Çünkü ben translate French
16,533 parallel translation
Tamam, sen, seninle ben, çünkü benim adam gitmek kolay olduğunu biliyorum.
Vous en dites quoi? Attends! Le pauvre!
Çünkü ben Daenerys Fırtınadadoğan'ım.
Car je suis Daenerys du Typhon,
Çünkü ben yapmadım.
Puisque c'est pas moi.
Geldi çünkü ben çağırdım.
Il est là, car je lui ai demandé de venir.
Çünkü ben sana tüm insan ırkının geleceği konusunda güveniyorum.
Parce que je te fais confiance à propos de l'avenir de l'espèce humaine toute entière.
Anlaştık mı? Çünkü ben tanesi, 10 dolar Twizzlers dan yedin bile.
{ \ 1cH00ffff } Parce que j'ai déjà mangé une boîte de bonbons à 10 dollars.
Çünkü ben çoktan birkaç şey istedim.
Parce que je viens de le faire. { \ 1cH00ffff } Quoi?
Çünkü ben o lanet doktorların dediğinden beş sene daha fazla yaşadım.
Parce que je... j'ai tenu 5 années de plus... que ces fichus médecins m'avaient donnés.
Çünkü ben ona öyle söyledim.
Car c'est ce que je lui avais dit.
Çünkü ben biraz korkuyorum.
Parce que je suis un peu fragile.
Çünkü ben poker için varım.
Parce que je suis pour le poker.
Çünkü ben gerçeğin kendisiyim.
Parce que je suis vrai, vous comprenez?
Çünkü ben de sana söylemezsem, o zaman olay oluyor.
Si je ne dis rien, ça crée un conflit.
Bu iyi bir cevap değil, çünkü ben öğretmenim öğretmenlerin öğrencileriyle seks yapmaları kabul edilemez.
Ça ne compte pas, je suis la prof. La prof ne doit pas coucher avec ses élèves.
Çünkü ben senin dayınım ve ben ne dersem onu yapacaksın.
Parce que je suis ton oncle, et tu dois faire ce que je dis.
Çünkü ben işinin ehli bir doktorum.
bon... docteur.
Çünkü ben hiçbir şey anlamıyorum.
Pourtant, moi, j'entends rien!
Çünkü ben senin babanım.
Parce que je suis ton père.
Benimle öyle konuşma çünkü ben Yahudi'yim.
Hey, ne me parlez pas comme ça, je suis juif.
Çünkü onu ben savunuyorum.
- Je suis son avocat.
Ben tek kalıyorum çünkü reisim.
Pas moi, je suis le patron.
Dua et güçleri olan ben değilim çünkü ona yaptıklarının yarısını bana yapsan seni gebertirdim.
Vous avez de la chance que je n'aie pas de pouvoirs. Je vous tuerais si vous m'aviez fait la moitié de ce que vous lui avez fait.
- Sen dedin ki "Çocuğunuzla ilgili bir şey söyleyin." ben de tombiş bebeklere bayılırım çünkü iştahlarının iyi olduğunu gösterir.
- Parce que vous avez dit : "Dîtes quelque chose sur vos enfants," et j'aime bien les gros bébés - parce que ça veut dire qu'ils mangent bien.
Bütün dünyada, Ekvador'daki gazeteciler için gergin bekleyiş sürerken ben de, radyomuz da Ian Finch'i unutmuyoruz çünkü bugün doğum günü.
Et alors que le monde s'inquiète pour nos deux journalistes en Equateur, toute la station se joint à moi pour envoyer à Ian Finch, - tous nos voeux d'anniversaire.
Ben biliyordum çünkü siz daha doğmadan önce rüyalarımda sizi görüyordum.
Je le sais parce que j'ai rêvé de toi depuis avant ta naissance.
Ben... Biliyor musun? Birazcık gerginim, çünkü seninle gurur duyuyorum..
Je... { \ 1cH00ffff } J'ai le trac parce que je suis fière de toi.
Çünkü ben seni seviyorum.
Parce que je t'aime.
Buna fırsatın olmaz çünkü sürekli ya ben... ya da sen ziyarete gelirsin.
Tu n'en auras pas la chance parce que je t'emmènerai avec moi ou sinon tu viendras souvent me voir.
Çünkü onu buraya daha iyi bir hayat için ben getirdim.
Parce que je l'ai amené ici pour une meilleure vie.
Ama cevap vermedi, ve ben korktum, çünkü onun uçuşunu kaçırmasını istemedim, Bu yüzden patronumu aradım annemi aradım...
J'ai eu peur, car je ne voulais pas qu'il rate son vol, alors j'ai appeler mon boss, ma mère...
Sen koşucusun. Ben de yere düştüğünde hemen kalkmanı istiyorum, biliyorsun bunu yapabilirsin. Çünkü şu an yaşadığın şu an yaşadığın, O.J. Simpson hayatının koşusu.
Tu cours, et quand tu te fais assommé, il faut que tu te ressaisisses de la façon dont tu es capable, et continue, parce que ça juste-là, ça, OJ Simpson, c'est la course de ta vie.
L.A. Gazetesi ikimiz hakkında bir şey için geldi ben de bunu konuşmak istedim, çünkü arayabilirler.
Le Los Angeles Times m'a interpellé sur nous aujourd'hui, et je pensais en discuter avec toi parce qu'ils vont appeler.
İyi fikir. Ama demir donanmayı ben kuracağım. Çünkü nasıl kullanılacağını ben biliyorum.
Bonne idée, sauf que c'est moi qui bâtirai les Navires de Fer parce que je sais ce qu'il faut faire avec.
Ben buradayım çünkü bu başkasının savaşı değil.
Mais je suis ici car ce n'est pas une guerre lointaine.
Birbirimize bakıyorduk. Yanına ben gittim, çünkü tanımadı beni.
C'est moi qui l'ai abordée, elle ne me reconnaissait pas.
- Tabii canım. Çünkü sen Bruce Wayne'sin, ben de sokak çocuğuyum.
Parce que tu es Bruce Wayne, et je suis un déchet de la rue.
Öyle söyledim çünkü siz yavaş yapın ve ben kazanayım diye, ki öyle de oldu.
J'ai dit ça, pour que vous preniez votre temps et que je puisse gagner, ce qui s'est passé.
İsmim Isabel Cortez, cinayetten tutuklandım çünkü metroda sapığın biri beni ellemeye yeltenince ben de "Soluk borusu ameliyatı mı olmak istiyorsunuz?" dedim.
Mon nom est Isabel Cortez. Je suis incarcérée pour meurtre, parce qu'un pervers dans le métro a essayé de me toucher et j'étais là genre, "Quelqu'un a demandé une trachéotomie?"
Sadece suçlu hissediyorsun çünkü sadece sen ve ben varız.
Tu te sens coupable parce que notre famille c'est juste toi et moi.
Her neyse, sonra ben de çok üzülmeye başladığımı hissediyordum ama kendime hakim oldum çünkü dedim ki... "Hayır, bu senin sevgilinin müdürü. Öyle yapamazsın..."
Bref, je me suis énervée, mais contenue, car je me disais que c'était le manager de mon copain.
Ben de kalkıp gittim çünkü ağlamak üzereydim. O da arkamdan geldi.
Je suis partie car j'avais envie de pleurer, et il m'a suivie.
Ben de bir yada iki evli adamla seviştim ve şunu da bil ki, felakete dönüştü çünkü o eşine anlattı.
Je me suis tapé... un ou deux mecs mariés. Et une fois, ça a dérapé, il l'a dit à sa femme. J'étais quoi, pour lui?
- Çünkü on iki yaşındasın Arya. Ben 31 yaşındayım.
- Parce que tu as 12 ans, Arya, et que j'en ai 31.
Tamam, peki. - Ben gideyim o zaman. Çünkü...
Bon, eh bien, je vais y aller, alors.
Çünkü ben...
Parce que je...
Ben yalnızca bu başarının arkasındaki etmeni merak ediyorum. Çünkü Schweikart Cokely'de soru işaretleri yaratacağı kesin.
- Je me demandais comment tu justifiais le nombre, car Schweikart Cokely vont clairement tiquer.
Yani yaptığın her şey, Howard'ın gözünde beni de yansıtıyor. Çünkü nihayetinde onu da senin için risk almaya ben ikna ettim.
Tout ce que tu fais rejaillit sur moi aux yeux de Howard, car j'ai su le convaincre de prendre un risque pour toi aussi.
Hayır! Ben de sanmıyorum çünkü şu ana kadar açıklayabildiğin tek şey aylardır bana neredeyse hiç dokunmadığın hâlde bu gece fahişenin birinin ihtirasla aklını başından aldığı! Evet!
Non, en effet, parce que tout ce que tu as expliqué, c'est que, bien que m'ayant à peine touchée depuis des mois, ce soir, tu as été rendu fou de désir par une prostituée.
Neden? - Çünkü eğlenceli.
- Ben c'est marrant!
Çünkü bira yiyecek değil.
Ben c'est pas un aliment.
- Çünkü sen burada olacaksın.
Pourquoi? Ben, toi tu seras ici.
beni 794
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
ben seni seviyorum 69
bentley 21
benes 21
benoit 19
benjamin 230
bender 52
benedict 20
benny 335
bennett 94
ben seni seviyorum 69
bentley 21
benes 21
bennet 26
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
ben seni istiyorum 18
beni affet 279
ben de seni seviyorum 508
benson 89
benton 317
benito 18
ben öldüm 53
ben oldum 16
benimle evlenir misin 227
ben seni istiyorum 18
beni affet 279
ben de seni seviyorum 508
benim 5594
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
bence 1190
bende seni seviyorum 38
beni bırakma 249
benim için fark etmez 98
ben de seni özledim 83
beni hatırladın mı 260
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
bence 1190
bende seni seviyorum 38
beni bırakma 249
benim için fark etmez 98
ben de seni özledim 83
beni hatırladın mı 260