Yalnız olarak translate French
509 parallel translation
Yalnız olarak öleceğim!
Je mourrai seule!
Bugünden itibaren dokuz gün içinde yanına hiçbir silahlı birlik almadan, yalnız olarak krallığı terketmesine karar verilmiştir.
Ses biens et ses terres reviennent à la Couronne.
Büyük Britanya kalmaya karar verdi. Gerekirse yalnız olarak. Bu mümkün değil.
La Grande-Bretagne restera seule s'il le faut.
- Tabiki, yalnız olarak...
Quelle fête?
Yalnız olarak daha fazla zaman geçirebileceğini sanmıyorum.
Tu n'es pas faite pour rester seule.
Böylece onu iki kere keklemiş olacağız. Frasier, gitmeden önce seninle yalnız olarak konuşmamız gerek.
On ne passe pas des heures accroupi en forêt sans avoir quelques révélations.
Pranga kamplarımız, yalnızca fiziksel olarak değil ahlaki olarak da mahkumların yararınadır. Kanıt olarak size şunu aktara...
Les travaux forcés profitent aux forçats, pas seulement physiquement, mais moralement.
Sizinle yalnız olarak konuşmak istiyorum.
Je dois vous parler.
Şimdi kendinizi milyarlarca ve milyarlarca yıl önce uzaydan aşağıya, .boş bir yokluk denizinde dönüp duran, .. bu yalnız, çilekeş küçük gezegene bakıyor olarak hayal edin.
Imaginez-vous dans l'espace, il y a des milliards d'années, et regardez cette petite planète solitaire, tournoyant à travers le vide de l'univers.
Yalnız o a la carte olarak servis edilir.
- Bien. Huîtres de prairie à la carte. Très bien.
Ona yalnız olarak bu kadar önemli ne söylemek istediniz?
C'est très simple.
burada yalnız yaşayamayacağımı biliyordum. Bunu kesin olarak biliyordum.
J'étais certaine que je n'y vivrais pas seule.
Yalnız gittiğim yer evim değil hayatım boyunca evim olarak gördüğüm tek yerdi.
Je rentrais, non pas chez moi, mais au seul endroit où je me sentais chez moi.
Bıkmış, yorgun ve yalnız olan da intiharı çözüm olarak görür.
Celui qui est fatigué ou indifférent peut se suicider.
Yalnız kendine saygı duyan insanlar, özgürce, tam olarak aşık olabilirler.
Seuls ceux qui se respectent savent aimer.
Beni bir insan olarak beğenmiyorsanız sizi yalnız bırakacağım.
Laisse-moi en paix. Si je vous déplais, j'aurai le courage de renoncer à vous.
Nil'in kalbinde yalnız olarak, başladım, yaşadım ve bitirdim.
Je finis ma vie comme je l'ai commencée : seul.
Ebeveynleri olarak çocuğun yalnız kalmaması..... için, annesi ile evlenmeme... nokta.
Raye "soi-disant". De prétendus fils naturels de mère célibataire. Point.
Seni hep yalnız adam olarak düşünmüştüm.
- Je vous voyais en cavalier seul.
Geçici olarak yalnız olduğunuz için, en azından refahınızla ilgilenebilirim.
Vous êtes seule. Je dois veiller sur votre bien-être.
"Bunu sır tutacaklarına dair söz veren bir sürü insandan." Örnek vermek gerekirse : 'Yalnız'Rhodes, General Haynesworth ile tam olarak ne konuşacak acaba?
De quoi Lonesome Rhodes va-t-il parler avec le Général Hainesworth?
General Haynesworth'un özel gösterim odasında'Yalnız'Rhodes ile'Madison Bulvarı İstişaresi'olarak bilinen bir toplantı?
dans la salle de projection privée du Général Hainesworth?
'Yalnız', üvey baban olarak beni dinlemeni istiyorum.
Ecoutez-moi comme un père adoptif.
O tam olarak kaçmadı, O bizi yalnız başına bıraktı.
- Il nous a abandonnés!
Catherine'le yalnız görüşüyordu ama doğal olarak iki arkadaş jimnastik salonunda karşılaştılar.
Il voyait Catherine tous les jours seul pour son compte, mais c'est naturellement au gymnase que les deux amis se retrouvèrent.
Eğer sen, Allah'ının bir kulu olarak, beni yok etmek için 100,000 savaşçıyla, Allah'ımın yalnız bir kulu olarak,
S'il vous faut à vous, serviteur de votre dieu, 100 000 guerriers pour me détruire, moi, serviteur solitaire de mon dieu,
Gücümüz yalnız son çare olarak kullanılır.
On ne l'utilise qu'en dernier recours. Nous sommes un organe de civilisation.
Bayan Morane benden tam olarak gelmemi istemedi ama sizi küçükle yalnız bıraktığı için endişe ettiğini hissettim.
Mme Morane ne m'a pas demandé de venir, mais j'ai senti... qu'elle se faisait du souci. Si vous voulez, je ferai...
Yalnız bir adam olarak o büyüklükte bir aileyi bir arada tutamadım.
Etant seul, je n'ai pas pu maintenir... une famille aussi grande.
Bir hastanede yalnız, kimsesiz olarak hayata veda etti.
Il a fini sa vie dans un lit d'hôpital, oublié de tous.
Suikâstçi olarak peşimde olduğunu duydum "Yalnız Kurt ve Yavrusu".
J'ai entendu dire que vous étiez après moi. Vous êtes l'assassin, le Loup à l'enfant!
Bilinmeyen ikiliye "Yalnız Kurt ve Yavrusu" deniliyormuş ve sûikastçi olarak kiralık çalışıyorlarmış veya böyle bir şeydi.
Il paraît que le vagabond s'appelait "le loup à l'enfant", qu'il tuait pour de l'argent. C'était un tueur à gages.
"Buri-Buri" esnasında bir derebeyi komutanı çocuklu yalnız bir kurdun suikastçı olarak etrafta gezdiği dedikoduları hatırıma geldi.
En vous observant pendant le supplice, je me suis souvenue d'une histoire. Celle d'un bourreau officiel devenu vagabond et tueur à gages après avoir été évincé de la cour par le clan Yagyu.
Yalnızca birkaç yıl veya ay içerisinde tam olarak dünyaya adapte olmuş yaratıkların neslini oluşturmuş olacağız.
On est à quelques années, ou même mois, de la création d'une nouvelle génération de créatures plus complètes.
Ve daha sonra bu kesitleri durdurup, zaman makinesi olarak kullanacağız... sonra geri sarıp Clifford Irving'in yalnızca... başkalarının sahtekarlıklarıyla ilgilenen bir araştırmacı... olduğu günlere geri geleceğiz.
Lorsque tout a été révélé. Et maintenant arrêtons cette machine à remonter le temps, et revenons en arrière lorsque Clifford se contentait d'enquêter sur... les escroqueries d'un autre.
Bombaların birinin başında yalnız ve izole edilmiş olarak pozisyon alacak.
II se poste à côté d'une des bombes, seul, et isolé.
Kocası onu yalnız bıraktığı için, ender olarak mutlu ya da keyifliydi.
Négligée par son mari, elle était rarement gaie ou de bonne humeur.
İlk olarak, kötü gerçekler : Önce ıssız bir ada yalnızım.
Points négatifs : premièrement, je suis sur une île complètement déserte.
Ama eğer bana bir kadın olarak, yalnız olmak nasıldır anlatmazsan, delireceğim.
Mais je vais devenir fou si tu ne me dis pas... ce que ressent une femme solitaire?
ben ve temsil ettiğim 1,673 kişi, ve bu dilekçede isimleri bulunanlar, geleceklerini, yaşlılar ve çocukların hesap defterinde yalnız numara olarak gören ve sizin gibi sanayicilerin emrinde olan bürokratlar tarafından, belirlenmesine müsaade etmeyecekler.
Moi et les 1673 personnes que je représente, dont les noms sont sur cette pétition, ne laisseront pas leur avenir pourrir entre les mains de bureaucrates bornés à la solde de soi-disant industriels comme vous pour qui vieillards, enfants sont des chiffres pour vos pertes et profits.
Yalnız genel olarak.
Oui ou non?
Bu kadar erken, yalnız ve korumasız olarak mı?
Seul et sans gardes?
Tam olarak yalnız değildim.
Mais je n'ai pas vécu vraiment seul.
Yalnızız. Reddedip aktör olarak kalabilirsin.
Mais ce serait dommage, autant pour vous que pour nous.
Bizi engel olarak görüp yalnız mı devam etmek istiyorsunuz?
Nous vous gênons... vous voulez poursuivre seul?
Kişisel olarak almayın ama bundan sonra yalnız çalışacağım.
Je travaille seul.
Kant bunun ontolojik olarak yalnız hayalimizde varolduğunu ileri sürüyor. Marx da ofsayt olduğunu iddia ediyor. Ama Konfüçyüs son düdüğü çalıyor.
Kant invoque un impératif catégorique imaginaire, et Marx crie au hors-jeu.
Hangi gün öleceklerini bilmeye mahkum olarak doğmuş... mutsuz ve yalnız yaratıklar.
Ce sont des créatures tristes, solitaires, nées pour savoir... l'heure de leur mort.
Yalnız bu değil, ayrıca eşine bir barış hediyesi olarak bir kaz getirmiş.
- Il pourrait être célibataire. - Oui.
Çünkü enstrüman olarak kendine bu utanmaz, ahlaksız ve çocuksu ukalâyı seçtin hana da yalnızca onun müziğinde sesini tanıma yeteneğini verdin.
Car vous avez choisi comme instrument... un galopin vantard, lubrique et grivois... et m'avez récompensé par le seul don de reconnaître l'incarnation.
Beni, bir sorunun olduğunda kapısını çalabileceğin birisi olarak görmeni istiyorum ya da kendini yalnız hissettiğinde.
N'hésitez pas à venir me voir pour me parler de vos problèmes. Ou si vous vous sentez seule.
olarak bilinir 22
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnız mısınız 41
yalnızdım 64
yalnızsın 42
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnız mısınız 41
yalnızdım 64
yalnızsın 42