Tabii öyle translate French
1,778 parallel translation
Tabii öyle olduğunu düşünüyorsan ve anıların geri geliyorsa başka.
Sauf si vous croyez que oui et que la mémoire vous revient.
Sanırım Tamara'ya bunları söylerdim. Tabii öyle bir şansım olsaydı.
Je suppose que c'est ce que je dirais à Tamara si je le pouvais.
Eğer biri bunu denemek isterse biraz yavaştan alması gerek. Tabii öyle varsayıyorum.
Si d'autres voulaient essayer à nouveau, ils feraient bien de choisir un jour moins chargé... hypothétiquement parlant.
Öyle tabii.
Mais j'en ai une bonne.
Psikopatın bizi öldürmesini daha da kolaylaştıralım. Tabii, tabii. Öyle daha çok yere bakabiliriz.
Pour que le psychopathe nous tue plus facilement.
Tabii ya, öyle yap da Federal Hükümet bizi Orta Çağ'a geri göndersin.
Bien sûr et le gouvernement fédéral - peut nous renvoyer au Moyen Âge.
Öyle tabii.
Bien sûr.
Öyle yaptım. Tabii hayalarına tekmeyi bastıktan sonra.
- Oui, après l'avoir frappé dans les couilles.
Tabii, öyle.
Ouais. Bien sûr.
Tabii ki, Kadimler, öyle bir noktaya evrildiler ki fiziksel bedenleri artık gerekli değildi ve bilinçlerini ölümsüzleştirmenin bir yolunu buldular.
Bien sûr, les Anciens ont évolué à un point où leurs enveloppes physiques ne leur étaient plus nécessaires, ont trouvé un moyen pour leur conscience de devenir immortelle.
Öyle tabii...
C'est juste...
Tabii, laboratuvar sonuçları gelene kadar hepsi öyle söyler.
- C'est ce qu'ils disent tous, jusqu'à ce que les tests reviennent.
Öyle oturduğun yerden konuşmak kolay tabii.
C'est facile de parler, tu n'en sais rien.
Tabii, öyle demek istememiştim. Ne demek istediğini anlıyorum.
- C'est pas ce que je voulais dire.
Tabii ki öyle.
C'est sûr.
Tabii. Öyle diyorlar.
J'ai entendu.
Öyle tabii Tanya.
Bien sûr, Tanya.
Evet, tabii sen de öyle olduğun için.
T'es bien placé.
Öyle mi? Tabii.
- Non?
- Tabiî ki öyle, gördün mü? Aşikâr ki katil, dedektif O'hara'nın kız arkadaşım olmadığını biliyor ya da halen Mina'ya âşık olduğumu biliyordur.
C'est évident, le tueur ne pense pas que l'inspecteur O'Hara est ma copine ou il sait que je suis encore amoureux de Mina.
Öyle değil tabii.
Pas exactement.
Tabii, sen de buna dahilsin. Madem öyle, çekilin yolumdan da gideyim!
- Alors éloignez-vous et laissez-moi partir.
Tabii, öyle bir montajını yapacağım ki.
Bien sûr, je le monterai.
Tabii, şimdi öyle söylersin.
Vous dites ça maintenant.
- Tabii ki öyle.
Bien sûr.
Şimdi de bunu sorguluyorum, tabii sen de öyle.
Maintenant, je mets ça en question, et toi aussi.
Tutkulu bir ilişkimiz var, değil mi? Tabii ki öyle. Ben sadece bu gece sarılırız diye...
Mais ce soir, j'espérais qu'on se contenterait... de câlins.
Tabii ki öyle tatlım. Madem mutlu değiller, neden ayrılmıyorlar o zaman?
Il lui manquait beaucoup de dents, mais je l'ai aimé quand même.
Derek McDaniel'la anlaşmak üzeresiniz, değil mi? Tabii, ben de öyle düşünmüştüm.
Vous étiez sur le point de signer avec Derek McDaniel, non?
Tabii, sen öyle san.
On peut dire ça.
Eğer dışarıda, ölen birisini görürlerse... Tabii, öyle bir şey olursa, sizi ararım Bayan Florrick.
Bien, si cela arrive, je vous appelle, Mme Florrick.
Tabii ki öyle tatlım.
- Bien sûr, chéri.
Tabii ki öyle, bebeğim.
Évidemment, mon amour.
Tabii, öyle diyelim.
Appelons ça comme ça.
Tabii, eminim öyle olur.
Ouais, c'est très probable.
Tabii ki öyle düşünüyorum bunu bilmek için insanların düşüncelerini okumana gerek yok.
Bien sûr que je crois que c'est des conneries, pas besoin d'être télépathe pour ça.
- Ben de öyle tabii.
Oui, merci.
Tabii şu an "Suratına ne olmuş öyle?" durumuna geçmiştir.
Bien que maintenant je suppose qu'il soit plus du genre ou-est-il.
Tabii ki öyle.
Oh, bien sûr.
Onlar ünlü değil tabii. Öyle değil mi?
Bien sûr, ils ne sont pas connus, n'est-ce pas?
- Carlos Brent'in onu terk ettiğini söylüyor. - Tabii ki öyle yaptım, öldüğünü sanıyordum!
- Carlos a dit que Brent l'a abandonné.
Tabii. Öyle diyebilirsin.
Bien sûr, ça se dit.
- Öyle mi yapıyorum? - Tabii.
- C'est vrai?
- Tabii ki öyle.
- Oui, c'est vrai.
Paranoyak bir gözle bakıldığında tabii ki öyle görünür.
Parce que vu à travers votre paranoïa.
Evet, tabii ki öyle yapar.
Oui, bien sûr.
Tabii ki öyle.
Bien sûr, tu as raison.
Şey, tabii ki şu anda öyle, ama yeni malları hep buradan bulurum.
Là, oui, mais j'ai toujours du nouveau stock. Regardez.
Tabii ki olabilir, öyle değil mi?
Bien sur que c'est possible, pourquoi pas?
Tabii, bence de öyle. Kazmaya devam et, olur mu?
Arrête pas de forer.
Tabii şampuan da öyle.
Le shampooing aussi.
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
öylesin 305
öyleymiş 51
öyle bir şey değil 75
öyledir 296
öyleyiz 77
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi dersin 362
öylesin 305
öyleymiş 51
öyle bir şey değil 75
öyledir 296
öyleyiz 77
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81
öyle ki 92
öyle deme 154
öyle görünüyor 500
öyle olsun bakalım 50
öylece 26
öyleydim 119
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81
öyle ki 92
öyle deme 154
öyle görünüyor 500
öyle olsun bakalım 50
öylece 26
öyleydim 119