Öldüğünü translate French
7,570 parallel translation
Raporuna polisle çatışırken öldüğünü yaz.
Dans votre rapport, dites qu'il a été tué dans une fusillade avec la police.
Yahut oğlumun öldüğünü söylemeye.
Ni pour me dire que mon fils est mort.
Zachary Cain. - Öldüğünü sanıyordum.
Zachary Cain.
Niye erkenden öldüğünü merak etmiyorum.
Elle est partie tellement tôt.
- Doğal sebeplerle öldüğünü düşünüyoruz. Doğal sebepler mi?
Elle semble être morte de causes naturelles.
Oğlunun öldüğünü gördüğünde oradaydım.
Lorsqu'il a trouvé son fils mort, j'étais là.
Oğlunun öldüğünü gördüğünde oradaydım.
Quand il a trouvé son fils mort, j'étais là.
Fakat sen daha öldüğünü bile lütfedip bize söylemiyorsun. Bizim liderimiz olman gerekiyordu. Ama şu anda burnun boktan çıkmıyor.
Tu es censé être notre chef, mais là, tu crains pour ça.
Çünkü prensiplerimizle yaşıyoruz. Halkına kurt adam ısırığı yüzünden öldüğünü söyletmeyecek olan prensipler mi?
Le même qui ne te laisse pas dire à tes propres gars que tu meurs d'une morsure de loup garou?
Peki bana bebeğin tam olarak nasıl öldüğünü söyleyebilir misin?
Donc dis-moi, comment, exactement, est mort le bébé?
Kocan bebeğin 2 ay önce öldüğünü söyledi.
Votre mari dit que la petite est morte.
Çünkü ona öldüğünü söyledim.
Je lui ai menti.
Bu yüzden ona bebeğin öldüğünü ve meseleyi hallettiğimi söyledim.
J'ai dit qu'elle était morte et fait le nécessaire.
Dün gece annenle konuştuk ama babanın öldüğünü bilmiyorduk.
On a discuté avec votre mère, hier. On ne savait pas.
Öldüğünü nereden biliyorsun?
Comment vous le savez?
Kardeşinin öldüğünü daha yeni öğrendiğin zamana.
Quand tu as appris que ton frère avait été assassiné.
Senede kaç insanın onu kullanırken öldüğünü biliyor musun?
Sais-tu combien de gens meurent sur ces choses tous les ans?
Hasta mı? Öldüğünü mü?
Que t'étais malade, à l'agonie?
Ama senin öldüğünü sandığım zaman ne oldu biliyor musun? Bunların... hiçbirini düşünemedim.
Mais quand j'ai pensé que tu étais mort, j'ai... je ne l'ai pas fait... je ne pouvais me préoccuper d'aucune de ces choses.
Seni son gördüğümde kanlar içinde o kemerde bileklerinden asılmış bitkin hâldeydin ve sonra da öldüğünü düşündürerek veya belki bir daha dönmemek üzere bırakıp gittin ve şimdi eve böyle mi dönüyorsun?
La dernière fois que je t'ai vu, ensanglanté et brisé, pendu par les poignets à ce porche, et me laissant croire que tu étais mort, ou certaine de ne plus jamais te revoir, et c'est ainsi que tu rentres à la maison?
Ne öldüğünü, ne götürüldüğünü ne de gömüldüğünü gördüm.
Je ne l'ai pas vu mourir. Je ne l'ai pas vu emmener. Je ne l'ai pas vu enterrer.
Öldüğünü görmek bu yüzden mi etkilemedi seni?
C'est pourquoi vous n'avez rien ressenti en le voyant mort?
Onu gördüğüm anda, onun öldüğünü bilmek birden tanıdık geldi.
À l'instant où je l'ai vu, la connaissance de sa mort était instantanément familière.
Kadına, kocasının öldüğünü söyleyemeyeceğimi mi sanıyorsun?
Tu crois que je ne peux pas dire à cette femme que son mari est mort?
Alanda öldüğünü düşünmüştüm.
Je pensais qu'il était mort au combat.
Eski karına çeki bozdurmadan önce bir gün beklemesini ve bahisçine ise senin öldüğünü söyledim.
J'ai dit à ton ex-femme d'attendre un jour pour encaisser le chèque, et j'ai dit à ton bookmaker que tu étais mort.
Öldüğünü biliyorsun.
Tu sais que tu meurs.
- Öldüğünü bilmiyordum.
Je savais pas qu'il était mort.
Kimse bana öldüğünü söylemedi. Nasıl yani?
Personne ne m'a dit qu'il était mort.
Sen öldüğünü bile bilmiyordun!
Hey, tu savais même pas qu'il était mort.
Onun öldüğünü hemen anlardın.
On a tout de suite su qu'il était mort.
Dostlarımız Virginia'ya üniversiteye gittiğini ve geçirdiği ağır gripten öldüğünü sanıyor.
Nos amis croient qu'elle est partie en en Virginie, à l'université et qu'elle y est décédée de la grippe.
Gemiden indiğinde kendini iyi hissetmediğini ve bir hafta içinde öldüğünü söylüyor.
Il disait se sentir mal à la descente du bateau et en une semaine il mourut.
Babam, annemin öldüğünü biliyor mu?
Mon père est au courant? Que Maman est morte?
- Öldüğünü sanmıştık.
- Nous pensions que vous étiez mort!
İstihbarattakiler Raja'nın ailesinin yıllar önce öldüğünü söyledi.
Les parents de Raja sont morts depuis des années.
Öldüğünü sanmıştım!
Je pensais que vous étiez mort!
Jason'un öldüğünü duyduğumuz zaman,... ilk düşüncemiz zavallı Marcus'un kendini öldürdüğü oldu.
Quand on a appris le décès de Jason, notre 1ère pensée a été que ce pauvre Marcus pourrait se suicider.
İlk buraya gelişlerinde kaç kişinin öldüğünü bilmek ister misin?
Tu veux savoir combien sont morts la première fois qu'il sont venus?
Trey o sabah evinize geldiğinde Hanna'nın öldüğünü biliyor muydunuz?
Quand Trey est venu à votre maison ce matin là... Saviez-vous qu'Hanna était morte?
Benjamin Franklin'in frengiden öldüğünü biliyor muydun?
Vous saviez qu'il était mort de la syphilis?
Onun doğal sebeplerden dolayı öldüğünü mü düşünüyorsun?
Quoi, alors tu crois qu'il est mort de cause naturelle?
Elimizdeki kızlardan biri kayıp, diğeri de Royalle'nin sözlerini kullanıyor. Herkes Royalle'nin öldüğünü söylüyor.
Je veux dire, on a une fille qui disparait et une autre qui utilise la phrase préférée de Royalle, mais tout le monde dit que Royalle est mort.
Öldüğünü sandım. Altımı falan ıslatmadım, tamam mı?
Je n'ai pas mouillé mon caleçon.
Annemizin kanserden öldüğünü ve babamızın canı çıkana kadar içmesini benden bil. Ah!
Blâme - moi pour le cancer qui a tué maman ou pour papa qui a bu jusqu'à en mourir!
Uzun zaman önce öldüğünü sandığın kızını göremiyor musun?
Tu ne vois pas la fille que tu pensais morte depuis longtemps?
Öldüğünü sandığında da, kendini suçladın.
Et quand tu pensais qu'il était mort, tu t'en es voulu.
Öldüğünü sandığımızda hepimizin bütün bunları neden yaptığımızı düşünmesi gerekti.
Quand on pensait que tu étais mort, chacun de nous a du comprendre pourquoi on faisait tout ça.
O tekne battığında ve Sara'nın öldüğünü sandığımızda Queen'i suçladım.
Quand ce bateau a coulé, et qu'on pensait que Sara était morte J'en ai voulu à Queen.
Kişinin öldüğüne inandırıyor herkesi. Herkes Arrow'un öldüğünü sanıyor.
Donne l'illusion de la mort.
Herkes öldüğünü zannediyorsa, Roy Harper'a ne olacak?
Cette fois on devait te sauver. Si tout le monde pense que tu es mort...