English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Y ] / Yaşlı

Yaşlı translate French

28,231 parallel translation
Yaşlı kadının Latince söylediği şeyler.
La vieille femme, elle a dit des trucs en latin.
Sen yaşlısın.
T'es un vieux.
Senin yaşlı insanları otumuzdan uzak tutuyorsun sanıyorduk.
Beth, qu'est-ce qui s'est passé? Je croyais que c'était toi qui devait empêcher les vieux de prendre l'herbe.
Bu yaşlı insanların bizden yapmamızı istedikleri şey.
C'est ce que les vieux veulent qu'on fasse.
Yaşlı insanlar ile savaşırken asla para sorunumuzu çözemeyeceğiz.
On ne va jamais trouver d'argent si on est en guerre avec les vieux.
- Yaşlılara kendi ilacından vereceğiz.
D'accord?
"Yaşlı insanların malzemeleri mi?"
"Merde des vieux"?
Yaşlı insanlar bizimle dalga geçiyorlar.
Non! Peut-être que c'est les vieux qui nous embêtent.
Belki mülk sahibi mülk sahibi gibi davrana yaşlı insandır.
OK, peut-être que le propriétaire était juste un de ces vieux qui prétend être le proprio.
Aşama iki yaşlı insanların polisleri aramasına engel olmak.
La phase 2 consiste à empêcher les vieux d'appeler les flics.
Yaşlı insan görürseniz onları durdurun.
Si vous voyez un vieux dans la maison, arrêtez-le!
Yaşlı insanları telefonları!
Putain de téléphone de vieux!
Yaşlı insanlardan kurtuldum.
Je me suis débarrassée des vieux.
Yaşlı insanları uzak tuttuk.
J'ai éloigné les vieux.
Yaşlı kadınların saçmalıklarını anlatıyorsunuz beyefendi. Ama dünyada hâlâ birkaç idealist kaldığını görmekten memnun oldum.
Vous parlez comme une vieille femme sans raison, Monsieur, mais je suis heureux de voir qu'il y a encore quelques idéaliste sur terre.
Beni fazla yaşlı bulabilir.
Ne suis-je pas trop âgé?
Çok yaşlıyım!
Je suis trop âgé!
Hele yaşlı prens...
Et le vieux prince...
Ama o aptal dindarlığı sinirlerimi zıplatıyor gözü yaşlı hâlde ev hakkında yakınıp duruyor.
Mais elle me pousse à la folie avec sa religiosité stupide... la façon dont elle rêvasse de la maison avec ses yeux pleins de larmes.
Sen bu korkunç savaştayken, babam o kadar yaşlı ki belki de...
Quand vous irez à cette terrible guerre et Papa est si vieux qu'il pourrait ne pas...
Biliyor musun bir seferinde bana ormanda tanıştığı yaşlı bir adamı anlatmaya çalışmıştı Natasha'ya çok nâzik davranmış.
Tu sais, une fois, Elle essayait de me parler d'un certain vieil homme rencontré dans la forêt, qui était très gentil avec elle.
Genç, Fransa uğruna savaşan askerlere ihtiyacım var. Yaşlı süprüntülere değil.
Il faut les meilleurs combattants pour la France, pas des rebuts usagés.
Adam senin için çok yaşlı.
Il est trop vieux pour toi.
Yaşlı kızımın sevgiye ihtiyacı var.
Pour lui refaire une beauté.
Özellikle de teşvik konusunda kılavuz ilkelerini bizzat Baro'nun yazdığı yaşlılarla ilgili bir davada aksi düşünülemez.
Surtout dans une affaire avec des personnes âgées, pour lesquelles les directives éthiques sur la sollicitation ont quasiment été créées par le barreau américain.
24 yaşlı vatandaş artık temsil ediliyor, o.
Vingt-quatre personnes âgées sont enfin représentées.
Tamam. Yaşlılarla iyi geçiniyorum diye girdim sanıyordum.
Moi qui pensais que c'était grâce à mon talent auprès des seniors.
Yaşlı bir kadın sahnesiyle başlıyoruz...
On ouvre sur la grand-mère qui se balance dans sa chaise.
Sandalyede sallanan yaşlı bir kadın.
Une vieille sur une chaise? C'est votre pub?
Bu çok önemli çünkü yaşlılar makineye konuşmayı hiç sevmez.
C'est important. Les vieux n'aiment pas les répondeurs.
Ya da, Sandpiper zihinsel olarak ehliyetsiz yaşlıları avlayıp paralarını çalma niyeti göstermiştir.
Ou Sandpiper vise les seniors incompétents pour les plumer. Mlle Wexler.
Ninem arıyor. Çok yaşlı da.
C'est ma grand-mère, elle n'est plus toute jeune.
Yaşlı memeler.
Vieux nichons.
Bana yaşlı diyor.
Il dit que je suis vieux.
Zaten çok yaşlılar. Kim onları web sitesinde izler ki? Doğru.
Ils sont trop vieux pour être sur le site, de toute façon.
2006'da zaten yaşlıydın.
J'veux dire, t'étais trop vieille en 2006.
Şimdi daha da yaşlısın ve çok kötü oynuyorsun.
Et tu es bien trop vielle maintenant. Et tu es nulle.
Huysuz, yaşlı ve hain yüzünü hükmü altında mutluluk bulmak isteyenlere gösterdi.
Noueuse et grise... et malveillante à l'égard de ceux qui trouveraient le bonheur.
Eğer bir, iki gün içinde Havana'da oldursam sanıyorum ki duyacağım kalabalıktaki yaşlı kadınların bağırışları ve öfkeli devlet yetkililerinin homurtuları olacak.
Si je suis à la Havane ces jours-ci, je serais entendu par beaucoup d'eux... huée par d'amères femmes dans la foule, grondé par des officiels en colère.
En ufak bir şey yapmak için bile çok yaşlı.
Vu son âge, il ne fait pas grand chose.
Bir şeyler arıyorlardı, ama ben sadece yaşlı bir adamdım ve onlar da beni çöp poşetiymişim gibi fırlattılar.
Ils cherchaient un truc, mais... j'étais juste un vieil homme, alors ils m'ont... jeté comme un sac de merde.
Sonuçta yaşlı bir adamdım, değil mi?
J'étais juste un vieil homme, non?
Pritchard bana en ufak şeyleri yapmak için bile çok yaşlı olduğunu söylemişti.
Pritchard m'a dit qu'il était trop vieux pour arriver à faire grand chose.
İki yaşlı hastanın gizemli ölümlerinin arkasında olduklarından şüphelenilmiş ama kanıtlanamamış.
On les suspecta d'être à l'origine des morts mystérieuses de deux patients âgés, mais cela ne fut jamais prouver.
Resmi bir hikâye var ve bu hikâye iki cinayette meyilli hemşirenin 5 yaşlı hastayı öldürüp ülkeyi terk ettiklerini söylüyor.
Il y a histoire officielle, et celle-ci parle de deux infirmières tueuses qui ont tué cinq personnes et se sont enfuies.
Tiresias, yaşlı kör bir peygambersin diye sürekli olumsuz olmak zorunda değilsin.
Tirésias, tu sais, c'est pas parce que tu es un prophète aveugle que dois être déprimant tout le temps.
Bekleyin bazı yaşlı Richie Rich'ler için kolların altın bileziklerle dolu dönmek istiyor musun?
Vous voulez redevenir la potiche d'un vieux richard?
Bir şeyler hissetmeye çalışan yaşlı turistlerle dolu.
C'est plein de vieux touristes à la recherche d'émotions vraies.
Bu yaşlı herif nasıl kandırdı beni?
Comment ce gars plus vieux m'a-t-il eue?
Jacqueline yaşlı kadını filme götürdü ve siyahi adam da dermansız!
Jacqueline a emmené la vieille au cinéma et le Noir est mort!
Sizler biraz fazla yaşlı oluyorsunuz...
Ouais, vous êtes un peu trop vieux...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]