Umarım translate French
44,261 parallel translation
- Jim, umarım ne yaptığının farkındasındır.
J'espère que tu sais ce que tu fais.
- Umarım. Barnes mı? Hayır.
Moi aussi.
Umarım sevgilinle aranı bozmamışımdır.
J'espère que je n'ai pas tout fichu en l'air avec ton petit-ami
- Umarım.
Je l'espère.
Umarım.
J'espère.
Umarım bir daha bunu yapmak zorunda kalmazsın.
Avec un peu de chance, tu n'auras plus à le refaire
Umarım her şey hayal ettiğin gibidir.
Eh bien, je souhaite que tout ce que vous imaginé et plus l'être.
Umarım yakında öğreniriz.
Espérons que nous aurons une réponse bientôt.
- Umarım acıkmışsınızdır.
J'espère que vous avez faim.
- Umarım işleri batırmam.
J'espère juste que je ne fais pas empirer les choses.
Umarım benim ona güvendiğim kadar o da bana güvenebiliyordur.
Et je peux seulement espérer qu'il puisse compter sur moi autant que je peux compter sur lui.
Umarım seni affeder.
Espérons qu'elle vous pardonne.
Umarım burada rezervasyon yaptırmanın aylar sürdüğünü biliyorsundur.
J'espère que vous savez que ça prend des mois pour avoir une réservation dans cet endroit.
Umarım bunu izlemezsiniz, ancak izlerseniz bilmenizi istiyorum ki her sabah uyandığımda sizinle gurur duyuyorum.
Je prie Dieu que vous ne verrez jamais ça. Mais si vous le faîtes... Je veux que vous sachiez... je me lève tous les matins en étant fier de vous.
Umarım bunun farkındasınızdır.
J'espère que vous le savez.
Umarım bu konuda gelişme kaydeder.
Espérons qu'il va faire des progrès sur ce front.
Umarım can kaybı yoktur.
Espérons qu'il n'y avait pas de victimes...
Umarım aptalca bir şey söylememişimdir.
J'espère ne rien avoir dit de bête.
Umarım sesimi beğenirsin çünkü müvekkilinin ağzını bıçak açmadı.
J'espère que ma voix vous plaira car votre client n'a pas dit un mot.
Umarım bir an önce düzelir.
J'espère qu'elle ira mieux.
Kendinden utanıyorsundur umarım.
Vous devriez avoir honte.
Umarım sen de tekerlekli sandalyeye mahkûm olursun Jo Powers.
Un peu de respect.
Umarım sen de tekerlekli sandalyeye mahkûm olursun.
Aucun tact.
Umarım hiçbir zaman olmaz.
J'espère jamais.
Tepeden tırnağa iftira olur umarım amına koyayım.
Le tremper dans la merde, j'espère bien.
Umarım Gryffindor çıkar.
J'espère aller chez les Gryffondor.
Umarım bizi affedebilirsiniz.
Veuillez nous pardonner.
Eger öyle bir şey olursa umarım iyi bir avukat tanıyorsundur.
Et si c'est ce qui arrive... j'espère que tu connais un bon avocat.
Umarım tüm bunlardan sonra satmama gerek kalmaz.
J'espère que ce sera pas la peine après tout ça.
Yaptığın şu şeyler, umarım iyi para getiriyordur.
Ces trucs que tu fais, j'espère que ça paie bien.
Hayatınızın ilerleyen dönemlerinde bazılarınız kendini bu durumda bulabilir, umarım.
Et certaines d'entre vous, à un moment ou à un autre, vont se retrouver dans la même situation. J'espère.
Umarım anlamışsındır.
Vous comprenez.
- Umarım, anlıyorsunuzdur.
- J'espère que vous comprenez.
Umarım bu karşılaşma sonrası kendini kanundan üstün gören birine çalışıp çalışmayacağınızı yeniden gözden geçirirsiniz.
J'espère qu'après notre rencontre, vous reconsidérerez le fait d'aider quelqu'un qui agit à l'encontre des principes de la loi.
Umarım açsındır.
J'espère que t'as faim.
Tanrı aşkına. Umarım ne yaptığını biliyorsun.
Putain, Javier, c'est risqué.
Umarım Almanya'da iyi vakit geçirdiniz.
J'espère que le séjour a été bon.
Umarım yarın tekrar onlarla konuşur.
Espérons qu'il les recontactera demain.
Maalesef dramatik bir giriş hazırlamaya vaktimiz yoktu ancak umarım yine de onu sıcak bir şekilde karşılarsınız.
On n'a pas eu le temps, malheureusement, d'organiser une entrée en scène spectaculaire mais j'espère que vous l'accueillerez chaleureusement quand même.
Dizilerinize bayılıyoruz. Umarım bunun farkındasınızdır. Peki kim bu?
On adore vos séries, vous le savez.
Umarım soruşturmanıza yardımcı olur.
J'espère que cela vous aidera dans votre enquête.
- Umarım son konuşmamız bu olmaz.
J'espère que ce n'est pas notre dernière conversation. Je l'espère aussi.
Umarım bu sefer iyi bir şeydir.
Il vaut mieux que ce soit bon.
Elbette, umarım da Allah uzun ömür verir.
Bien sûr... Que Dieu la bénisse avec une longue vie.
Umarım iyidir.
J'espère qu'il va bien.
Umarım kimse fark etmeden girip çıkarız ama işler yolunda gitmezse biraz güç gösterisi yapmamız gerekebilir.
Espérons qu'on entre et sorte sans qu'on nous remarque, mais si ça foirait, on pourrait vouloir démonstration de force.
Lanet olası Taş Devrindeyim, ama adamım, umarım uzun çok uzun bir hayat yaşarsın.
Je suis dans le putain d'âge de pierre, mais, mec, j'espère que tu vivras une longue vie.
Umarım bunların hepsini görürsün.
J'espère que vous verrez tout ça.
- Umarım yanılıyorumdur.
J'espère avoir tort.
Umarız çadırımızı beğenmişsinizdir.
Maintenant, nous espérons que vous aimez notre tente.
Umarım kimse vejetaryen değildir.
J'espère que personne n'est végétarien.