Yapacak çok iş var translate French
168 parallel translation
Görünüşe göre, burada yapacak çok iş var, Alvin.
Je peux vous procurer des emplois.
Yapacak çok iş var.
Y'a du boulot.
- Hala yapacak çok iş var.
- Alors qu'il y a tant de travail.
Evde yapacak çok iş var diyordu.
Elle disait avoir trop à faire à la maison.
- Yapacak çok iş var ama zaman az.
Grosse affaire et le temps presse.
Daha yapacak çok iş var mı?
Je me demandais s'il restait beaucoup à faire.
Elbette daha yapacak çok iş var ama buna değecek.
Il reste encore beaucoup à faire, mais ça vaut la peine.
Bu vadide yapacak çok iş var.
Il y a beaucoup de choses à faire dans cette vallée.
Ama burada yapacak çok iş var.
Ce n'est pas le travail qui manque, ici.
Evde yapacak çok iş var.
On a beaucoup à faire.
Bu civarlarda yapacak çok iş var.
Il y a du travail dans le coin.
Yapacak çok iş var.
Tu parles d'une combine!
İşe koyulunca öyle hissetmeyeceksin. Yapacak çok iş var.
Ça te passera dès que tu te seras mis au travail.
- Yapacak çok iş var, hadi.
On a du travail.
Yapamam. Dördüncü vardiyada yapacak çok iş var.
Je ne peux pas, le quatrième poste est toujours en panne.
Yapacak çok iş var.
Y a pas grand-chose à faire.
Yapacak çok iş var ve yeterince zaman yok.
Tant à faire et si peu de temps.
Motorunuzu çalıştırın. İsteyene yapacak çok iş var.
Il y a des choses à faire.
Yorgunum Gordon. Yapacak çok iş var.
Il reste du boulot à faire.
Yapacak çok iş var.
C'est un sentiment.
Yapacak çok iş var.
Comme un café noir, glacé.
Keşke sana başladığım çalışmamı gösterebilsem. Yapacak çok iş var.
Si je te montrais mes travaux, il faut du temps pour accomplir cela.
Yapacak çok iş var.
Y a plein de trucs à faire!
Bu şekildeyken sadece bu dünya hakkındaki şeyleri bilirim ve bu dünyada benim için yapacak çok iş var.
Sous cette forme, je n'existe que pour ce monde. Et il y a beaucoup de choses à faire pour moi dans ce monde.
Yatakta kalamam, yapacak çok iş var- -
- Je ne peux rester au lit.
Sorun değil. Yapacak çok iş var.
J'ai plein de trucs à faire ici.
Yapacak çok iş var, değil mi?
Trop de travail?
- Üç haftada yapacak çok iş var.
- C'est beaucoup de boulot.
Yapacak çok iş var.
On a plein de boulot.
Yapacak çok iş var.
On a encore beaucoup de boulot.
İş yaparken konuşmalısın benimle. Karanlık olmadan yapacak çok iş var.
Pendant que je travaille, ou je ne finirai jamais avant la nuit.
Çünkü eğer öyleysen senin için yapacak çok iş var.
Si c'est le cas, y aura du business pour toi.
Ama, ama Noel Baba geliyor, yapacak çok iş var.
Mais le Père Noël arrive. Il y a tant de choses à faire.
Yapacak çok iş var.
Il y a beaucoup de travail à faire.
Ama daha yapacak çok iş var.
Mais il y a encore beaucoup à faire.
Beni bağışlayın... Yapacak çok iş var.
Pardon, il y a tant à faire.
Pekâlâ, millet, yapacak çok iş var.
Bon, on a du boulot.
Hayır, yapacak çok iş var.
Mais j'ai tellement de travail.
Yapacak o kadar çok iş var ki.
J'ai beaucoup de choses à faire.
Yapacak çok iş var.
Mais je peux pas t'emmener, j'ai des choses à faire.
- Yapacak çok iş var mı?
Mais vous travaillez?
Texas'ta yapacak çok is var.
II y a plein à faire, là-bas!
Yapacak daha çok iş var.
Tu sais, c'est pas fini.
Yapacak işleri var. Çok daha fazla iş.
Il a encore beaucoup à accomplir.
Yapacak o kadar çok iş var ki nereden başlayacağımı bilmiyorum.
Y a tant de désordre que je ne sais où commencer!
Yapacak çok iş var.
- oui.
Yapacak işler var! Bu çok iyi iş yapacak!
On va faire un tabac!
Yapacak çok ama çok iş var.
Il y a beaucoup de boulot.
Yapacak, ah, çok iş var.
- Non, il y a trop de choses a faire.
Yapacak o kadar çok iş var ki.
Il y a beaucoup à faire.
Bunun için minettarım ama yapacak çok işimiz var. Mürettebatın gayet güzel iş çıkarıyor.
J'apprécie le geste, mais nous avons beaucoup de réparations à faire.