Yapacak çok şey var translate French
137 parallel translation
Yapacak çok şey var.
Vous avez beaucoup à faire.
Yapacak çok şey var.
Il y a trop à faire.
Yapacak çok şey var.
On a baucoup à faire.
Kısacası, daha yapacak çok şey var.
Il y a encore beaucoup à faire.
- Yapacak çok şey var.
- Je n'ai pas de quoi chômer.
Yapacak çok şey var.
Il y a beaucoup à faire.
Burada yapacak çok şey var.
Il ya beaucoup à faire ici.
İşe koyulalım. Yapacak çok şey var.
Mettons-nous à l ´ oeuvre immédiatement.
Yapacak çok şey var.
C'est très animé.
Yine de yapacak çok şey var tabii.
On va devoir faire des travaux.
Gitmeliyim, yapacak çok şey var.
J'ai tant à faire.
Yapacak çok şey var.
Il y a tant à faire ici.
Hala yapacak çok şey var.
Il reste beaucoup à faire.
Yapacak çok şey var.
Il y a tant à faire pour vous.
Yapacak çok şey var.
J'ai plein de choses en suspens :
Yeteri kadar gün yok... yapacak çok şey var, bir sürü fikir...
Il n'y a pas assez de jours. Trop à faire. Trop d'idées.
Yarın mahkemede olacağım. Yapacak çok şey var.
Impossible, demain je suis au tribunal.
Siz burada olmasanız bile yapacak çok şey var.
Quand vous êtes absent, j'ai quand même à faire.
Yapacak çok şey var Ve zamanımız da çok
Il y a fort à faire Et du temps à volonté
Onun için yapacak çok şey var.
Elle a beaucoup à faire.
Yapacak çok şey var!
Il y en a tellement!
Hazırlanmamız gereken şeyler var. Nöbet tutmalıyız. Yapacak çok şey var.
J'en ai marre de pleurer toute la journée.
Yapacak çok şey var. Çiçekler yemek işleri, müzik.
Il faut prévoir les fleurs, le traiteur, la musique...
Beklerken yapacak çok şey var ama gelirken yok.
On peut faire des trucs en attendant. Pas en conduisant.
Yapacak çok şey var.
C'est impossible.
Cartmanland'da yapacak çok şey var, ama siz giremezsiniz.
car souvenez vous... C'est trop cool à Cartmanland Mais vous resterez dehors
hala yapacak çok şey var ve ben korkup kaçtım.
J'ai peur et je m'enfuis Je ne sais comment être heureux
Zaman azaldı ve hala yapacak çok şey var.
On est si près et il reste tant à faire.
yapacak çok şey var
Mais il reste..... beaucoup à faire.
Neden Cambridge'e gidiyorsun? Burada da yapacak çok şey var.
Pourquoi tu vas à Cambridge avec tout ce qu'il y a à faire ici?
- Burada yapacak çok şey var.
Il y a tout à faire.
Yapacak çok şey var.
Quoiqu'il en soit, il y a beaucoup à faire.
Dans dışında, burada yapacak çok şey var.
A part les danses, il n'y a pas grand-chose à faire.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm ama yapacak çok şey ve az zaman var.
Je vous dérange de grand matin. Mais il y a tant à faire...
Yapacak pek çok şey var.
Oh, j'ai beaucoup à faire.
Yapacak çok şey, gidilecek çok yer var, hala özgürken.
Il y a tant à faire, d'endroits où aller tant que je suis libre.
New York'ta yapacak çok şey var.
À New York.
Yapacak daha çok şey var!
J'ai du chemin à faire.
Kafamda bir sürü şey var, yapacak çok işimiz var.
J'ai des soucis. On a du travail.
- Yapacak çok şey var. Haydi gidelim.
On a plein de trucs à faire, venez.
Olmaz, burada yapacak çok fazla şey var.
Tu viens? Je ne peux pas, j'ai trop à faire.
Yapacak ve görecek çok şey var.
Je suis libre!
Şey yapacak çok işimiz var.
Bon, nous avons encore beaucoup de travail.
Hiçbir şeyin olmadığında daha kolaydır dağıtmak Yapacak daha çok şey var
Quand on ne possède rien On peut donner beaucoup
Bir günde yapacak o kadar çok şey var ki.
On n'a qu'une seule journée!
Hayır. Sadece görecek ve yapacak çok fazla şey var efendim.
Non, mais il y a tellement à voir et à faire.
Daha yapacak çok şey var.
On a encore tellement à faire! T'as écrit des voeux?
Çok zaman var, yapacak ise az şey.
Si peu à faire et tellement de temps.
Artık o dönemle aramda yeterince mesafe var ve hayatının aşkları konusunda pek çok şey söyleyebilecek haldeyken, onlar hakkında film yapacak param yok.
Sauf que maintenant, j'ai assez de recul et que je peux parler des amours de ma vie, mais je ne peux pas me permettre de faire des films. Te permettre?
Bunu yaptığına seviniyorum. Yapacak çok şeyin var. - Önünde bir sürü şey var.
Je suis heureux pour toi, mais tu auras tant de choses à faire.
Yapacak daha çok şey var. Yapacak bir sürü kılıç.
Il te reste tant à faire, tant d'épées à fabriquer.