English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Y ] / Yanlıs

Yanlıs translate French

56,765 parallel translation
Buna dedim ki, "Bak dostum, ben şiddet yanlısı bir adam değilim."
Et j'ai dit, " Hé, mec, écoute, je ne suis pas un type violent.
Havayı hep yanlış anlarlar, dostum.
- Ah! La météo! Ils se trompent tout le temps!
- Randevuydu, değil mi? Belki onu yanlış anladım ama...
Qu'est-ce que vous avez au visage?
Yanlış hiçbir şey yapmıyorum.
Je ne prends aucun engagement.
İniş yaparken, taşınan yük yanlışlıkla açıldı.
La charge utile s'est déployée par accident à l'atterrissage.
Dur, yanlış tarafa gidiyorsun!
Non, tu vas dans la mauvaise direction!
Her şeyi yanlış yapıyoruz.
On s'y prend mal.
Gargamel yanlış yöne gidiyor.
Gargamel va dans la mauvaise direction.
Bir yanlış anlaşılma var.
C'est un malentendu.
Yanlış insanları sinir etme konusunda özel bir yeteneği vardır.
Il avait l'habitude d'agacer les mauvaises personnes.
Mesele şu ki, Tanrılar bile konuyu yanlış anlayabilir.
Même les dieux peuvent se tromper.
Yanlış düşünüyorsun.
Non.
O yüzden, çalmayın. Bu çok yanlış.
Faut pas voler, c'est mal.
Komik tarafı ise, yanlış yerdeymişiz. Sivil birinin evini gözlüyormuşuz.
L'ironie, c'est qu'on était dans le mauvais endroit... à surveiller la maison d'un civil.
Bir yanlış yapmışım.
J'ai fait une faute.
Yanlış şifre. - Hayır.
- Nope.
Bu yanlış!
C'est pas normal
Sanki bu yanlış bir canavar
Mais je parle du démon Qui nous guide
Gizemi yanlış anlıyorsun.
Tu as mal compris le mystère.
Ne, yanlış bir şey mi yaptım?
J'ai fait quelque chose de mal?
- Hiç yanlış yapmayacağım.
- Je ne ferai pas de conneries.
- Yanlış bir şey yapmayayım.
Pour être sûr.
Bu resimde yanlış olan ne?
Cherche l'erreur.
O bir iş kazası, yanlış sonuçlanmış bir araştırma.
C'est un cas de R et D qui a mal tourné.
Doğru ve yanlış birer yaftadır.
Bon ou mauvais, on est marqué.
Doğru ve yanlış birer yaftadır.
" Bon ou mauvais, on est marqué.
Bir yanlış anlaşılma oldu ve her şey yoluna girecek.
On a eu un différend, mais tout ira bien.
Yanlış ifade ettim.
Je l'ai mal dit.
Çocuklar, bir yanlış anlaşılma oldu.
Il y a eu un malentendu.
Bir İngilizce öğretmenine yanlış cümle kurulmaz.
Jamais mal parler à un prof de langue.
Bu yaptığım yanlış bir şey mi?
C'est la mauvaise chose à faire?
Doğru ya da yanlış, iş, onun inancı.
Le business est son premier amour.
Bu yanlış.
- Ah, ça n'a aucun sens. - Regardez.
Geri gel! Bu yanlış parmak.
C'est le mauvais pouce.
Yanlış duruyor.
Ça ne colle pas.
İçeri girdik, fakat bir şeyler yanlış gitti.
Nous y sommes allés mais il y a eu un problème.
Bir şeyler gerçekten yanlış gitti.
Ca a mal tourné.
Burada durup bana nerede yanlış yaptığımı söylemene ihtiyacım yok.
Je n'ai pas besoin de rester là pour me dire ce que j'ai fait de mal.
Ve her zamanki gibi yine yanlış bir karar verdim.
Et comme d'habitude j'ai pris la mauvaise décision.
Bunun yanlış olduğunu biliyorsun, evlat.
Tu sais que c'est une erreur, petit.
- Pekâlâ, yanlış anladım o halde. - Tek kelime değildi, olamaz.
Je me suis trompée, ce n'était pas un seul mot.
Yanlış hesapladım.
Je me suis trompé.
Yanlış konuştum.
Ma langue a fourché.
İyilik gerçekten iyi değil, kötülük gerçekten yanlış değil dipler o kadar da güzel değil.
Un derrière n'est pas vraiment joli.
- Görünüşe göre yanlış anlamışım.
Eh bien, en fait, je me trompais.
Yanlış tarihler.
Les dates fausses.
Mezar taşlarındaki yanlış tarihleri kullanarak şifrenin anahtarı yaptı ve şifre de şarkıydı.
C'est la clé du chiffre. Le chiffre, c'est la chanson.
Sadece geçen sefer yanlış yola saptın o kadar.
Tu as seulement fait fausse route la dernière fois.
Yanlışın var!
Faux!
Yine yanlış gözümü kullanıyorum, değil mi?
Je me suis servi du mauvais œil, c'est ça?
Sovereign'in niyetini yanlış anlamış olması çok kötü...
Quel dommage que les Souverains l'aient mal interprété

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]