V translate French
22,476 parallel translation
Ağır makineli tüfekleri var.
Ils ont une mitrailleuse K.P.V.
Kıvılcımı çakan hep Shameek olmuştur.
Shameek a toujours été l'initiateur.
Enkaz yanlış tarafa kayarsa ya da biz yanlış hamle yaparsak kıvılcım çıkabilir ve burası havaya uçar.
Si les gravats bougent mal ou si on fait un faux mouvement, ça créera une étincelle et fera tout sauter.
Bu kendini bir bok sanan hallerinle beni benden alıyorsun. Sana şahane teklifler sunuyorum ama hep burun kıvırıyorsun.
Ça doit pas être facile de porter un tel melon en permanence, je te fais une proposition simple, quelques bonus, et tu craches dessus.
Göz çukurunun arkasına delik açarak kafatasında biriken sıvıyı boşaltmıştım.
J'ai drainé le liquide rachidien en passant derrière l'œil.
Kıvırcık saçlı, ince belli kadın seviyor.
Il aime les cheveux frisés et les corps fermes.
Sen de gerçek bir siyasetçi değilsin, öyle olsaydın bu işi kıvırırdın.
Et tu n'es pas une vraie politicienne, sinon, tu te servirais de tout ça.
Sıvı tankından kaçtıktan sonra kafamdan çıkardığım şey buydu.
C'est ce que j'avais sur la tête en m'évadant du réservoir.
Zenci olması cabası Artık bizim de bir kahramanımız var
V'là un héros qui réagit Et c'est un renoi, l'ami
Evet, gelirken yiyecek birkaç bir şey getirmiştim. Alınmayın ama, burda sadece ıvır zıvır şeyler kalmış hanımefendi.
Ouais, je suis venu avec des courses aujourd'hui, ma am... sans vous offenser, vous n'avez que des condiments.
En iyi kuklabaz istatistiklerini bile tutuyordum.
Je connaissais les statistiques de tous les meilleurs v-loques.
Bir kuklabaz asla kuklasını ardında bırakmaz.
Un v-Loque ne quitte jamais sa marionnette.
Babam sana olan yeminimi tutmamı isterdi.
Mon père aurait voulu que je maintienne mes vœux avec toi.
- Kıvır cips arıyorum.
- Je cherche du chou frisé.
Saçlarında kıvır cips var!
Du chou frisé dans tes frisettes!
Botta bulduğumuz yağlı madde... fosfor ilaveli... yüksek viskoziteli bir hidrolik sıvısı.
La substance huileuse que nous avons trouvée sur la semelle est un type de haute viscosité un fluide hydraulique avec un additif de phosphore.
Arabadan gelen bir parça, yüksek basınçlı bir hidrolik sıvısı... bu nedir, bir araba ezici mi?
Un morceau de métal d'une voiture, le fluide hydraulique de haute pression... qu'est-ce que c'est, un broyeur de voiture?
Salyangoz sıvısı en harika balgam söktürücüdür.
Le mucus d'escargot est un merveilleux expectorant naturel.
Söz veriyorum gelecek.
Elle viendra quand je ferais les vœux.
Cüppeni giy, hediyeni ver ve son seremoniye hazırlan.
Enfile tes robes, remets tes cadeaux et prépare-toi à présenter tes vœux.
Yemin töreninden önce ekstazi alacağım, karıştırmamam gerek.
Je vais prendre de l'ecstasy juste avant les vœux, pas de mélange.
İki sıvı dinamiği öğrencisi onu dekana şikayet etti.
Tu sais que deux étudiants l'ont reporté à la doyenne.
Dilek bile tutmadı.
Il a même pas fait de vœu.
Bence bir daha hiçbir erkekle birlikte olmama yeminin iyi olmuş.
Et j'espère que votre vœu de ne jamais coucher avec un autre homme est un bon vœu.
Yemin değil de...
Ce n'est pas un vœu, c'est juste...
Bir hafta odanda kalacaksın ve sessizlik yemini edeceksin.
- Vous resterez 8 jours dans votre cellule et ferez vœu de silence.
Yemin törenini iki kez erteledim. Bir daha erteleyemem.
Quant à la cérémonie des vœux, je l'ai déjà retardée deux fois.
Olanlara rağmen, yine de bekaret yeminimizi tutmalıyız.
Malgré ce qui nous est arrivé, nous devons honorer notre vœu de chasteté.
Sıvı nitrojenle bu gülü dondurmak beş saniye sürdü.
Ça prend environ cinq secondes pour congeler une rose dans de l'azote liquide.
Yani zanlımız sıvı nitrojen kullanmıyor.
Ce qui signifie que votre suspect n'utilise pas de l'azote liquide.
Aşırı soğutulmuş sıvı helyum kullanıyor.
Il a utilisé de l'hélium refroidissant liquide.
Sıvı helyum nereden alınır?
Cet hélium liquide, où peut-on en trouver?
Sıvı helyum ve gliserol kriyoprotektan arasında doğru bir oran kurmalıyım.
Je dois trouver le bon rapport d'hélium liquide et de glycérol cryoprotecteur.
Nygma araştırmasını yapmış ve Gotham'da sıvı helyum üreten sadece tek bir şirket bulmuş.
Nygma a creusé et a trouvé une seule entreprise dans tout Gotham qui fait de l'hélium liquide.
Wayne Girişimcilik sıvı helyum üretiyor.
Wayne Industries fabriquent de l'hélium liquide.
Antibiyotik verip, sıvı takviyesi yaptım. Ama korkarım ki sonuca etkisi çok az olacak.
Je lui ai donné des antibiotiques et je l'ai réhydraté, mais je crains qu'il y ai des petites conséquences.
Lütfen Alfred, bana güven ve isteklerime saygı duy.
S'il te plaît, Alfred, Crois en moi et exauce mes vœux.
Silahını, rozetini, ıvırını zıvırı al. Gidiyoruz.
Prenez votre arme, votre badge, vos bibelots et allons-y.
Duyduğuma göre dışarıdan ıvır zıvır getirtiyormuşsun.
J'ai entendu que tu pouvais faire rentrer des trucs de l'extérieur.
Şu an bu video, tüm şehir çevresinde vızıItı oldu.
Voici la vidéo dont toute la ville discute.
Ayrıca, "Redskins" hakkındaki o şeylerin ıvır zıvır olmadığını nasıI bilmezsin?
Et puis il s'agit peut-être de la variété de patates.
Batı Berlin cıvıl cıvıl bir yer. - Kültürel olarak yani.
Berlin-Ouest, c'est... c'est une ville qui bouge, culturellement.
Bu ay için bekarlık yemini ettim, o yüzden benimle güvendesin.
J'ai fait un vœu de célibat pour un mois, donc t'es en sécurité.
Kollarımı biraz kıvırmam gerekecek. Haykıracağım... çekip çıkaracağım.
J'ai un autre tour dans mon sac, et je vais m'en servir.
Güzel... güzel köpüklü sıvı!
C'est vrai! - Quelles belles petites bulles.
Her yer ıvır zıvır dolu. Patlayıcı saklamak çok kolay.
Tellement facile de cacher des explosifs.
Küllenmiş kıvılcım yine parladı değil mi?
La vieille étincelle se remet à briller, n'est-ce pas?
Esmer, kıvırcık saçlı. Fena sayılmaz.
Boucles brunes, pas mal.
Wexler ile Hamlin, Hamlin, Mcgill mi?
Wexler v. Hamlin Hamlin McGill.
- bir otel odası ve birkaç ıvır zıvır.
d'hôtel
Devrim için ise sadece bir kıvılcım gerekiyor.
Il ne manquait qu'une étincelle à la révolution.