Âsık translate French
3,495 parallel translation
Robin sana âşık.
Robin est amoureuse de toi.
Robin'e âşıktın ve onun yalnız olduğunu öğrendiğinde tepkin "yazık olmuş" mu oldu yani?
Tu étais amoureux de Robin, Tu découvres qu'elle est seule, et ta réaction est "Déprimant"?
- Sana âşık olmadan önceydi.
C'était avant que je tombe amoureux de toi.
Belli ki Alex Dubrozny'nin ona karşı hisleri varmış ama kız da Tony'ye âşıkmış. Bu da adamın hoşuna gitmemiştir tabii.
Il semblerait qu'Alex Dubrozny ait eu des sentiments pour elle, et elle aimait Tony, ce qu'il ne voyait probablement pas d'un bon œil.
Bak, âşık oldu.
Regardez, elle est amoureuse.
Bunu söylemeye biraz utanıyorum ama lisede sana âşık olduğumu biliyor muydun?
Du coup, je suis un peu embarrassé de dire ça, mais, tu sais, j'avais le béguin pour toi au lycée?
- Ben eşine âşık olan ümitsiz bir vakayım.
Je suis fichu, un mec amoureux de sa femme.
* Hayatımda ilk defa âşık oluyorum *
Mike Molly - 02x15 - Valentine's piggyback
O kadın beni televizyonda görüp bana tekrar âşık olana kadar içeri gelmiyorum.
Pas tant qu'elle m'a pas vu à la télé et qu'elle retombe pas amoureuse de moi.
- His mi? Âşık mısın ona?
Es-tu amoureux d'elle?
Travis Marshall'ı öldürdüğün gece o kiliseye sana âşık olduğumu söylemek için gelmiştim!
Je suis allée dans l'église cette nuit où tu as tué Travis Marshall pour te dire que je suis amoureuse de toi!
Sen bana âşık mısın?
Tu es... amoureuse de moi?
Âğabeyine âşık olmak ayrı bir olayken bir seri katil olan ağabeyine âşık olmak bambaşka bir olay.
Je veux dire, c'est une chose d'être amoureuse de son frère, mais c'est d'un tout autre niveau d'être amoureuse de son frère qui est un putain de tueur en série.
O bana âşık değil.
Elle n'est pas amoureuse de moi.
Birbirlerine sırılsıklam âşık gibi görünüyorlardı.
Ils paraissaient complètement amoureux.
Bana âşık mısın?
Tu es amoureuse de moi?
Kardeşine, ona âşık olduğunu söyletir sevdiğin kişiyi senden alan adamı öldürmek için hayatını riske attırır.
Comme dire que vous êtes amoureuse de votre frère. Risquer votre vie en pourchassant l'assassin de votre amant.
Veya ödünüzü kopartan bir şey yaptırır. Çünkü âşık olmuş olabilirsiniz.
Faire quelque chose qui vous effraie par amour.
Tabii ki bana âşık olduğunu düşünürsün.
Normal que tu m'aimes.
Çünkü bana âşık.
Parce qu'elle est amoureuse de moi.
Rita'yla evlenmeden önce, oğlum olmadan önce Deb kim olduğumu öğrenmeden önce, âşık olmadan önce.
Avant que je me marie avec Rita, avant que j'aie un fils, avant que Deb ne sache qui je suis, avant que je tombe amoureux.
"Kolay bir insanım, çabuk âşık olabilirim." "Sahilde uzun yürüyüşlere bayılırım."
"Facile à vivre et affectueuse, aime les longues promenades sur la plage."
Sırılsıklam âşık olmuş. Ne yapmalıyım?
Elle est dedans jusqu'au cou, et que devrais-je faire?
Söz veriyorum sana asla âşık olmayacağım.
Je le promets... Je ne t'aimerai jamais.
Sana asla âşık olmayacağım ebediyen.
Je ne t'aimerai jamais pour toujours.
Hâlâ âşık olduğum 8 yaşındaki seksi çocuksun sen.
En fait, tu es toujours ce petit garcon sexy de 8 ans dont je suis tombée amoureuse.
Âşık olduğun biri olsaydı daha kolay olurdu.
{ \ pos ( 192,210 ) } Ce serait plus facile { \ pos ( 192,210 ) } si tu étais tombé amoureux d'elle.
Âşık oldum.
Je suis amoureuse.
Ona âşık olmadı.
Il l'aimait pas.
Hayır, bırakmaya hazırdım ama sonra Lexie bana âşık olduğunu söyledi.
Non, j'étais totalement prêt, mais après Lexie... Oh, elle m'a dit qu'elle était amoureuse de moi.
Perişan hâldeyken bir bakmışsınız ki dünyanın en inanılmaz kadınıyla tanışmış ve ona âşık olmuşsunuz.
Une minute vous êtes misérable, et la suivante... Vous avez rencontré la femme la plus formidable du monde et vous êtes amoureux.
Ted, galiba âşık oldum.
Je suis amoureux.
Futbola âşık mıdır nedir?
C'est comme si elle était amoureuse du football américain.
Luke'a âşık olan bir kız olduğunu biliyor muydun?
hé, vous saviez qu'il y a une fille qui a le béguin pour Luke?
Kötü hissediyorum ama, yani kime âşık olacağını sen seçemezsin değil mi?
Je me sens mal, mais, je veux dire, tu ne peux pas deviner de qui tu vas tomber amoureux, n'est-ce pas?
Şerefsiz herife hâlâ âşık mısın yoksa?
Quoi, t'es encore amoureuse de ce con?
Ninemin saatini aldın ama yine de sana âşık oldum.
Mais je suis tombé amoureux de toi
Tekrar âşık olman gibi.
Etre encore amoureuse comme ça.
Ben senin âşık olduğun o kız değilim.
Je ne suis pas... réellement la personne dont tu es tombé amoureux.
Ben âşık oldum.
Je suis tombée amoureuse.
* Âşık olduk * * Ama olmadık mahkemelik *
♪ We fell in love, but not in court ♪
Wyatt'la birbirimize âşık olduğumuzu kanıtlayan fotoğraflar.
Une photo de Wyatt et moi où on est amoureux.
Selam âşık çocuk.
Salut, loveur.
Sırf sana iyi davranıyor diye insanlara âşık olursun.
Ugh, tomber amoureux de quelqu'un juste parce qu'il s'occupe de toi.
Kesin sen de bana âşık olan küçük kız kardeş olurdun.
Tu aurait carrément craqué sur moi.
Benimle tanıştığın gün bana âşık olmuştun ve iki yıl boyunca bütün kadınlarının hayal ettiği erkektin.
Tu étais amoureux depuis le jour où tu m'as rencontré, et pour ces deux années, tu étais l'homme dont rêve toutes les femmes.
Ben de sana âşık olduğumun farkında değildim, ta ki... Eski erkek arkadaşınla beni aldatana kadar.
Je ne savais pas que j'étais amoureux de toi, jusque au moment où tu m'as trompé avec ton ex.
Yani teknik olarak, sevdiğim adamı aldatmıyordum sevdiğim adama âşık oluyordum.
Donc techniquement, je n'ai pas trompé l'homme que j'aimais. Je suis tombé amoureux de l'homme que j'aimais.
Önemli olan sana âşık olmuş olmam.
La chose la plus importante est que je sois tombée amoureuse de toi.
? Sana âşık olduğumun farkına...
- J'ignorais que je t'aimais avant...
Âşık olmayan insanları sevmeye zorluyor.
Elle force l'amour sur des gens qui ne sont pas amoureux.