Sonsuz translate French
3,565 parallel translation
Sonsuz bir fırsat.
Une éternité d'opportunité.
Bunun, onun kitabındaki sonsuz ölüm cümlesi olduğunu biliyorsun.
- Selon ses croyances, c'est l'enfer assurà ©. T'as oublià ©?
- Sonsuz şükranlarımı.
- Ma reconnaissance éternelle.
- Sonsuz şükranlarını.
- Sa reconnaissance éternelle.
Bilen, sonsuz şükranlarının dışında ne kazanacak?
- On gagne quoi? A part ta reconnaissance éternelle?
- Sonsuz şükranlarını sunacak mısın bana?
- J'ai ta reconnaissance éternelle?
Senin sonsuz umut hissin ve kendinden korkun
# Tu veux éternellement espérer. # Ta peur d'être toi-même.
Doktor Bailey, sana saygım sonsuz ama her adımımı anlamanın o kadar da önemli olmadığını düşünüyorum.
Avec tout mon respect, c'est pas utile que vous compreniez tout ce que je fais.
Benim de size saygım sonsuz ama aynı fikirde değilim, Doktor Sloan. Bence bu son derece önemli.
Avec tout mon respect, je crois que c'est important.
Doktor Bailey, size saygım sonsuz fakat o yara dokusunun büyük bir kısmı koltukaltının yakınında.
Avec tout mon respect, le tissu cicatriciel va venir de son aisselle.
Doktor Beyler, size saygım sonsuz ama ben demiştim.
Avec tout mon respect, messieurs, je vous l'avais dit.
"... her şey insana olduğu gibi görünürdü, sonsuz " diye yazmış.
"chaque chose apparaîtrait à l'homme comme elle est, " infinie. "
"Eğer algının kapıları temizlenseydi her şey insana olduğu gibi görünürdü, sonsuz."
"chaque chose apparaîtrait à l'homme comme elle est, " infinie. "
Sonsuz özgürlük.
La liberté infinie.
- Kaçak mallarla dolu sonsuz mağaralar mı?
Des caisses à l'infini avec de la contrebande?
Tanrı, sonsuz bilgeliğinde, beni Piskoposluğa yüceltti özellikle bunda 10 yıl önce verilmiş olan cezayı infaz etmem ve bu cadıyı kazıkta yakarak cehennemde yanmasını sağlamam için.
Dieu, dans son infinie sagesse, m'a élevé au rang d'évêque spécifiquement pour que je puisse aujourd'hui exécuter la sentence prononcée il ya dix ans et brûler cette sorcière sur le bûcher, brûlez-la aussi sûrement qu'elle continuera de brûler en enfer!
İlk, Son ve Sonsuz.
Le Premier, Le Dernier, L'Éternel.
Ama bizzat kendim aptallığın sonsuz olduğuna tanık oldum.
J'ai moi-même rencontré une stupidité infinie.
Size saygım sonsuz çocuklar.
Je vous respecte grave. Dites rien à Alex.
Bütün sınırlar kalkıyor Sonsuz geleceğin uyanmasıyla.
Les limites s'effacent à l'éveil du futur infini.
İnanılmaz derecede sıkıcı, sonsuz gibi geliyor, ölmüş olmayı dileyeceksin.
- C'est simple. C'est super chiant, interminable, tu préférerais mourir.
Burası şehir bütçesi, faydalanabileceğimiz sonsuz bir kaynak değil.
C'est un budget municipal, pas un compte bancaire illimité.
Burada olduğunuz için sonsuz teşekkürler ve Dünya'daki en muhteşem şehre hoşgeldiniz.
- Merci d'être là. Merci d'être ici dans la ville la plus géniale au monde.
Hammadde, benzin fabrika gemileri, araba taşıyan gemiler, yolcu gemileri sonsuz çeşitlilikte gemiler.
Matières premières en vrac, gaz, navires usines, transport de véhicules, navires de croisière... La diversité de mes vaisseaux est infinie.
Elena'nın insan olmasını sağlayabilirsem, melezlerini yapabilmen için sonsuz kan kaynağını elinde tutmuş olursun.
Si je peux garder Elena humaine, tu auras toujours une inépuisable source de sang pour faire tes hybrides.
Nathan, sana ve takımına olan güvenimiz sonsuz.
Euh, Nathan, Nous avons complètement confiance en vous et votre équipe.
- Oyunlardaki gizli ritmi severim, sonsuz bir mücadele içimizdeki gençliğin ölümsüzlüğünü yansıtıyor, o daracık kıyafetlerdeki oyuncuların popolarından hiç bahsetmiyorum.
J'aime les rythmes cachés du jeu, la dispute éternelle qui reflète notre propre jeunesse éternelle, sans parler du cul des joueurs dans ces petits pantalons serrés.
Göklerdeki adam, sonsuz yaşam.
Homme au ciel, vie éternelle.
Onun günahlarını affet ve sonsuz yaşam ver.
Pour la rémission de ses péchés et la vie éternelle.
Beni şeytanın fiillerinden koru. Kalbim, neşe ve sonsuz mutlulukla mühürlensin.
Que cette huile soit puissance rédemptrice de toute action ennemie, sceau immaculé, joie du cœur, réjouissance éternelle.
Aşkımıza sonsuz inanıyorum.
J'ai confiance en notre amour.
# Kendimi Rabbe adadım ve onun sonsuz cennetinin... # #... arasında var olan kusursuz meskenimi bekliyorum. #
Je m'en remets à Dieu Pour qu'Il me réserve une place au paradis
Bütün denizlerin hâkimi, sonsuz dalgaların efendisi mercan mağaralarının ve en derin yerlerin hükümdarı olarak büyüleyici deniz kızlarımı gözlerinizin ziyafetine sunuyorum.
Maître de toutes les mers, seigneur des flots infinis, gendarme des récifs coralliens et des profondeurs enfouies, je vous invite à vous régaler les yeux de mes sirènes envoûtantes et à vous abandonner aux plaisirs et enchantements de la plage!
Sonsuz çarpı sonsuz.
Infini de temps d'infini.
Bu adanın ABD ile arasında suçluları teslim etmeye yönelik bir anlaşma olmaması ve sonsuz bir zenginliğe sahip olduğumuzun belli olması dışında.
A part que cette ile n'a pas de traité d'extradition des Etats Unis et qu'on est arrivé avec une richesse sans limites.
Sana saygım sonsuz ama gözetlenmem gerektiğini düşünmüyorum.
Bon, je n'aime pas dire ça, mais avec tout mon respect, Je n'ai pas l'impression d'avoir besoin d'être supervisée.
Ebeveynler çocuklarını sonsuz severler.
Les parents aiment leurs enfants à l'infini.
Eğer sevgi sonsuzsa, bir çocuğunuzu diğerinden fazla sevemezsiniz. Çünkü sonsuz sevgi, sonsuzdur.
Si c'est un amour infini, il n'est pas possible d'aimer un enfant plus qu'un autre, car l'amour infini est infini.
Yani tabii ki annenizin dediği o sonsuz şey tamam ama, demek istediğim, eğer seçme fırsatım olsaydı sanırım onunla daha çok ortak noktam var.
Non, mais, c'est clair, le truc infini de votre mère... Ouais, mais, je veux dire, si je devais choisir... c'est... c'est... on a juste plus de trucs en commun, je pense.
Sonsuz sevgi.
L'amour infini.
Ben sonsuz sevgiye inandığını sanıyordum.
Je pensais que tu croyais en l'amour infini.
Aslında evet. Bir yandan sonsuz sevgiyi beslerken diğer yandan bir kişiye ya da ebeveyne diğerinden daha farklı bağlanmaya inanıyorum.
Bon, oui, l'amour infini avec aussi l'écoute que tu puisse avoir un lien spécial avec quelqu'un un parent plus que l'autre.
Eski usul. Saygım sonsuz.
- Pas grave, je respecte.
Sonsuz sabrıyla yaptığı yardımlar için ulwarth'a çok teşekkür ederim.
= = sync, corrected by elderman = =
İşte, al sana yumuşak çimler üzerinde sonsuz keyif!
Ici c'est, tu vois, le bonheur dans l'herbe douce.
- Evet, bayım. Tamam, olur. Yüce İsa, bu akşam sana Kenny Powers'ın bireysel galibiyeti için ona çobanlık ettiğinden dolayı sana sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz.
monsieur. vers une victoire personnelle.
Benim için sonsuz gibiydi, o yüzden büyük bir hayal kırıklığına dönüştüysem üzgünüm ama ben buyum, bu üstesinden gelebileceğimin en iyi hali.
Pour moi, c'est un peu de façon permanente là, alors désolée si je dérape et te cause une certaine déception, mais c'est le mieux que je puisse faire avec ce qui se passe en ce moment.
Sonsuz, kanlı savaşında tek bir kayıp daha sadece!
Juste une autre victime dans votre interminable, sanglante guerre!
Anahtarın getireceği sonsuz bilgiyle kıyaslanınca üç ay kısa bir zaman.
Cela ne représente rien comparé à l'éternité de connaissance que la clé nous apportera
Aptal olan benim, çünkü sonsuz, gerçek aşkın var olduğuna inandım.
J'étais stupide parce que je croyais que... l'amour comme en cet instant, le vrai, celui qui dure, pouvait vraiment exister.
Benim krallığımda sonsuz yaşam bahşedebilme gücüne sahip bir kadehin efsanesi bilinir.
Dans mon royaume, la légende dit qu'une coupe a le pouvoir d'accorder la vie éternelle.