Sizin de translate French
23,133 parallel translation
Geleceklerini ve sizin de asla teslim olmayacağınızı biliyordum.
Je savais qu'ils viendraient et que vous ne vous laisseriez jamais capturer.
Sizin de isteğiniz, Aile Planlaması tarafından yönetilen..... bir göğüs kanseri merkezi için federal hükümetten ödenek.
Et vous voulez faire financer un centre de recherches contre le cancer du sein.
Sizin de yüklenmenize ihtiyacı yok.
Pas besoin que vous l'emmerdiez avec ça.
Sizin de dediğiniz gibi kahvaltı niyetine yiyeceğiz.
Et comme vous dites... on fera de cette loi nos rôties du matin.
Sizin de tecrübe ettiğiniz üzere, silahlı şiddet ciddi bir sorun.
Comme vous avez pu le constater... la violence armée est un réel problème.
Sizin de yanımızda olmanız bizim için ne kadar önemli, buradan anlayın.
- Considérez ceci comme la preuve de toute l'importance que nous accordons à votre soutien.
- Sizin değil de ondan.
- Elles ne sont pas à vous.
Will için sizin de gitmeniz gerekmez mi?
Vous devriez y aller. Pour Will.
Sizin kuvvetlerini bekliyorsa beklemediklerini de göndermeliyiz.
Nous devons réussir à le déstabiliser.
Cennette ve dünyada sizin hayâl ettiğinizden çok daha fazla leke var.
Il y a plus de taches au paradis et sur Terre que votre philosophie ne l'imagine.
Bu otelde işlenen tüm cinayetler sizin türünüz tarafından işlendi.
Tous les meurtres de cet hôtel sont perpétués par votre espèce.
Belki de sizin gibi rol yapmalıyım ve sadece kendi şeylerimi umursamalıyım.
Je devrais faire comme vous et ne m'occuper que de moi.
Evet, Laird sadece sizin için bu kaşam birden ortaya çıkan aşçının... iyi bir fikir olduğunu düşündü.
Oui, Laird pensait que ce serait amusant de faire un restaurant temporaire en votre honneur ce soir.
Sizin için et-balık ürünleri yaptım.
J'ai de la viande et des fruits de mer.
İsmim Jacqueline White ve ben de sizin gibiydim.
Je m'appelle Jacqueline White et j'ai été comme vous.
Bana geri dönsün diye Dong'a yalvarmak için sizin eve gittim.
Je suis allée chez vous supplier Ku de me reprendre.
Sanırım sizin gibi muhteşem bir kadının neden yalnız yaşadığını çözdüm, fakat korkarım Mondrian işi halolana kada ayrılamam.
J'ai compris pourquoi, malgré votre beauté, vous vivez seule. J'ai bien peur de ne pouvoir partir sans le Mondrian.
Ben de sizin kadar sikten hoşlanmam ama onun hoşuna gidiyor ve kendisinin bileceği iş.
J'aime pas la bite autant que vous, mais lui il aime, et c'est son problème.
Doktor, anlıyorum, o sizin için bir hasta anlayışı hatta merhameti hak eden biri.
Je comprends, docteur. Pour vous, c'est un patient, qui mérite de la bienveillance et même de la compassion.
Yazdıklarını gördükten sonra günlüğünüzü okumuş olmasının sizin için tecavüzden farksız olduğuna şüphem yok.
Nul doute, au vu de ce qu'il a écrit, que le fait qu'il ait lu votre carnet est une violation.
Sizin gibi kesilmeden önce semirtilen koyunlarla dolu dünya.
Plein de moutons comme vous qu'on engraisse avant l'abattoir.
Bu belge, günlük ve defterlerin sizin eseriniz olduğuna inanıyoruz.
Nous pensons que ces documents, ces carnets ou journaux, sont de vous.
Şu anda da sizin yardımınıza ihtiyacı var.
Oui, bien, maintenant il a besoin de votre aide.
Burası sizin bile değil, adamım.
C'est même pas ton putain de refuge, mec.
- Oradaysanız ben de sizin yanınızdayım.
- Je suis pour lui si vous l'êtes.
Halkıma ne olacağını umursamıyor olabilirsin ama Gorrik o silahlara kavuşmazsa sizin halkınız ne olacak?
Le sort de mon peuple t'importes probablement peu... mais si Gorrik n'a pas ces armes, qu'adviendra-t-il du tien?
Heaton-Harris yasa tasarısı. Önüne geçmek sizin için ekmek su kadar önemli. - Okudunuz demek?
Tuer des projets de loi comme Heaton-Harris, c'est votre pain quotidien, non?
Sen ve senin o sakız çiğneyen baldırı çıplak takımının tek burada olma nedeni sizin o küstahça eşekliklerinizin Bill Sandford gibi müşterileri çekecek kadar ilgi uyandırması.
La seule raison qui fait que vous et votre équipe de petits morveux mâcheurs de gomme êtes ici chez nous, c'est que vos bouffonneries insolentes font assez de bruit pour attirer des clients comme Bill Sanford.
Gördük ki, Washington'daki bazı üst düzey yetkililer bir lobici olarak sizin bir parmak şıklatmayla kariyerlerini mahvetmesinden ciddi ciddi korkuyor.
Nous avons vu des communications de nombreuses... personnalités d'expérience à Washington qui craignaient que vous, une lobbyiste, ayez le pouvoir de détruire leur carrière d'un claquement de doigts.
Bence Capitol Hill'de çok kişi sizin cömert bağışlarınıza iyi alıştı. Onlara ufak bir ders vermekten kimseye zarar gelmez.
- Je crois qu'il y a des gens sur la colline qui se sont habitués à votre généreux soutien.
İsterseniz Carver Otel'in iki çalışanının sizin rezervasyon yaptırdığınız günle aynı gün Bayan Sloane'u otelin lobisinde gördüklerini beyan ettikleri.. ... yeminli ifadeleri çıkarıp önünüze koyabilirim Bay Forde.
- On a deux témoignages sous serment de deux employés de l'Hôtel Carver, indiquant qu'ils ont vu Mme Sloane dans le hall de l'hôtel un jour où vous, monsieur Forde, aviez réservé une chambre.
Hayır. Arthur Metz sizin ifadeniz yüzünden hüküm giymemiş miydi?
Arthur Metz n'a pas été condamné à cause de votre témoignage?
Hiç suç işlemedi ve hapishaneye de geri dönmedi, Tabi sizin ifadenizden önce de, Hayatında hiç hüküm giymemiş biriydi.
Il n'a pas été condamné depuis, et ne l'avait pas été non plus avant votre témoignage.
Saygısızlık olarak algılamayın ama ben sizin Pennsylvania'da yaptığınızdan daha farklı anlaşmalar yapıyorum.
Sauf votre respect, je traite un volume bien différent de celui de la Pennsylvanie.
Peki ya sizin suyunuz var mı?
Vous avez de l'eau, vous?
Onu korumak sizin işinizdi.
Votre devoir était de la protéger.
Cennette ve dünyada sizin felsefenizde hayal edilenden...
"Il y a plus de choses sur la Terre et dans le ciel, qu'il n'en est rêvé dans..."
Önce sizin anlayışınıza göre gerçeklerden bahsedebilir miyiz?
Tout d'abord, pouvons-nous parler de la nature de la réalité, telle que vous la percevez? Ma réalité c'est le nouveau débat sur internet
Pardon ama sizin burada ne işiniz var? İkinize de biraz ara verip sorunuz varsa Washington'daki amirlerinizi aramanızı öneririm.
Je vous suggère d'aller prendre l'air et d'appeler vos supérieurs à Washington, si vous avez des questions.
Sizin ve herkesin DNA'sına haberiniz olmadan yerleştirilmiş bir parça var.
Sur le fait que nous avons tous de l'ADN rajouté à notre insu dans notre génome.
- Sizin hatanızdı, değil mi lan? - Ne?
- C'était votre putain de faute, non?
Oh, biz de sizin aile dostunuz...
Je suis un ami de la famille...
Keşke herkes sizin gibi nezaket sahibi olsa.
Nous ne faisons pas toujours preuve de courtoisie.
Onunki anlatmadan sizin hikâyenizi anlatmanın bir yolu yok.
Il est impossible de raconter votre histoire sans raconter la sienne.
Sizin ziyaretiniz serefine, alçakgönüllü davranip profesyonel sampuanlardan kullandim.
En honneur de votre visite, j'ai pris soin de faire un shampoing professionnel.
- Neyiniz var sizin? Boston Polisi aptallar!
- Je suis de la police, connard.
Bunu sizin halletmenizi istiyorum.
Occupez-vous de ça.
Bugünden itibaren eğer o erkek size karşı çok çok nazikse sizin erkek arkadaşınız olacak.
A partir de ce jour, si un gars est vraiment, vraiment gentil avec vous, il doit être votre petit ami.
İkiniz de onu hiç sevmediniz çünkü o sizin gibi sefil değil.
Vous vous foutez d'elle. Vous l'aimez pas car elle est pas minable comme vous.
Sizin isminiz de adres defterinde vardı.
Vous étiez dans ses contacts.
Sizin doğaüstü dövüş kulübünüzün bir parçası olmakla ilgilenmiyorum.
Je n'ai pas envie de faire partie de votre groupe de combat surnaturel.
sizin derdiniz ne 30
sizin değil 42
dede 298
deli 209
denise 139
deme 332
dean 111
detroit 189
dennis 260
dell 45
sizin değil 42
dede 298
deli 209
denise 139
deme 332
dean 111
detroit 189
dennis 260
dell 45