Yapmayacağım translate French
5,967 parallel translation
Yapmayacağım bir şeyi zorla yaptırmak için söylüyorsun bunları.
Vous dites ça juste pour me faire faire quelque chose que je ne ferai pas. Je ne veux pas qu'il vous parle.
Hayır, yapmayacağım.
Je ne veux pas.
Yapmayacağım, duyuyor musun?
Je ne veux pas, vous m'entendez?
Yapmayacağım!
Je ne le fabriquerai pas!
Ona söyle, böyle bir şey yapmayacağım.
Dites-lui que ce n'est pas le cas.
Kimi aradığın umurumda değil çünkü yapmayacağım.
Je me fiche de qui elle a appelé, parce que je vais pas le faire.
Ama sadece Bay Huck yapmayacağımı düşündüğü için.
Mais uniquement parce que M. Huck pense que je ne le ferai pas.
Yapmayacağım.
Je ne le ferai pas.
- Aptalca bir şey yapmayacağım dedim.
J'ai dit que je ne ferais rien de stupide.
Bu işe girmemi istemiyorsan, yapmayacağım.
Si tu ne veux pas que je me présente, je ne le ferai pas.
Bunu uzun uzun basına anlatmayacağım ve çok gizli kurabiye tariflerim varmış gibi rol de yapmayacağım, ve sanırım kariyerim sebebiyle senin birçok etkinliğini kaçıracağım.
Je ne vais pas essayer de me dévoiler à la presse Je ne vais pas prétendre avoir une recette secrète de cookies, et je vais probablement manquer un tas d'autres évènements à cause de ma carrière, alors si c'est un problème pour toi, on devrait reconsidérer toute cette histoire.
Ama yapmayacağım.
Mais je préfèrerais éviter ça.
- Öyle bir şey yapmayacağım.
Je ne ferai pas ça.
Yapmayacağımı mı sanıyorsun?
Tu ne m'en pense pas capable?
- Seninle işbirliği yapmayacağım, Galvan.
Je ne vais pas négocier avec vous, Galvan.
Bir daha yapmayacağıma yemin ettiğim bir şeyi yapacağım.
Je vais faire quelque chose que je n'ai jamais fais.
Cevaplar istediğini biliyorum ama Barbie Julia ile konuşana kadar hiçbir şey yapmayacağımıza dair ona söz verdik.
Je sais que tu veux des réponses, mais on a promis à Barbie d'attendre qu'il en parle à Julia.
Yapmayacağım.
Je ne veux pas le faire.
Ama daha fazla yapmayacağım.
C'est plus en moi.
Yapmayacağım.
Je ne veux pas faire ça.
Ona hiçbir şey yapmayacağım.
Je ne vais rien lui faire.
Yapmayacağım leydim.
Je ne vais pas le faire.
Bugün fazla iş yapmayacağım, belki yatağa uzanırım.
Aujourd'hui, je vais ralentir la cadence, peut-être rester au lit.
Böyle birşey yapmayacağım. Adamım!
Je ne peux pas faire ça.
Fırsatım olunca yapmayacağım şey yoktur benim.
Si c'était possible, je ferais bien comme lui.
Ödeme yapmayacağım ki, güzelim.
Je ne paie rien, ma jolie.
Hayır, yapmayacağım.
Non.
- Yapmayacağım.
- Je ne le ferai pas.
Yapmayacağım.
Je le ferai plus.
- Çünkü ben yapmayacağım da ondan.
Parce que je le ferai pas.
Hiçbir şey yapmayacağım.
Je ne vais rien faire.
Belki sarılırım... Ayıya hiçbir şey yapmayacağım.
Je vais juste le serrer, je ne vais rien faire à l'ours.
Hayır, yapmayacağım.
Je ne ferai pas ça.
Ama yapmayacağım.
Mais je ne le ferais pas.
Bitmeden ödeme yapmayacağımı çok net söylemiştim.
J'étais claire, je ne vais pas payer avant que ça soit fini.
- Yapmayacağım.
- je ne le ferai pas.
Artık yapmayacağım.
Je ne le ferai plus.
Eh, ben hala bir püskül var. - Yapmayacağım!
- Tiens, il me reste encore un gland.
Baba, aptalca bir şey yapmayacağım, tamam mı?
Écoute papa, je ne vais rien faire de stupide, d'accord?
Endişelenme, bunu yapmayacağım.
Ne t'en fais pas ; je ne vais pas faire ça
Bana Louis'i haber verdiğin için minnettarım ancak bunu yapmayacağım.
J'apprécie que vous m'ayez dit à propos de Louis, mais je ne vais pas faire ça.
Biriniz bana burada neler olduğunu söylemeden yapmayacağım.
Pas tant qu'on ne m'aura pas dit ce qui se passe.
Ekibime ilişkimiz olduğunu düşündürtecek bir şey yapmayacağımız ya da söylemeyeceğimiz konusunda anlaşmıştık...
Nous étions d'accord pour ne rien dire ou ne rien faire qui pourrait faire penser à mon équipe que nous...
- Ama bir şey yapmayacağım.
Mais je ne ferai pas en sorte que ça se produise. Bien.
Baskı yapmayacağım.
Je ne vais pas te tordre le bras.
Yapmayacağım.
Non.
Yapmayacağım.
Je ne le ferais pas.
Sulla'ya geri dönüş yapmayacağından emin olmamız lazım.
On doit s'assurer qu'il ne cafte pas un mot à Sulla.
Jim'in gözlerimin içine bakıp bir şey yapmayacağına yemin etmesini sağladım.
J'ai obligé Jim à me regarder et à me promettre qu'il ferait rien.
- Benim yapmayacağım bir şey yapmayın sakın.
Faites attention à vous.
Bunu araştıracağım,... ama bu işe karışmayacağına ve aptalca bir şey yapmayacağına,... söz vermelisin.
Je vais y jeter un oeil, mais tu dois me promettre que tu resteras en dehors de ça, et que tu ne feras rien de stupide.
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapmalıyız 39
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmaz 37
yapmazsan 25
yapmamalısın 52
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapma be 35
yapmam 83
yapma bunu 151
yapmaz 37
yapmazsan 25
yapmamalısın 52
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapma be 35
yapmam 83
yapma bunu 151