Yüzbaşı translate French
13,680 parallel translation
Yüzbaşı?
Capitaine?
Yüzbaşı Knubbins?
Capitaine Knubbins?
Yüzbaşı Kolb gittiğinden beri, idare edebiliyor musun?
Alors, comment allez vous maintenant que le Capitaine Kolb est partie?
Yüzbaşı Samuel Langdon.
Capitaine Samuel Langdon.
- Merhaba Yüzbaşı Scotty.
Hello, Lieutenant Scotty
Ayrıca o "Kıdemli Yüzbaşı".
Et c'est "Lieutenant Commandant".
Matt... O da Espheni üretimi, tıpkı Yüzbaşı Marshall gibi.
C'est un espion Espheni tout comme le capitaine Marshall.
- Yüzbaşı, hata yapıyorsun.
Capitaine, vous faites une erreur.
Yüzbaşı, bunun hata olduğunu biliyorsun.
Capitaine, vous savez que c'est faux.
Yüzbaşı, affınıza sığınarak söylüyorum, koğuşa hapsetmek yeterli değil miydi?
Capitaine, avec tout le respect, est-ce qu'un confinement au dortoir ne suffit pas?
Yüzbaşı Marshall mı?
Le capitaine Marshall?
- Yüzbaşında iyi bir izlenim bırakabilirdi.
Ça aurait impressionné le capitaine.
Yüzbaşı, dışarıya bir takım göndermeli değil miyiz?
Capitaine, on n'envoie pas d'équipe dehors?
- Senin askerin, senin kararın yüzbaşı ama çavuş haklı.
Pas ce soir. Vos troupes, vos ordres, capitaine, mais le sergent a une bonne idée.
Neden Yüzbaşı düşmanla görüşsün?
Pourquoi le capitaine parlerait aux ennemis?
Yüzbaşı onların da tehlikeli olduğunu söylüyor.
Le capitaine dit qu'ils sont un danger.
Bu hikayeleri Yüzbaşı Marshall'a verebilirsek...
Je pense que si nous racontions ces histoires au capitaine Marshall,
Yarı Espheni bir çocuğu varmış, Yüzbaşı.
Elle avait un enfant mi-Espheni, capitaine.
Çünkü görünüşe göre yüzbaşının sinirlerini bozuyorsunuz.
Parce qu'il me semble que vous jouez avec les nerfs du capitaine.
Yüzbaşının emri.
Ordres du capitaine.
14. Bölükteki yüzbaşı da dahil herhangi birine elinizi sürerseniz, sizi öldürürüm.
Vous posez une main sur quiconque dans le 14e, y compris le capitaine, et je vous descends.
Yüzbaşı, bir firar oldu.
Capitaine, il y a eu une évasion.
- Yüzbaşı, yüzbaşı onları yakaladık.
Ça y est, on les a.
Wolfie onları Teğmen'in yanı başında yakaladı, yüzbaşı.
Wolfie les a fait s'échapper sous notre nez.
Ama merak etmeyin, onu bulacağız Yüzbaşı.
Ne vous inquiétez pas. On va le trouver, Capitaine.
Yüzbaşı, Tom Mason haklıydı.
C'est un traître. Tom Mason avait raison.
Yüzbaşı Marshall, bu üsteki kıdemli er Albay Weaver adına sizi resmi olarak...
Capitaine Marshall, je vous relève de vos fonctions en faveur d'un officier plus gradé,
Yüzbaşı Marshall, Espheni ile işbirliği yapıyordu! Bu doğru!
Le capitaine Marshall était de mèche avec les Espheni!
Yüzbaşı Lou Grover.
Voici le Capitaine Lou Grover.
Yüzbaşı Burk, Yüzbaşı Bivas.
Lieutenant Burk, Lieutenant Bivas,
Yüzbaşı Louis Hyde, bir Türk top mevziinin ele geçirilmesinde üstün bir cesaret ve güç örneği göstermiş. Ancak çarpışmada ağır derecede yaralanmıştır.
" Le capitaine Louis Hyde, avec un grand courage et une... force extraordinaire, a été blessé lors de la prise d'un arsenal turc.
Ben Yüzbaşı Dance.
Je suis le capitaine Dance.
- Buradan, yüzbaşıdan.
Ici. Le capitaine.
Yüzbaşı Sharon Hanover, 43 yaşında.
Capitaine Sharon Hanover, 43 ans.
Sonrasında Yüzbaşı Hanover ağır ateş altında kaldı.
Un tir nourri a touché le capitaine Hanover.
Sonrasında Yüzbaşı Hanover ağır ateş altında kaldı. Bir tane omzuna, bir tane de koluna.
Un tir nourri a touché le capitaine Hanover, d'abord l'épaule, puis le bras.
Bazı ayak izleri tespit ettik Yüzbaşı ama hepsi de toynak.
On a vu des empreintes. Mais avec tous les orteils.
Yarbay Harris'in patronu, Yüzbaşı Beck... Harris'in sıradan bir yurtdışı hizmetlisi olduğunu söyledi. Heyecanlı yada sıra dışı bir şey yok.
Le boss du commandant Harris, le capitaine Beck, dit que Harris avait un travail à l'étranger tout à fait classique, rien d'excitant ou sortant de l'ordinaire
Yüzbaşı Beck size Yarbay Harris'i geçen yaz eve döndükten sonra görmediğini söyledi, değil mi?
Captain Beck t'as dit qu'il n'avait pas vu le Commandant Harris depuis qu'il est revenu l'été dernier, exact? Exact.
Belki de Yüzbaşı Beck'ı bir daha ziyaret etmeliyiz.
Peut-être qu'on devrait rendre une autre visite au Capitaine Beck.
Federal soruşturmada yanlış bilgi vermenin federal bir suç olduğunu biliyor musunuz, yüzbaşı?
Capitaine, vous savez que c'est une faute fédérale de faire de fausses déclarations lors d'une enquête fédérale. Je n'ai pas fait...
Ayrıca bu konu sizin maaş kademenizi aşar. Maaş kadememizi aşabilir ama güvenlik yetkimizi aşmaz. Harris'i tanırdınız yüzbaşı.
De plus, c'est bien au dessus de votre grade.
- Yüzbaşı lütfen. Ofisimi terk ederseniz çok makbule geçer.
J'apprécierais que vous quittiez juste mon bureau, s'il vous plait.
Soru şu o adamlar neden Yüzbaşı Beck'in ofisindeydi?
- La question est, pourquoi ces hommes étaient au bureau de Beck?
Bizim kaçamak Yüzbaşı Beck'in meğer gizemli bağlantıları varmış.
Il s'avère que notre évasif Capitaine Beck a quelques contacts mystérieux.
Yüzbaşı Beck. Sanırım operasyonun başındaydı.
Je crois qu'il était chargé de ça.
Hadi ama yüzbaşı.
Allez, capitaine.
Dün gece Büyük Efendiyi, Yüzbaşı Marshall görüştükten sonra öldüren albaydı
C'est vrai!
Bu boş Yüzbaşı.
Revenez.
Yaralandınız mı Yüzbaşı?
Avez-vous été blessé?
Yüzbaşı Beck?
Capitaine Beck?