Yanımda değil translate French
516 parallel translation
Yanımda değil mösyö.
Non, je n'ai pas ça sur moi.
Ehliyetini göreyim. - Yanımda değil.
- Vous l'avez apporté?
Yanımda değil.
Je ne les ai pas sur moi.
Okuyuver. Okuma gözlüklerim yanımda değil.
Lis, Sam, il me faut d'autres lunettes.
Kimliğim yanımda değil.
Je ne les ai pas sur moi.
Bu şaka edilecek bir şey değil. Ehliyetim yanımda değil, ama sözüme güvenebilirsiniz.
Je n'ai pas mon permis de conduire mais vous pouvez me croire.
Artık yanımda değil, ona çok ihtiyacım olduğunu anladım.
Je vois maintenant combien j'ai besoin de lui.
Bale ayakkabılarım yanımda değil fakat deneyeceğim.
- Je n'ai pas mes chaussons de danse, mais je vais essayer.
Bu defa dişlerim yanımda değil.
J'ai oublié mon dentier.
- Helene, yanımda değil.
- Hélène, je ne l'ai pas avec moi.
# Çünkü bebeğim yanımda değil #
Parce que ma chérie n'est pas là
Üzgünüm, anahtarlar yanımda değil. Evde bırakmış olmalıyım.
Je ne les ai pas, je les ai oubliées chez moi.
- Yanımda değil. - Ne? !
- Je ne l'ai pas.
- Çantam yanımda değil. - Fakat oraya nasıl gidersin...?
Il me faut ma trousse.
Fotoğraf makinem yanımda değil. Size hayır dedim.
- Mais je n'ai pas mon appareil photo.
Yönetmelik yanımda değil ama Ceza Kanununun 479. maddesine göre, mahkûmun bilincinin yerinde olmaması hâlinde Adalet Bakanının emriyle infazın ertelenmesi gerekir diye biliyorum.
La peine n'est pas encore exécutée. Remettons-nous la prière? Non, Dieu l'interdit.
- Fark etmez. Kâğıtlarım yanımda değil.
Aucune importance, je n'ai pas mes cartes.
- Yok valla, kafa kağıdım yanımda değil ama afedersin ben Ömer, Turist Ömer yani.
Je n'ai pas mon acte de naissance mais je suis Omer le touriste.
Yanımda para yok, çantam yanımda değil.
Je n'ai pas d'argent sur moi, je suis sorti sans mon sac à main.
Ama yanımda değil, odada.
il est dans la chambre.
- Ehliyetim yanımda değil.
- Je n'ai pas mon permis sur moi.
Şu anda yanımda değil.
Je n'ai pas l'argent sur moi.
Mayom yanımda değil.
Je n'ai pas mon maillot.
Tabii mal bende, ama şu an yanımda değil.
Bien sûr, je l'ai. Mais pas là, sur moi.
Benim de para yanımda değil.
Moi non plus, j'ai pas le fric, mec.
- Yanımda değil.
- J'en ai pas.
Yapmayın. Kimse benim yanımda değil mi?
Personne n'est de mon côté?
- Yanımda değil.
- Pas sur moi.
Olmaz. Golf sopalarım yanımda değil.
Non, je n'ai pas mes clubs avec moi.
Hem aletlerim yanımda değil.
Je n'ai pas mes instruments...
Her neyse, önemli değil. Yine de yanımda kalacaklar.
On ne sait jamais, garde-les.
- Sebep yanımda olman olamaz, değil mi?
- Pas à cause de votre escorte!
Yanımda olduğun sürece umurumda değil.
Peu m'importe, si tu es là.
Bir kere, kağıt yanımda değil.
Je n'ai pas le papier sur moi.
Hayır, değil. Martha yanımda.
Non, Martha est ici.
Endişelenme. Yanımda uyku tulumum var, değil mi?
T'inquiète pas pour moi, j'ai mon sac de couchage, non?
O kira sözleşmesi nerede? - Şu anda yanımda değil.
– Je ne l'ai pas sur moi.
Yanımda oturman sorun değil.
Venez vous asseoir, Archibald.
Sizin kim olduğunuz umurumda değil, Benim yanımda olmanızı istiyorum.
Je me moque que tu sois une fille publique, je te veux à mes côtés.
- Sorun değil, yanımda getirdim.
Je l'ai déjà.
Umurumda değil. Burada yanımda kalacaksın.
Je me fiche de ce que tu as à faire!
O halde benim yanımda görünmen iyi değil.
Alors c'est bien qu'on nous voie ensemble.
Sizi temin ederim Bayan Garrison, önemli birşey değil. Yanımda yürü, yanımda.
Je vous garantis que c'est sans gravité, Mme Garrison.
Beni yakaladınız, gözlüklerim yanımda değil.
Je n'ai pas mes lunettes.
Benim yanımda kimse güvende değil.
Personne.
Benim için ne hissettiğin, ya da sevip sevmediğin önemli değil sadede yanımda olmanı istiyorum.
Je ne sais pas si tu m'aimes bien, mais moi, tu me plais.
Ama yanımda değil, odada.
Je vais chercher ça dans la chambre..
Hayal kırıklığına uğradım. Jack yanımda oturmanın sakıncası yok, değil mi?
Jack, mettez-vous à côté de moi.
Yanımda kendini iyi hissetmiyorsun, değil mi?
Tu te sens pas bien avec moi?
Bu geceliğine ben de kalması için, onu yanımda götüreyim mi? Biliyorsun ki annesi, şu an ona bakacak halde değil.
Je devrai la garder chez moi cette nuit, sa mère ne semble pas en état de s'occuper d'elle.
Çanta yanımda götürdüklerim için değil, Colson.
Le sac n'est pas pour ce que j'apporte, Colson.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66