Te translate French
691,405 parallel translation
Görürse acısını sen çekeceksin.
Si il l'est, je te ferai souffrir.
Elinden çok şey alabilirim.
Je peux te prendre beaucoup.
Lütfen ön kapıyı kilitlediğini söyle.
S'il te plait dis moi que tu as fermé la porte de devant.
Auvergne'de baktığımız vakayı hatırlıyor musun?
Tu te souviens l'affaire sur laquelle on avait travaillé ensemble en Auvergne?
Bunu hatırlamayacağını umuyordum.
J'espérais que tu ne te souviendrais pas de ça.
- Seninle konuşabilir miyim?
Hey, est-ce que je peux te parler? On est en plein milieu de quelque chose là.
Kuryelerimden biri dün gece Paris'te öldürüldü.
Un de mes passeurs à été tué à Paris la nuit dernière.
Tatlım, seni vurmayacağım.
Oh non, ma douce. Je ne vais pas te tirer dessus.
Bu silah sadece Charlotte seni boğarken sessiz kalmanı sağlamak için.
Le pistolet est juste là pour que tu te tiennes tranquille pendant que Charlotte t'étrangle.
- Sana geri döneceğim.
- Stratos... Je te rappelle tout de suite.
Seni buradan çıkaracağım.
Oh, on va te faire sortir d'ici.
Seni burada bırakmayacağız.
Non, non, je ne te laisse pas.
Lütfen git.
S'il te plaît, vas t'en.
Arazinin uydu görüntüleriyle beraber hemen yolluyorum.
- Oui, je te l'envoie maintenant, ainsi que les images satellite de la propriété.
Ayaklarımla başla ki boğazında kalışımı göreyim.
Commence par mes pieds. Comme ça, je te verrai t'étrangler.
Her şeyinize göz yumdum bayım.
Je te passe beaucoup de choses.
Işıklar sana yarıyor.
La lumière te va bien.
Sadece tam iş üstündeyken "Ölü karım bile boğazımı daha iyi sıkardı." diye düşünmeni istemem.
Je n'ai pas envie que, pendant l'acte, tu te dises : "Ma femme décédée m'aurait étranglé plus que ça."
Kimmy'den önce hayatımız nasıldı, hatırlasana.
Tu ne te rappelles pas comment c'était avant Kimmy?
Her yere o yeni yıl gözlüklerinle gittiğin için seni otistik sanıyorlardı.
Les gens te croyaient autiste. Parce que tu portais des lunettes à paillettes.
Kimmy burada olsaydı Kimmy'ye dönmesi için yalvarmanı söylerdi.
Si Kimmy était là, elle te dirait de la supplier de revenir.
Ayağını ovdurmak, gevrek yediğin kaseleri yıkatmak ve metro kartını "Hiç uğraşamam" dediğinde doldurtmak için.
Pour te masser les pieds, faire ta vaisselle et recharger ta carte de transport quand tu n'as "pas le temps".
Eve dönmen için ne yapabilirim? Lütfen.
Je dois faire quoi pour te ramener à la maison?
Psikopat araba tamircisi seni öldürmeye geldi!
Un psychopathe mécanicien qui veut te tuer!
Sana söylemem lazım Allie, bunca zamanı birlikte geçiriyoruz seni tanımaya çalışıyorum, ve bunların hepsi sen özel bir kişisin.
Je dois te dire, Allie, ce temps qu'on passe ensemble, apprendre à se connaitre, tout ça tu es quelqu'un de spécial.
- Seni sonra ararım.
- Je te rappelle.
Bu sayede seninle tanışabildim.
Car j'ai pu te rencontrer.
Batı Altadenia seni hak etmiyor evlat.
West Altadena ne te mérites pas, gamin.
Ada, bana cevap veremediğini biliyorum sadece seninle ne kadar gurur duyduğumu söylemek istedim.
Ada, je sais que tu ne peux pas me répondre, Je cherchais juste à... cherchais à te dire combien je suis fier de toi.
-... seni biraz rahat bırakayım.
Je te laisse tranquille.
- Sana bilgisayarda göstereyim mi?
Tu me laisses te montrer sur l'ordinateur?
Senin derdin nedir?
Qu'est-ce qui te prend?
Hareket etmedi.
- Je te l'ai dit déjà. J'ai vérifié à plusieurs reprises.
Sana doğru bilgi veriyorum.
Je te donne des informations précises.
Neden bir buzlu çay alıp sakinleşmiyorsun?
Pourquoi ne pas ingérer un thé glacé Et te calmer?
Kendini sunman lazım.
Tu dois te présenter.
Önce ateş edip, sonra soruyorlar hatırladın mı?
Ils tirent d'abord, tu te souviens?
Belki de herkes Amazona giderken sen burada kaldığın için suçluluk duydun.
Peut-être que tu te sens coupable d'être rester alors que tout le monde est parti en Amazonie.
Thawne niye Kader Mızrağı'nı seni küçültmek için kullanmış ki?
Pourquoi Thawne aurait utilisé la Lance pour te rétrécir?
Seni bir daha asla bırakmayacağım.
Je ne te quitterai plus.
- Size mi?
- Te le dire?
- İyi misin?
- Tu te sens bien?
Sana gelecekten birkaç bilgi vermeye geldim.
Te donner quelques conseils futuristes.
Böyle artist gibi gezmeyi bırakıp Amaya'ya, ona olan hislerini söylemelisin.
Arrête de te faire passer pour l'ambassadeur du froid et dis à Amaya ce que tu ressens pour elle.
Sarılacak olursan seni gebertirim!
Tu me touches, je te tue.
Doğru şeyi yapmak seni geri alamamak demek olsa bile mi?
Même si faire ce qui est bien... signifie ne pas te faire revenir?
Seni buraya öldürmek için getirmedim Leonard.
Je ne vais pas te tuer, Leonard.
Hafızanı silip, seni normal seyrine bırakacağım.
Je vais t'effacer la mémoire et te mettre dans le droit chemin.
Senden sadece bir görev daha yapmanı istiyorum.
Je ne te demande de le faire que pour cette mission.
YE BENİ.
Va te faire mettre
Bir şey sorabilir miyim?
Je peux te demander quelque chose?
tete 23
tebrikler 2310
teşekkürler 25227
tesekkürler 168
tesekkurler 27
teşekkür ederim 20519
tesekkür ederim 157
tempo 18
terra 42
terror 20
tebrikler 2310
teşekkürler 25227
tesekkürler 168
tesekkurler 27
teşekkür ederim 20519
tesekkür ederim 157
tempo 18
terra 42
terror 20