Yalnız değilim translate French
600 parallel translation
Yalnız değilim. Patlama dalgaları tespit edildi!
Ondes de choc détectées!
Bu gece olmaz. Yalnız değilim.
Non, pas ce soir.
Yalnız değilim burada. Hastanedeki herkes çok iyi davranıyor.
Je ne m'ennuie pas et tout le monde a l'hopital a ete tres gentil. "
- Yalnız değilim.
- Je ne suis pas seule.
Hayır, sana şimdi söyleyemem. Yalnız değilim.
Impossible, je ne suis pas seul.
Yalnız değilim.
Je ne suis pas seul.
Kendisi hakkındaki düşüncelerimde yalnız değilim. Müteveffa eşim Henry, ve müteveffa amcası Ethelred, 8.dük -... ne yazık ki bugün ifade veremiyorlar. Onlar ve D'Ascoyne ailesinin diğer fertleri bugün hayatta olmuş olsalar biliyorum ki sarf etmiş olduğum her sözcüğü aynen dile getirirlerdi.
À ma bonne opinion de lui feu mon mari Henry et feu son oncle Ethelred s'ils étaient vivants ainsi que d'autres membres de la famille D'Ascoyne auraient sûrement souscrit.
Pekâlâ, aynasız. Ben yalnız değilim ama sen tek başınasın.
D'accord, je ne suis pas le seul de mon côté, mais vous si.
- Ben yalnız değilim.
- Je ne le suis pas.
Aslında ben yalnız değilim.
Vous permettez? - Je suis accompagnée.
Yalnız değilim.
Je ne suis pas seule.
Sevgili Theo, Gauguin'in burada olması güzel, yalnız değilim artık.
Cher Théo, je suis si heureux que Gauguin soit là, De ne plus être tout seul,
Dedim ya, şimdi olmaz. Yalnız değilim.
Pas maintenant, je ne suis pas seule.
Artık yalnız değilim. Artık her gün daha bir yaşanabilir.
Je ne suis plus seul La vie est supportable.
Neyse, yalnız değilim.
Et je ne suis pas seule.
Ben burayı terk edemem, Yalnız değilim, anlıyor musun?
- Je peux pas partir d'ici, pas tout seul, tu comprends?
Gördüğün gibi, artık sandığın kadar yalnız değilim.
Comme vous voyez, on ne m'abandonne pas.
Yalnız değilim. Kitaplarım var yanımda.
- Je ne suis pas seule, j'ai mes livres.
Elbette! Bu kadar iyi olduğun için Tanrı seni kutsasın. Hep düşündüğüm kadar yalnız değilim.
On n'est jamais aussi seul au monde qu'on le croit parfois.
Hayır, yalnız değilim.
Il n'y a personne.
Yalnız değilim.
Je ne suis pas tout seul.
O kadar uzun zamandır yalnız değilim dostum.
Non, pas assez longtemps que je suis seul.
Hayır. Yalnız değilim. Artık değilim.
Non pas toute seule je ne veux plus.
Tek başımayım, ama yalnız değilim.
Mais il me reste encore quelque chose...
- Pavel, artık yalnız değilim.
Tu sais, Paul, je ne suis plus seule...
Bak, ben yalnız değilim.
Madame, je ne suis pas seul.
Artık yalnız değilim.
Maintenantje ne suis plus seule.
Ben prens değilim. Yalnızca bir hırsızım.
Je ne suis pas un prince, je ne suis qu'un voleur.
Yalnız değilim.
Nous ne sommes pas seuls.
Seni bir kez kandırdım. Bunu ikinci kez yapacak kadar aptal değilim. Yalnız bırakılmayı istemek için makul bir nedenim var.
Je t'ai roulé 1 fois, cette fois j'ai une bonne raison pour vouloir qu'on me foute la paix.
Hayır, yalnız başıma değilim.
Non, je ne suis pas seul.
Yalnız ben değilim.
Je ne suis pas le seul...
Onun duymasından memnun değilim fakat onu şüphelendirmeden seninle yalnız konuşamadım.
Je ne pouvais vous voir seul sans lui donner l'éveil.
Hayatını yalnız yaşayacak tiplerden değilim,..
Je ne vivrai pas toujours seule.
Yalnız kalmaya alışık değilim. Sensiz ne yaparım ben?
Je ne suis pas habitué à être seul, que ferais-je sans toi?
Beni yalnız bırakmanı istemek zorunda değilim, ama yapacağım.
Je ne demande rien à personne. Sinon qu'on me laisse avoir mon enfant en paix.
Galiba sandığım yalnız kurt değilim Francie.
Et je ne suis pas le loup solitaire que je croyais!
Güzel ya da çok akıllı değilim, lütfen beni yalnız bırakma.
Je ne suis ni jolie, ni très maligne, alors s'il te plaît, ne me laisse plus.
Yalnız yada değilim umurumda değil.
Ça m'est égal d'être tout seul.
Yalnız değilim.
J'suis pas seul.
Ve bunda yalnız da değilim.
Et je ne suis pas seul.
Böyle yalnız başına nasıl yaşıyorsun? Evli değilim.
Comment pouvez-vous vivre ainsi, si seule?
Yalnız değilim.
Non, pas toi.
Yani başkalarıyla değilim, yalnız sizinleyim.
enfin, je suis avec vous.
Bu işte yalnız değilim.
Je ne suis pas le seul impliqué.
Sana söylemiştim... ben yalnız değilim.
Je ne suis pas tout seul.
- Ben hiç yalnız değilim.
Docteur, je ne me sens pas du tout seule.
Ben yalnız değilim.
Je ne rêve pas.
Bence, ve bu konuda yalnız da değilim, herkes biliyor ki her tip gerillanın ana amacı düşman görünmezdir, olaylar olur ve onlar, bunun nerede ve nasıl olduğunu bilmezler.
Je pense, et je ne suis pas le seul, que tout le monde sait que l'important dans toute guérilla, c'est que l'ennemi est invisible, que les choses arrivent, et qu'ils ne savent pas comment ni où
Cüzzam hastası değilim, ama yalnız kalabileceğimiz bir yere gitsek.
Non, je n'ai pas la lèpre. On peut aller en discuter seul à seul?
Yalnız, en iyi elemanlarımı nasıl devreye sokacağımdan emin değilim.
Mais je ne sais pas ce qu'en dira mon supérieur.
değilim 815
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnızdım 64
yalnız yaşıyorum 22
yalnız mısınız 41
yalnızsın 42
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnızdım 64
yalnız yaşıyorum 22
yalnız mısınız 41
yalnızsın 42