Yapacak çok işimiz var translate French
382 parallel translation
Yapacak çok işimiz var.
Nous avons fort à faire.
Yapacak çok işimiz var!
Venez, les autres on a du travail!
Yapacak çok işimiz var...
On a du pain sur la planche.
Burada yapacak çok işimiz var... Çok fazla tasa.
J'ai actuellement tellement de travail, tellement... de tracas.
Yapacak çok işimiz var. Bu genç adam hasta.
Nous aurons du travail avec celui-là.
Shorty, yapacak çok işimiz var.
Shorty, on a du travail.
Biraz uyusan iyi olur. Yarın yapacak çok işimiz var.
Tu devrais dormir, on a beaucoup de travail, demain.
Yapacak çok işimiz var. Çocuklar ben size haber verene kadar günlük hayatınıza geri dönersiniz.
Vous allez étudier l'enchaînement jusqu'à plus soif.
Yapacak çok işimiz var ama palyaçoluk yapmaya daha fazla vaktimiz yok.
C'est bien, Joe. On a beaucoup à faire en peu de temps, pendant qu'il fait jour.
Yapacak çok işimiz var. Bir saniye durur musun! Biliyorsun, bu senin işin değil.
Attends, au fond ce n'est pas à toi à faire ça.
Yapacak çok işimiz var.
Notre temps est très pris...
Ne isterse yerine getirilsin. Gel, yapacak çok işimiz var.
Hamar, tu t'en occuperas.
Yarın yapacak çok işimiz var.
Nous avons beaucoup de travail à faire demain.
Yapacak çok işimiz var.
J'ai vu qu'on aura du travail.
- Daha yapacak çok işimiz var.
- On n'a pas fini.
Yapacak çok işimiz var.
Vous pouvez vous changer et vous reposer un peu. Nous avons beaucoup de travail à faire.
Yapacak çok işimiz var.
Nous avons beaucoup à faire.
Yapacak çok işimiz var, o yüzden çabuk ol.
Laisse-nous, veux-tu?
Haydi Simone, kar yağıyor yapacak çok işimiz var.
Aujourd'hui, y a du boulot.
Yapacak çok işimiz var.
Nous avons du boulot.
Yapacak çok işimiz var.
On a beaucoup de travail.
Daha yapacak çok işimiz var.
Nous avons du travail.
Bırak o şişeyi. Daha yapacak çok işimiz var.
Arrête un peu, on a beaucoup à faire encore.
- Henry, yapacak çok işimiz var.
Il y a beaucoup à faire.
Yapacak çok işimiz var! Saçını tara, yüzünü yıka, ayakkabılarını cilala...
Il faut te laver les cheveux, le visage, cirer tes chaussures...
Ağustos ve yapacak çok işimiz var.
En août nous sommes toujours surchargés.
Daha yapacak çok işimiz var.
Appuie sur le champignon.
Yapacak çok işimiz var.
Venez, il y a de l'ouvrage.
Kafamda bir sürü şey var, yapacak çok işimiz var.
J'ai des soucis. On a du travail.
- Hayır, yapacak çok işimiz var.
- Non, on a beaucoup trop de travail.
Yapacak çok işimiz var.
J'ai à faire...
Yapacak çok işimiz var.
On a du boulot ici, alors...
Gel, Zelig, yapacak çok işimiz var.
Viens, Zelig, on a du pain sur la planche.
Yapacak çok işimiz var. Yemin ederim bu şaka olmalı.
On a beaucoup a... je jure sur Dieu que ce doit etre une blague.
- Yapacak çok işimiz var.
- On a beaucoup de travail!
Yarın yapacak çok işimiz var.
Demain, | nous avons beaucoup à faire.
Haydi, yapacak çok işimiz var.
Allez, dépêche-toi, on a du travail!
- Teşekkürler, ama yapacak çok işimiz var.
- Merci, mais nous avons encore beaucoup à faire.
Eğer tüm bu insanlar gelecekse, yapacak çok işimiz var.
Si les gens viennent vraiment, on a du travail
Binbaşı Data ve benim yapacak çok işimiz var.
Le Cmdt Data et moi avons à faire.
Haydi, yapacak çok işimiz var.
Allez, on a du pain sur la planche.
- Hadi gidelim, yapacak çok işimiz var.
Allons-y, on a du pain sur la planche.
Yapacak çok işimiz var.
On a des tas de choses à faire.
Burada yapacak çok işimiz var.
Y'a de l'action ici.
Memlekette yapacak çok işimiz var.
Il y a beaucoup à faire chez nous.
Babam eve gelmeden, yapacak çok işimiz var.
- C'est un vrai don.
Evet, yapacak çok işimiz var.
Dispersez-vous, les garçons, ils arrivent.
Hadi, yapacak daha çok işimiz var.
Allons-y. Nous avons d'autres chats à fouetter!
- Yapacak çok işimiz var.
- Oui.
Yapacak çok işimiz var.
Négatif. On a du pain sur la planche.
Yapacak çok işimiz, ama az zamanımız var.
Nous avons beaucoup à faire, et peu de temps pour le faire.