English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Y ] / Yok be

Yok be translate French

603 parallel translation
Yok be, benim öyle bir durumum yok.
Mince, je suis pas ringard tout de même.
Annenin damımı akıyor? Yok be onun için değil.
Il pleut drôlement du côté de chez ta mère.
- Yok, yok be Davey.
Non, mon petit Davey.
Yok be, burası felaket bölgesi ilan edildiği için.
Tu sais, on est "zone sinistrée".
Yok be, ışıkları yaksana.
Non, Billy. Allume la lumière!
Yok be, esrarlı bir yanım yok, Frankie.
Je n'ai rien de mystérieux, Frankie.
Yok be, ben sadece çöpü döküyordum.
non, je devais juste me débarrasser d'un salopard.
- Yok be Yusuf, yok.
Non.
Yok be Yusuf, hepsi bu. İnşallah haftaya, inşallah.
Tu auras ta lettre la semaine prochaine, Inch Allah.
Yok be?
Ah oui?
Yok be, Mike, seni kandıramam.
J'ai jamais rien pu te cacher, merde!
Yok be adamım. Bu şey hep böyle çıkar.
Ça fiche le camp tout le temps.
Yok be, git şuradan!
Tu me fais marcher!
Yok be, dediklerini yaparsam bakalım ne olacak görelim dedim.
Non, je voulais juste voir ce qui arriverait si je le suivais.
Yok be.
Non.
Hiç alakası yok be adamım!
Ça n'a rien à voir.
Yok be adamın, Bay Abajur sensin!
Non, mec. Tu es M. Abat-jour.
Yok be George, bayağı komik.
Non, George, c'est si drôle.
Vay be, sizce New York'ta yeterince yok mu?
- Une sorte de gorille. Il y en a assez à New York!
Sadece "Vay be" dedim. Hiçbir anlamı yok.
J'ai dit : "Diable." C'est rien.
Ne geveliyorsun be sen? Çiftliğin falan yok!
Qu'est-ce que tu racontes, tu n'as pas de ranch.
Başka işin yok mu be kadın?
Vous n'avez pas autre chose à faire?
Oh be, insanın evi gibisi yok.
Quelle joie de rentrer.
Vay be, bu sandıkta yok yok.
II y a tout, dans ce coffre!
Bana karşı böyle alçakgönüllü olmana gerek yok, zira gurura inanırım.
- Oui, comme ça. - Oh you don t have to be modest with me.
Bu da içilir mi be babalık, yok mu başka bir şey?
Salut, grand-père!
Sende ahlak yok mu be adam?
Et la morale, alors?
Hiç korkmana gerek yok.
Don't be scared.
Kitap yazıyorsan ikile be adam. Söyleyecek bir şeyim yok.
Si t'écris un bouquin, j'ai rien à raconter.
Vay be, kurşun kaleminiz yok, değil mi?
Vous auriez un stylo?
Kaybedecek bir şey yok, eğlenceli olabilir
Nothing to lose, it might be fun
- Yav, iyi bak şuna be. Belki vardır. - Yok, kardeş.
- Vérifiez-l'une fois de plus.
Hı-hı! Gerçek gibisi yok! Vay be!
Quel bon massage!
Üstünde mal var mı? Yok be.
T'as quelque chose?
Tavuklar ürediği sürece... Ve be hayattayım, çünkü ben sizin yumurtacınızım... ve bu şehirde benden iyisi yok.
Tant que cette fine ovule de volaille domestique... sera pondue... aussi longtemps que les poules existeront... et que je serais vivant je serais votre eggman... et il n'y en a pas de meilleur en ville.
[GÜLEREK KONUŞUR] Sende beyin yok ki, kulak var be!
Pas de cerveau, mais grandes oreilles.
Bir şey mi? Hayır! Yok be, bayan, ismim Tommy Lillard.
Mince alors madame, je m'appelle Tommy Lillard et je viens de le Texas.
Benim için eğilmenize gerek yok. Ama duanız için teşekkürler
Inutile de vous incliner, mais merci de votre bé né diction.
- Bana mektup yok mu be abi?
Où est allé Sabri? Pas de lettre?
Yok, be, tasarruf önlemi.
Non, coupures budgétaires.
Yok be, adamım.
Hors de question.
Artık çamur yok, ölüm, fareler, bombalar, şarapneller, vızıltı sesleri, dikenli teller ve isminde "Tüh be" geçen o lanet olasıca berbat şarkılar da yok.
Ni boue, ni morts, ni rats, ni bombes, ni shrapnels, ni Bertha, ni barbelés, ni ces conneries de chansons avec "youpi" dans le titre!
- Yok, be, telefon.
- Non mec, le téléphone.
Bu aptal yerde bir garson yok mu be?
Qui s'occupe des clients?
Belki bir ormanı kurtarmak, gün be gün içimizde ölmekte olan bu duyguların yok olmasını önleyecektir.
Sauver la forêt commence par préserver ce sentiment à l'intérieur de nous.
Burada durup, gün be gün, yumruklarımla yüzünü dağıtma isteği duyarken hayatımda her zaman istediğim şeyleri yok etmeye çalışmanı izleyebilirim, çünkü, sen en küçük bir çaba bile göstermeyip, mutluluk ve seni hala sevdiğim gerçeği için bir çaba göstermeyeceksin. "
Je m'oppose à ce que tu détruises ce que j'ai toujours désiré. Je voudrais t'assener un coup de poing dans la figure, car tu ne fais pas le moindre effort pour notre bonheur. Sache que je t'aime toujours.
Buna ihtiyacım yok ki be.
J ´ ai pas besoin de ca.
Yok be.
- Maigrir?
Burada The be Sharps ile ilgili hiçbirşey yok.
Il n'y a rien sur les Bémol.
İlk ikisinde bir sorun yok. Has be has mallardır.
Ces deux-là, attention, c'est de la très, très bonne came.
Bir huzur yok mu bana be?
On peut jamais être tranquille!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]