Yanıma translate French
8,544 parallel translation
Duştan ve sıcak bir çorbadan sonra doğruca yanıma gelin.
Apres la douche et la soupe, venez directement me voir.
Yanıma uzan.
Allonge toi près de moi.
Ben de konuşmak istemiyorum ama yanıma geldin.
Je ne veux pas parler non plus, mais tu es venue.
- Yanıma gelip bir şeyleri görüp göremeyeceğine bakar mıydın?
J'aurai espéré que tu viennes avec moi, et voir si tu peux trouver quelque chose.
Bir gün küvete girdiğimde, ona da banyo yaptırmak için yanıma aldım.
Et un jour, je l'ai mis dans le bain avec moi.
Kütüphanede birdenbire yanıma geldi.
Il s'est pointé à la bibliothèque.
Sonrasında siz ikiniz yanıma gelin, konuşacağız.
Et ensuite vous deux venez me voir.
Şovun ilk gününde koyu tenli bir delikanlı yanıma geldi, bana zarf uzattı ve gitti.
Le 1er jour, un type à la peau noire vient... me tend une enveloppe et repart.
Veya bazen ünlü sınırını aşıp yanıma geliyorsunuz, bu ülkeyi gururlandırdığımda nerede olduğunuzdan bahsediyorsunuz.
Parfois, vous osez même venir me voir pour me dire où vous étiez le jour où j'ai fait honneur au pays.
Neden yanıma çağırttığımı unutuyordum az kalsın.
J'ai failli oublier pourquoi je vous ai demandé de me rejoindre,
Bebek doğana kadar yanıma taşınmaya ne dersin?
Pourquoi tu n'emménages pas jusqu'à la naissance du bébé?
Başlayalım öyleyse. Janet ve Frank'i yanıma alayım!
Allez Janet, allez Frank.
Bobby ve Dennis'i yanıma alayım!
C'est parti!
Bir gün tarlada çitlerden birini onarırken çıkıp yanıma geldi.
Elle est venue un jour me voir dans le champ, pendant que je réparais une clôture.
Bay Bingley, lütfen işinizi bitirip yanıma döner misiniz?
Mr Bingley, terminez-en et revenez avec moi.
Yanıma gel hemen.
Par ici.
Sonra da yanıma dön.
Après, tu pourras revenir me voir.
Bu sefer iyi olduğuna emin olmak için Finn'i yanıma alıp fazladan bir hafta daha kalacağım.
Je vais rester une semaine ou quelque chose comme ça, et ramènerai Finn avec moi, pour s'assurer qu'il rentre bien à la maison sain et sauf cette fois...
Bu arada, Rusları boşu boşuna yanıma koruma olarak koydun.
Oh, au fait, ces Russes que tu as placés pour me surveiller - inutiles.
Onun yerine yanıma Mendoza'yı oturt.
Mettez Mendoza à côté de moi.
Yanıma gel İgor.
Viens là, Igor.
Ve benim yanıma taşınabilirsin.
Et emménager avec moi.
Evet, benim yanıma taşın.
Oui, emménage avec moi.
Yanıma koruma alacağım.
Je vais devenir garde du corps.
- Benim yanıma taşınabilirdin.
T'aurais pu emménager avec moi.
Başkanın yanına gittiğimde bir saniye bekle, sonra koşarak yanıma gel ve konuşmamızı böl.
Quand je serai avec le président, vous viendrez m'interrompre.
# Neden yanıma gelmiyorsun?
♪ Pourquoi ne viens-tu pas?
Çünkü Unique yanıma geldi ve bütün haftayı 300 kişilik bu transseksüel korosunu oluşturmaya harcadık,... sen hoş bir karşılamayla karşılaş ve yuvandaymışsın gibi hisset diye.
C'est parce qu'Unique est venue me voir, et on a passé toute la semaine à rassembler cette chorale transgenre. 300 voix fortes pour te faire sentir bienvenue et à la maison.
Tatilde ailemin yanına gittim. Çok kötü geçti.
J'ai vu ma famille à Noël, c'était affreux.
6, 7 yaşlarında geçirdiğim bir Noel'i hatırlıyorum da ailem bana çok şirin küçük bir Barney oyuncak bebeği almıştı. Onu gittiğim her yere yanımda götürürdüm.
Je me souviens, une fois, à Noël, j'avais six ou sept ans, ma famille m'avait acheté une poupée Barney super mignonne que j'emportais partout.
Çünkü Amerika'ya hayatım boyunca dayının yanında çalışıp eşya satmak için gelmedim.
Parce que je ne suis pas venu en Amérique, pour travailler pour le frère de votre mère à vendre des meubles le reste de ma vie.
Bütün gün beyaz tenimle güneşin altında durmaktan boynum kızardığında benim gibi insanların yanında rahat edebildiğim Cattleman'ın Lokantası'na gelmeyi severim.
Quand mon cou devient rouge parce que ma peau blanche a pris le soleil, j'aime venir au Cattleman's ranch, où je me sens à l'aise avec des gens comme moi.
Sana bunu hiç anlatmadım çünkü hayatımın bu yanını tekrar ziyaret edeceğimi düşünmedim.
Je ne te l'ai jamais dit car je ne pensais jamais revenir sur cette partie de ma vie.
- Hatundan aldığım mis gibi ot var yanımda.
J'ai de la beuh préparée par ma copine.
Olmaz, Şikago'nun güneyinde kalmaya devam edip biramı piyasaya süreceğim. Bunun ulaşacağı ünün yanında en kral Yanan Adam devede kulak kalacak.
Non, je veux rester ici, dans le Sud de Chicago et lancer ma bière, qui sera un bien plus prestigieux héritage que tous les Burning Man réunis.
Çocuğum olduğun için şimdi söyleyeceklerim benim için bir sorumluluk. İnsanların seni sevmemesi ve babanın senin yanında olmak istememesi başkalarına çok ama çok muhtaç olmandan kaynaklanıyor.
Ainsi, en tant que parent, c'est de ma responsabilité de te dire que la raison pour laquelle les gens ne t'aiment pas, et que ton père est si distant avec toi, c'est que tu demandes beaucoup trop d'affection.
Sen benim yanımda değilsin.
Tu ne fais pas parti de ma famille.
İkiz kardeşimi "kakamı oturağa yaptım" yarışında yendiğimden beri annem kazandığım her başarıda yanımda bulundu.
Ma mère a été présente à toutes mes remises de prix depuis que j'ai battu ma soeur jumelle pour le trophée "pipi au pot".
Senin, Kaylee'nin, ailemin yanında olmak istiyorum.
Je veux être là pour toi, pour Kaylee, pour ma famille.
Evet, açıklanamaz şekilde dört saniye için yeşil ışık yanıyor ve sonra kırmızı ışığın sonu gelmiyor. Böylece arabalar tüm gün evimin önünde sıkışıp kalıyor.
Oui, c'est inexplicablement, vert pendant 4 secondes et ensuite le feu rouge est interminable, alors les voitures sont bloquées dans ma foutue rue toute la journée.
Son günlerinde büyük annemin yanındaydım.
J'ai vu ma grand-mère partir.
Mezarlığa annem ve kardeşim Willie'nin yanına gömmüşler.
Ils l'ont enterré dans le cimetière, à côté de ma mère et de mon frère, Willie.
Asıl babam sekiz yaşımdayken onun yanına bıraktı.
Mon père lui a confié ma garde quand j'avais 8 ans.
Willie orada annemin yanında gömülü.
Willie est enterré là... à côté de ma mère.
Ailemin yanına yaklaşırsan derini yüzerim senin!
Tu t'approches de ma famille et je te dépouille!
Bir bakıma. Adamın ölümünün tek iyi yanı, Aaron'ın yaptığı...
Je vous dirais : en quelque sorte. c'est qu'Aaron avait battu le record de vitesse de service.
Eğer nişanlıma basit sorular sormaya devam etmek istiyorsanız bunu avukat yanında yapacaksınız.
Si vous voulez poser d'autres questions simples à ma fiancée, ce sera en présence de mon avocat.
Karım yiyebileceğin en inanılmaz patates salatasını yapıyor. Havai fişeklerden sonra biraz yanına sıvışabilirim.
Ma femme fait une délicieuse salade de pommes-de-terre, et je pourrais t'en descendre un peu après le feu d'artifice.
Eğer kızımın yanına bir daha yaklaşırsan, seni öldürürüm.
Tu t'approches encore de ma fille, et je te tues.
Yarınki partime geliyorsun değil mi canım? İstersen yanında birisini de getirebilirsin.
Vous venez à ma réception demain, n'est-ce pas ma chère?
Anneme senin yanında olduğumu söyledim.
Jai dit a ma mére que j'etais chez toi.