meneau et la vue du camp de la fenêtre du salon.
Ah, anne, seninle oturma odasında... bir dakikalığına konuşabilir miyim?
Maman, je peux te parler une minute?
Oturma odasındaki kilimi gördün mü?
Tu vois ce tapis dans le salon?
Bu kadınların oturma odasında ne işi var?
Peter, que font toutes ces femmes dans notre salon?
Oturma odasında.
Le salon
Oturma odasındaki talaşları temizledin.
Nous avons de la pagaille dans le salon Est-ce que c'est quelque chose de...?
İlk gördüğümden beri biliyorum- - alelacele düğün, yerleşme telaşesi, yemek sırasında oturma odasına gizemli ziyaretler.
Je m'en suis douté dès le début! Le monde au mariage, la hâte d'être ensemble, les mystérieuses sorties pour la chambre pendant le dîner...
Oturma odasını bej tonlarda yeniden yaptıracağım galiba.
Je vais refaire le séjour en soie beige, je crois.
Oturma odasını Noel Baba köyüne döndürmene bu yüzden izin verdik...
Et on t'a laissé transformer le salon en village du Père Noël.
Joe ve Walter oturma odasındaki masayı kuruyorlar.
Joe et Walter ont mis la table dans le salon.
Sağda, yatak odasının oturma odasının ortasına koyun
Au milieu du salon.
Dün gece eve erken gidebilsin diye Bernice'in yerine çalıştım. Eve gittiğinde Charlie'yi oturma odasında üstünde onun kırmızı kokteyl elbisesiyle bulmuş!
Hier soir, j'ai échangé mes horaires avec Bernice pour qu'elle termine plus tôt, et en arrivant chez elle, elle a trouvé Charlie dans leur salon portant sa robe de soirée rouge!
Bütün eşyalarını oturma odasında bıraktı.
Il a laissé toutes ses affaires sur le sol du salon.
Başka kova var mı? Oturma odasındaki lastik izlerinden başlayayım.
Je peux commencer par les traces dans le salon.
Onları oturma odasına kurun lütfen?
- Certainement... - Allez y, pourquoi vous ne..? Poseriez pas tout ça dans, euh, le salon s'il vous plait.
Tahminimce esas oda dediğiniz oturma odasına yürüdüm.
Je suis entré dans ce que vous appelez je présume, la pièce principale, le salon.
Eğer o uzaktan kumandalı arabayı oturma odasının etrafında bir yere çarpmadan döndürebilirsem, araba sürebiliriz demektir.
Si je peux faire rouler cette voiture teleguidée dans tout le salon sans l'exploser, alors ce sera bon.
Oturma odasında uyurken Harley Davidson ile üzerimden geçmeye çalıştı.
Il a essayé de m'écraser avec une Harley Fatboy quand je dormais dans le salon.
Oturma odasında Jerry'yle oturuyordu.
Il était avec Jerry dans le garage.
Oturma odasındaki kim?
Qui est dans le living-room?
Oturma odasının önünde, elli yaşlarında beyaz bir adamın olduğu ve başka birinin görünmediği raporu geldi gözlemciden.
Spotter a un homme blanc la cinquantaine dans le salon, aucun signe d'une autre présence.
İçerisi mutfak ve oturma odası.
A l'intérieur, une cuisine et une pièce à vivre.
Oturma odasına bir sahne kurarız.
On installera une scène dans le salon.
Evet! Oturma odasındaki kanepenin üzerine koydum.
Oui, je l'ai mis sur le divan dans le salon.
Oturma odası, kontrol edildi.
Salon, classé.
Anlaşılan gayların geçit töreni Jerry'nin oturma odasından geçmeye karar vermiş. Evet.
La Gay Pride passe désormais par chez Jerry.
Bak, şey pimpirik yapmak istemem ama... oturma odası bu hafta süpürülmedi ve...
Arouarrr! Dis donc, euh, je ne veux pas être un trouble-fête... mais, euh, le salon n'a pas été nettoyé depuis des semaines et...
Oturma odasına gelin.
Rassemble tout le monde.
Ama oturma odasında gelip benimle bir şeyler içerseniz beni çok memnun edersiniz.
Mais ça me ferait plaisir si vous veniez boire un thé avec moi au salon.
Oturma odasında mı?
Au salon?
Oturma odasında seni bekliyor.
Elle attend dans le salon.
Garajda bir karyolam var ve şimdi onu oturma odasına taşıyacağım.
J'ai mis un petit lit dans le garage, que je vais transformer en séjour.
Kaç kez sana oturma odasında yememeni söyledim? Burada neler oluyor?
Combien de fois je t'ai dit de ne pas manger dans le séjour?
ve sonra oturma odasına ve sonra kapının dışına.
traverser le salon, avant de passer la porte d'entrée.
Pekala. Hepimiz oturma odasına geçip noel ilahileri söyleyelim mi?
Et si on allait tous au salon, chanter des chants de Noël?
Ellerine oturma odasında bak.
Va les sentir dans le salon.
Onu oturma odasına yerleştirdim...
Je l'ai mis dans le salon.