Söylemediniz translate French
1,006 parallel translation
- Niçin bana Joe'nun yaşadığını söylemediniz? - Sen neden söz ediyorsun?
Joe est vivant.
Neden en başından söylemediniz?
Pourquoi ne pas le dire tout de suite?
Fakat Esterhazy'nin suçsuz olduğuna dair tek bir kelime söylemediniz.
Mais vous n'avez pas prouvé l'innocence d'Esterhazy!
Neden bize daha erken söylemediniz?
Pourquoi n'avez-vous rien dit?
Bunu niye daha en başında söylemediniz?
Il fallait le dire. Il fallait le demander.
- Niçin ilk başta söylemediniz? Hayır, o kapıdan değil.
Non, par l'autre porte.
Neden bir şey söylemediniz?
Pourquoi n'avez-vous rien dis?
Bir çocuğunuz olduğunu neden söylemediniz?
Vous auriez pu me dire que vous étiez papa.
Aylardır bu baş ağrılarınızı O'na söylemediniz. Ama vardı.
Vous avez caché vos migraines depuis des mois... pourtant c'est le cas.
Neden bana söylemediniz?
Pourquoi ne me l'as-tu pas dit?
Neden bana dürüst davranıp kim olduğunuzu söylemediniz?
Pourquoi ne m'avez-vous pas dit qui vous étiez?
Neden söylemediniz?
Pourquoi ne l'avez-vous pas dit?
Ama bana asla söylemediniz!
Et vous ne me l'avez jamais dit!
Neden bana söylemediniz?
On ne m'a rien dit.
Neden provaların başladığını söylemediniz? Artık bize ihtiyacınız olmadığını mı düşünüyorsunuz?
Pourquoi ne pas nous avoir prévenus que ça commençait?
En başta niye söylemediniz? Bu durumda atın rengi değişir!
Il fallait le dire tout de suite. ( Test un oheval d'une autre couleur.
Niçin daha önce söylemediniz?
- Pourquoi ne pas lui avoir dit avant?
Bunu neden bize daha önce söylemediniz?
Pourquoi ne pas l'avoir dit plus tôt?
Neden bana söylemediniz?
Pourquoi ne m'avez-vous rien dit?
Size sorduğumda neden söylemediniz peki?
Pourquoi ne me l'avez-vous pas dit?
Damga memurunun ne iş yaptığını söylemediniz.
En quoi consiste mon poste?
Tamam da, niye bunu daha önce söylemediniz?
- L'eau tiède allait me calmer.
Evet, "The Observer" gazetesinde olduğunuzu söylediniz ama işi söylemediniz.
Vous travailliez pour L'Observer, mais précisément?
Bay Glennister'in gelecegini söylemediniz mi
Vous avez bien dit que M. Glennister allait venir, non?
Niye sekreterinize işleri halletmesini söylemediniz?
Votre secrétaire n'a rien organisé avant son mariage?
- Neden bana söylemediniz?
Vous ne m'avez rien dit!
Bu arada, buraya gelmeden önce Grenoble'da görevde olduğunuzu söylemediniz mi bana?
- A propos... Avant de venir ici, vous m'avez dit que vous exerciez à Grenoble?
Neşeli birini istediğinizi bana neden söylemediniz?
Vous ne m'aviez pas dit vouloir une personne gaie?
Shelby Carpenter'da bu dairenin bir anahtarı olduğunu biliyorsunuz. Bana niçin söylemediniz?
Pourquoi ne pas m'avoir dit que Shelby avait la clé d'ici?
- Niçin Stella'nın burada olduğunu söylemediniz?
Stella est donc ici!
- Neden söylemediniz?
- Et vous ne disiez rien?
Neden müfettiş Holtz'a söylemediniz?
Pourquoi vous ne l'avez pas dit à l'inspecteur Holtz?
Ama bize hala ilk kocanızın katili olmaması için iyi bir neden söylemediniz.
Mais rien encore ne permet de disculper Pierce.
Bunu bize neden daha önce söylemediniz? Neden evden kaçtınız? Beragon'un orada, ölü olduğunu bildiğiniz için mi?
Et vous vous êtes enfuie car vous saviez qu'il était mort!
Niye söylemediniz?
Pourquoi ne pas me l'avoir dit?
Soruşturma sırasında neden bunları söylemediniz?
L'avez-vous dit à l'enquête?
Söylemediniz efendim.
- Vous n'avez pas précisé.
Neden baştan söylemediniz?
Il fallait le dire!
İsmimi nerden bildiğinizi bana hâlâ söylemediniz.
Comment connaissez-vous mon nom?
Bana doğruyu söyleseydiniz yararı olurdu Bay Brown, lakin söylemediniz.
Cela aiderait si vous disiez la vérité, M. Brown, mais vous ne l'avez pas fait.
Kocanıza bunu söylemediniz mi?
Sans en parler à votre mari?
Mösyö Dann ile birlikte olduğunuzu söylemediniz ki.
Vous ne m'aviez pas dit que vous étiez avec Monsieur Dann.
Neden daha önce söylemediniz?
Pourquoi ne pas l'avoir dit avant?
- Aslında bir şey söylemediniz.
- Vous avez rien dit.
Neden hemen söylemediniz?
Ça arrive! Il fallait le dire tout de suite.
Yol boyunca hiçbir şey söylemediniz ama biliyorsunuz, değil mi?
Vous n'en avez pas parlé pendant le voyage, mais je pense que vous connaissez tout sur moi.
- Adınızı hala söylemediniz.
Au fait, votre nom?
Buna niye daha en başta söylemediniz?
Mes excuses...
- Neden bize söylemediniz?
Au secours!
- O zaman niye söylemediniz? - Konuşamazdım da ondan.
Il fallait le dire!
- Ve bana hiç söylemediniz.
Et vous ne m'en aviez rien dit...
söyle 2270
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyle bana 1105
söyleme 186
söylemeyeceğim 91
şöyle 191
söyledim 318
söyledi 132
söyledin 99
söylemiştim 315
söylemiştin 61
söyle bana 1105
söyleme 186
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söylemiyorum 60
söyleyeceğim 241
söylemedim 113
söylesene 1323
söylemek istediğim 130
söylemedin 49
söylerim 244
söyleyeyim 186
söylemeyecek misin 32
söylemiyorum 60
söyle ona 443
söylediler 23
söylemem gerek 33
söyleyin bana 123
söyle bakalım 455
söylediğim gibi 241
söyledin mi 33
söylemedi 153
söyleyemem 305
söylemedim mi 39
söylediler 23
söylemem gerek 33
söyleyin bana 123
söyle bakalım 455
söylediğim gibi 241
söyledin mi 33
söylemedi 153
söyleyemem 305
söylemedim mi 39