Sadece benim translate French
6,166 parallel translation
Ve sonra, bam, o sadece benim düğmeleri itmek istiyorsunuz ve beni sinirlendirmeye.
Et ensuite, boum, il pressait sur le bouton et me rendait furieuse.
Gizlilik bir anlaşmadır sadece benim ve görüştüğüm kişiler arasında değil aynı zamanda benim ve Tanrı'nın arasındadır.
La confidentialité est sacrée, non seulement entre moi et ceux que je conseille, mais aussi entre moi et le Seigneur.
Bu sadece benim buradan bir sonraki uçağa atlamak istiyorum yapar havaalanında olmak, hakkında bir şey var.
ca nous donne envie de sauter dans le prochain avion pour partir loin d'ici
Sadece benim güvenlik görevlisi erişimi vardır.
Il n'y a que mon gardien de la sécurité qui y ont accès.
Neden bu şeyi parka taşımaktan sonra büyü kullanmak sadece benim aklıma geliyor?
Pourquoi ça n'est arrivé seulement Après qu'on est placé cette chose près du parc Aurions-nous pu utiliser la magie?
Bazı insanları çok iyi okuyabiliyorum diğerleri ise sadece benim için bir boşluk.
Il y a certaines personnes que je lis très bien, et d'autres sont juste... vides pour moi.
İnsanlar her zaman Bruce Hendrie'nin oğlu olmak nasıl diye soruyor ama o sadece benim babam.
Les gens demandent toujours ce que c'est d'être le fils de Bruce Hendrie mais pour moi c'est juste mon père.
Sonuçta doktorun koca bir kümesi var, sadece benim yumurtalarıma bakmıyor.
Tu sais, le doc se soucie de tout un poulailler pas juste de mes minables oeufs.
Hal böyle olunca, bu çocukların belki de sadece benim için öyle olduklarını düşününce yeterli gelmiyor.
Et pourtant, ces enfants quand je pense qu'ils pourraient être tout pour moi ce n'est pas assez.
Sadece benim mesajımı bekleyin, tamam mı?
- Attendez mon message.
Sadece benim için.
Juste pour moi.
Evet, sen sadece benim huzurumu bozmak istiyorsun.
T'as compris ce que je veux dire.
- Öyle! Sadece benim imza turnem için her hafta sonu şehir dışına çıkacak olmamın haricinde!
- Oui, sauf que je ne serai pas en ville tous les weekends pour ma tournée de dédicace.
O sadece benim yeni renkli arkadaşlar edindiğimi düşünüyor.
Il crois juste que je suis avec des amis riches et influents.
Mükemmel, kimsenin umrunda değilim. Sadece benim kurabiyelerimle ilgileniyorlar.
Personne se soucie de moi, ils se soucient juste de mes biscuits.
Sadece benim değerli bebeklerimi yatağa koyarken hikâye okumam lazım.
Je dois juste mettre mes chers bébés au lit avec une histoire.
Bu sadece benim değil, onların da hayali.
Mais c'est leur rêve aussi, pas seulement le mien.
Sadece benim yaptıklarımı izle. Bu senin evlâtlık görevindir.
Obéis aux ordres et à mes désirs.
Sadece- - Benim kapatmam lazım ya.
Je... écoute, je dois y aller.
Ortada sadece senin ve benim ölümüm var.
Il n'y a que la mort... La mienne et la tienne.
Artık müdür benim William ve işim tüm okulu yürütmek sadece hoşuma giden işlerle ilgilenmek değil.
Je suis désormais le proviseur, William, et mon travail concerne le bien-être de tout le lycée, pas uniquement les fiefs que j'apprécie.
Yarısı benim mürettebat sadece yüzden, beni bırakmak...
La moitié de mon personnel m'a lâché, donc...
Sakin ol, sadece benim.
Du calme, c'est moi.
Sadece çok gerginim bu toplantı benim için çok önemli.
Je suis tendu parce que cette réunion est très importante pour moi.
Sadece... benim için ne kadar önemli olduğunu bilmeni istiyorum.
Je veux juste que tu saches à quel point tu comptais pour moi.
Sadece... Benim şey yapmam gerekiyor...
Je suis juste...
Benim için yok. Sadece Freya var.
Pas pour moi, il n'y a que Freya.
Bir saniye, sen sadece kendi lafların için benim sesimi taklit ediyorsun.
Attends une minute. Tu utilises seulement ma voix
Sadece bir Tony var. Sen benim gibi olamazsın ezik.
Il n'y a qu'un seul Tony et tu n'es pas moi, suceuse.
İşleri sadece kendin için değil benim için de mahvediyorsun.
Tu ne gâches pas que les choses pour toi, mais pour moi aussi.
Sadece benim için değil, senin ve herkes için.
Comprends bien que ce que j'ai fait était juste, pour tout le monde.
Bak, burası iyi olan taraf.O benim onunla yeniden birleşmek istediğimi sandı, ama ben sadece gücü elime almak istedim
Tu vois, ça c'est la partie géniale. Il pensait que je voulais ressortir avec lui, mais je voulais juste reprendre le pouvoir.
Bu benim için sadece iş değil ve hemen pes etmek istemiyorum gerekli olana kadar.
Ce n'est pas juste un travail pour moi et je ne veux pas abandonner jusqu'à ce que je le doive.
Sadece sen varsın benim için.
La seule et l'unique.
Ama sen benim sadece bir deliğe sıçıp elimle temizlendiğimi sanıyorsundur.
Vous devez penser que je chie dans un trou en m'essuyant avec les mains.
Benim için, Sadece gelin ve kadehinizi kaldırın
♪ Pour moi ♪ ♪ Viens ici et lève ton verre ♪
Benim verebileceğim çeyizle sadece İngilizce bilmeyen bu tür damatlar bulabiliriz.
Vu la dowry que je propose on ne trouvera pas de bons bilingues.
Pekala ama sadece, burada daha büyük bir hikaye olduğunu düşündüğümden ve hepsi benim.
mais seulement parce que je pense qu'il y a une plus grosse histoire derrière et elle est à moi.
- Önceden Samurai'la çalışıyordun değil mi? Benim için sadece "Sam" di.
C'était juste "Sam" pour moi -
Dinle, sadece bu konuda benim yöntemimle gidelim.
Écoute, viens avec moi là-dessus.
Fakat sadece Bash benim tarafımda olursa.
Mais seulement avec Bash à mes côtés.
Mezarlığın orada bana söylediğini benim işimin bittiğini ve sadece bu dünyada da olmadığını hatırladın mı?
Vous vous souvenez, au cimetière, vous m'avez dit que j'étais un homme mort?
Aslında, bazı haber... sadece genişletilmişyönetim kurulu Burada şefi olarak benim terim.
En fait, j'ai eu des nouvelles... le conseil vient d'étendre mon poste en tant que chef.
Sadece, çocuğun hayatının geri kalan kısmını yalnız geçirmemesine çalışıyorum. Gerçi, görünüşe göre şu anda bu benim problemim. Çünkü, Dakota'yla olan bütün büyümü kaybettim.
J'empêche seulement que le gosse finisse le reste de sa vie seul, d'ailleurs, c'est apparemment mon problème maintenant, parce que j'ai complètement perdu mon sex-appeal avec Dakota.
Ama Parker sadece bir tane alabilir çünkü benim doğum günüm, onun değil.
Mais Parker n'en aura qu'un, car c'est ma fête, pas la sienne.
Simdi benim sadece oraya elimi kolumu sallayarak gidip onu oldurmem mi gerekiyor?
Je vais là bas et je le tue?
Bu benim sadece ek işim.
C'est juste mon engagement d'un soir latéral.
Benim sadece düzgün yürüyemeyen güçsüz bir bedenim var
Mon corps est faible, et suis incapable de marcher correctement.
Sadece şey, aklıma bir şey belki de ilerleyen zamanda bu olayı aşmamız için en iyi çözüm benim pasif ortaklığa geri dönmem olabilir.
J'étais juste... tu sais, j'ai pensé que le meilleur moyen de gérer ça, d'aller de l'avant est que je sois un partenaire silencieux.
Onları Riyad'da benim adamlarımın bulması sence sadece şans eseri miydi?
Tu penses que c'était juste un coup de dé Mes hommes les ont trouvés dans ce Riad?
Benim sadece- - Uyuşturucu problemim yok.
C'est juste que... Je n'ai pas de problème de drogue.
benimle evlenir misin 227
benim 5594
benim için fark etmez 98
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benimle gelir misin 93
benim 5594
benim için fark etmez 98
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benimle gelir misin 93
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim adım 192
benimle gel 1086
benim için farketmez 29
benim gibi 258
benimdi 32
benim için öyle 32
benim de 449
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim adım 192
benimle gel 1086
benim için farketmez 29
benim gibi 258
benimdi 32
benim için öyle 32
benim de 449