English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Y ] / Yaşlı adam

Yaşlı adam translate French

4,245 parallel translation
O yaşlı adam hayatta kalmamıza yardım etti.
Ce vieil homme nous a permis de survivre.
Güzel, genç ve çekici bir kızın yaşlı adam için atağa geçeceğine inanmam çok zor, üzgünüm.
Je me demande pourquoi une fille sexy se jette sur un vieux gars. Désolé.
- Yaşlı adam? - Ben çok zor buluyorum- -
Je trouve ça...
- Sakinleş yaşlı adam.
Calme-toi, le vieux.
Başarılı bir adam, para için yaşlı adamla evlenmiş gerzek kadın.
Oh, homme fructueux, stupide femme-trophée.
- Senin yaşlı adam sonunda seni buralara getirdi ha?
- Ton père t'a laissé venir jusqu'ici.
Benim yaşlı adamın takıntısıdır.
Mon père est obsédé par les torches, ok?
Senin yaşlı adam, zamanımızın en saygı değer kaşiflerinden.
Ton père... est le chercheur le plus respecté actuellement.
Senin yaşlı adam, onu tanıdıktan sonra harika adamdır.
Ton père est un homme courageux. Tu dois apprendre à le connaître.
Bir gün yaşlı adam olabilir ertesi gün küçük kız.
Un jour, un vieillard. Le lendemain... une fillette.
Ben yaşlı adamın hayalarını tekmeleyeceğim, sen de üzerlerine füzeleri ateşleyeceksin.
Je frapperai le vieux dans les parties, et tu les exploses avec les missiles.
teşekkürler, yaşlı adam.
Merci mon vieux.
Yaşlı adam geri gelir.
Un vieillard peut faire son retour!
Sonra, bir keresinde Benny yedi yaşında falandı sanırım. Bütün giysilerini çıkardı ve yaşlı adamın egzersiz bisikletine bindi.
Et une fois, Benny, qui devait avoir sept ans, s'est déshabillé et a fait du vélo d'appartement d'un vieux...
Asıl soru şu, yaşlı adam buna hazır mısın?
c'est une vieille question, es-tu prêt à inhaler?
Bundan daha iyisi ikna etmeye çalıştığın yaşlı adam gerçekten vardı ve bana karşı çıkıyordu.
Quoi de mieux, pour convaincre le vieux, que tu m'avais trahi.
Yaşlı adam, kulağın mı sağır yoksa aptal mısın?
Tu n'entends plus très bien vieil homme, ou t'es juste stupide?
Yaşlı adam Henry'den haber var mı?
- Avez-vous entendu parler de Henry? - Non.
Eee, senin yaşlı adam konserde çalmana izin verecek mi?
Alors, est-ce que ton vieux va te laisser jouer au concert?
- Neden bu yaşlı adamı dinliyor ki?
- Pourquoi elle écoute ce vieillard?
Dikkat, kötü bir pasta beni sinirlendirir! Bu yaşlı adamı rahat bırakın.
Méfie-toi, vilain gâteau qui a le culot de me rappeler que je suis devenu un vieil homme!
- Bu sadece yaşlı adam penisi, anne.
Je vais voir si mon Eau Précieuse est arrivée.
Yaşlı adam, tercihlerine karışacak değilim.
Gom, je suis pas opposé à tes superstitions.
Bu çok sağlam bir iş, yaşlı adam.
On est sur un coup des ligues majeures, là, quand même.
Hadi yaşlı adam, sen bu işin ustasısın.
C'est toi, le maître, Montgomery. Vas-y.
Sesimi çıkaramadın mı, yaşlı adam?
Quoi, tu ne reconnais pas ma voix, Gom?
Sen yokken yıllar bana çok da iyi davranmadı yaşlı adam.
Le temps que t'as passé au frais a pas été très clément envers moi.
Beni dinle yaşlı adam!
Bon, écoute-moi bien, maintenant!
Bunu söyleyeceğini tahmin etmiştim yaşlı adam.
Ah, je savais que t'allais dire ça, Gom.
Yaşlı adam.
Gom.
Gerçekten az daha kaçırıyordun yaşlı adam.
Dis, j'ai l'impression que tu l'as joué serré, ce coup-là, Gom...
Söylesene yaşlı adam, Tuscaloosa'nın havası hoşuna gitti mi?
Tiens, au fait, dis-moi... qu'est-ce qu'il y a de chouette à voir, à Tuscaloosa?
Bırakın da yaşlı adam kaçmaya devam etsin
Laisse le vieil homme continuer à courir
Yaşlı adam gecikmeden hoşlanmaz.
Le vieux n'aime pas ça. Alors arrête de parler.
Yaşlı adam iyi görünmüyor.
Le vieux n'a pas l'air en forme.
Gerçekten de inandığın buysa yaşlı adamı neden öldürdünüz?
Alors pourquoi avez-vous tué le vieil homme?
Sen sadece yaşlı bir adam değilsin, değil mi?
Mais vous êtes spécial.
Şu yaşlı adam mı?
Le vieillard?
Bir gözümü açacağım bu el yaşlı bir adamın eli olacak.
En, genre, un clin d'œil, cette main sera, celle d'un vieil homme.
Üzgünüm, yaşlı bir adam için oldukça azgın birisi.
- Désolée, il est pas mal pour un vieux.
Ayrıca Chad'in otel odasının dışındaki çalılıkların etrafında dolaşan orta yaşlı bir adamı gören bir görgü tanığı bulmuşlar.
Oh, oui et ça corrobore avec le témoignage oculaire d'un homme d'âge moyen qui fouinait dans les buissons devant la chambre d'hôtel de Chad.
Küçük adam senden yaşlılara biraz saygı göster, tamam mı?
Petit gars, tu dois le respect à tes aînés. Compris?
Yaşlı, işsiz ve dağlarda saklanan bir adam olarak hala kendine savaş sanatları ustası mı diyorsun?
Et après tu te dis expert en art martiaux?
Adam yaşlı.
C'est un vieux.
Adam çocukluğundan beri ona bakan yaşlı hocasıydı.
Son précepteur, depuis la petite enfance.
Kendimi hiç yaşlı bir adam olarak görmedim. Gerçekten mi?
- Je ne me suis jamais imaginé âgé.
Benim gibi yaşlı bir adamı gerçekten sınırdışı mı edecekler?
Vont-ils vraiment chasser un vieille homme comme moi?
Yolun sonuna gelen bir buzulun insana benzer bir yönü vardır tıpkı çökmüş, yaşlı bir adam gibidir.
Nous avions le sentiment de voir un glacier qui arrivait à sa fin. Comme un vieil homme, décrépi, tombant sur le sol et agonisant.
En iyi iki adamımı, değersiz yaşlı karıyla takas ettin.
Tu as sacrifié deux de mes meilleurs hommes pour un vieux débris sans intérêt!
Yaşlı bir adamın tapusu olsaydım nereye giderdim?
Si j'étais l'acte fiduciaire d'un vieillard, où serais-je?
Lütfen bekle biraz, yaşlı adam.
- Attends un petit instant, Gom.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]