English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ Ö ] / Öldüğünüz

Öldüğünüz translate French

39 parallel translation
Bay Bedeker, asla pişman olmayacaksınız. Öldüğünüz güne kadar ki o da anlaşma gereği birkaç bin yıl boyunca gelmeyecek.
Vous n'aurez pas à le regretter, jusqu'à votre dernier jour, disons dans quelques milliers d'années.
Savaşıp uğruna öldüğünüz şey buydu " mu diyeceksiniz?
Voici ce pour quoi vous vous êtes battus et êtes morts "?
"Öldüğünüz güne kadar birbirinizden ayrılmayın."
"Restez ensemble jusqu'à la mort."
Öldüğünüz teknik açıdan kesinleştikten sonra sizi Tucson, Arizona ye götüreceğiz.
Aussitôt le décès officiel Life Extension transfère le corps à Tucson, en Arizona où il est congelé à moins 78 degrés
Ve bu böyle devam ediyor... Öldüğünüz güne kadar.
Et ça continue comme ça jusqu'à que vous en creviez
Grek ve Roma mitolojilerinde öldüğünüz zaman Şaron'a, sizi Hüküm Kapılarından geçirecek olan sandalcıya bir ücret ödemeniz gerekir.
Dans la mythologie grecque et romaine, quand on mourait, on devait payer un droit de passage à Charon, le passeur qui vous emmenait aux portes du Jugement.
Bu her gün için doğru, biri dışında- - öldüğünüz günün dışında.
C'est vrai pour tous les jours, sauf un : celui de votre mort.
Öldüğünüz söylendi, "bayım".
Tu es censé être mort.
Anlatamıyorum galiba. Nasıl öldüğünüz umurumda değil.
J'ai peut-être pas été claire.
Öldüğünüz zaman.
Quand tu seras morte.
Öldüğünüz ânı, ayrıntıları, haksızlığı hatırlarsınız.
Se remémorer sa dernière heure en détail, l'injustice d'une telle fin.
Lordum, altı ay önce öldüğünüz haberini aldım ve üzüntü spazmı geçirdim.
M. Le comte. En apprenant votre mort il y a 6 mois, j'ai été navré.
Ona, öldüğünüz söylenmiş.
On lui aurait fait savoir que vous n'êtes plus en vie.
Bay Bailey, öldüğünüz açıklanınca bu şirketteki hisseniz satıldı.
Votre participation dans cette companie a été vendue quand on vous a déclaré mort.
Ekibim adına, ilkeleriniz uğruna öldüğünüz için teşekkür etmek istiyorum.
De la part des miens, merci de mourir par principe pour nous.
Ve sizin öldüğünüz gün Tanrı kimin doğru söylediğini anlayacaktır.
Et le jour où vous mourrez Dieu saura qui de nous deux dit la vérité.
Bilirsiniz işte, huzur içinde öldüğünüz yer.
L'endroit où on meurt paisiblement.
Babamla sen yıllar önce Katie'yi arabayla paten dersine götürürken öldüğünüz için üzgünsünüz demek?
Toi et papa êtes tristes d'avoir été tués en conduisant Katie à sa leçon de patinage, il y a des années?
Bize hepinizin çarpışmada öldüğünüz söylendi.
Il nous a dit que vous que vous ayez été tous tués.
Yani öldüğünüz zaman işiniz bitecek!
Si vous êtes tué, c'est fini!
Öldüğünüz zaman, diğer hayata kutsal bir su aygırının arkasında taşındığınıza inandıklarını biliyor musunuz? Bu doğru?
Savais-tu qu'ils pensaient qu'après la mort, on est transportés vers l'autre vie sur le dos d'un hippopotame sacré?
Haberiniz olsun öldüğünüz zaman ona ben bakmam.
Je vous préviens tout de suite, je m'occupe pas de lui à votre mort.
Bölüm sonu dövüşleri yok, veya öldüğünüz için penaltılar...
Il n'y a aucun ennemi et aucune pénalité en mourant...
Öldüğünüz takdirde...
Si vous mourrez...
Çünkü hakkımda bilmediğiniz şey, sığınağı yapan kişi olduğumdu. Endonezya Savunma Bakanlığı için çalışan ve az önce içinde öldüğünüz sığınağı yapan kişi.
Ce que vous ne saviez pas, c'est que je construis des bunkers pour le département indonésien de la Défense.
Nasıl yaşadığınız nasıl öldüğünüz bana bağlı değil.
Comment vous vivez... comment vous mourrez... ce n'est pas à moi de décider.
Görünüşe bakılırsa öldüğünüz söylentileri çok abartılmış.
Il semble que les rumeurs sur ta mort ont été grandement exagérées.
Hep nasıl öldüğünüz konusunda takıntı yapıyorsunuz.
Toujours aussi obsédés par votre propre mort.
- Öldüğünüz anda alırım tabii ki.
Au moment de votre mort, bien entendu.
Yakıcı Lavlar, zemine dokunmanın yasak olduğu dokunursanız öldüğünüz güzel bir klasik çocuk oyunu. Bence çok şirin.
Le jeu de la Lave Chaude est le doux et classique jeu pour enfant dans lequel on n'est pas autorisés à toucher le sol, sinon on meurt.
Burada sadece yanlışlıkla bir kza geçirip öldüğünüz zaman da yemeğinize yanlışlıkla elimden bir zehir falan düştüğünde kurtulacağım sanmıştım.
Je croyais que la seule façon de partir d'ici était si votre mignonne famille mourrait dans un malheureux accident ou si quelqu'un mettait de petites gouttes... d'arsenic dans les scones!
Öldüğünüz zaman bir ışık patlaması gördünüz mü?
Quand tu penses être mort, as-tu vu un grand flash de lumière?
Somak için öldüğünüz soruyu direk sorun lütfen. Ben sorarım.
Posez-moi juste la question que vous mourrez d'envie de me poser.
Burası öldüğünüz ev olacak.
C'est une maison de la mort. Pour vous.
Öldüğünüz Zaman Sizi Yiyecek Kediler konusunda da ihtisas yapacaksan bir de.
Et que tu fais option : mes chats m'ont bouffé quand je suis morte.
Silva neden sen ve oğlunun öldüğünüz haberini yaydı?
Pourquoi Silva sortirai l'histoire que vous et votre fils aviez été tués?
Pes ettiğiniz an öldüğünüz andır.
A la minute où vous abandonnez, vous êtes morts.
Doğduğunuz gün, öldüğünüz gün.
Le jour de votre naissance, celui de votre mort.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]