Ölüyör translate French
4,692 parallel translation
Güvenilmez. Bu insanlar ölüyor, Eve.
Tous ces gens meurent, Eve.
Lanet olsun, insanlar ölüyor. Ve siz oradakiler, siz olmadan bir alternatif bulacağımızdan korkuyorsunuz.
Des gens crèvent et votre seule crainte, c'est qu'on trouve un traitement sans vous.
Her gün 150 bin insan ölüyor.
Chaque jour, 150 000 personnes meurent.
Bakın, her ne oluyorsa bunu durdurmak istiyorum, arkadaşlarım ölüyor.
Écoutez, je veux arrêter ce qui se passe. Mes amis meurent.
- Doktor, ölüyor muyum?
– Docteur, vais-je mourir?
Ve savaşa gönderilen askerler yüzünden masum insanlar da ölüyor bir şekilde.
Et ce pays finit par tuer des milliers, des femmes innocentes... et des enfants innocents.
Halkınız açlıktan ölüyor.
Votre peuple meurt de faim.
Hayır, o ölüyor.
- Je crois pas, il est en train de mourir.
Kral Lear kederinden ölüyor.
Le roi Lear meurt de chagrin.
- Ne, sonunda köpek ölüyor mu?
- Le chien meurt?
Siktiğimin köpeği sonda ölüyor. - Ben...
- Le clebs meurt.
Neden kimsenin ölüyor olmamızı sallamadığını anlamaya çalışıyorum!
J'essaie de comprendre pourquoi tout le monde se branle qu'on soit en train de mourir!
John'a yardım etmelisin, ölüyor.
Il faut aider John, il est en train de mourir.
- John ölüyor!
- Il va mourir.
- Ölüyor.
Elle va mourir.
Babamın anlattığı bir hikayede bir prenses ölüyor ve bir öpücük onu diriltiyordu.
Papa m'a raconté l'histoire d'une princesse qui mourait, et du bisou qui faisait qu'elle n'était plus morte.
Kız ölüyor.
Elle est mourante.
Her dakika başka bir fedakar ölüyor. ve başka bir korkusuz katil oluyor.
Chaque minute un Altruiste meurt et un Audacieux devient meurtrier.
- Harry, o ölüyor.
- Harry est mourrant.
- O ölüyor.
- Mourrant.
Annen ilk kez mi ölüyor, yoksa kaybetmek üzere oldugun tüm davalarda olur mu?
C'est la première fois ou c'est chaque fois que tu perds?
Ne zaman parti yapsa en az 3 kişi ölüyor.
Il y a au moins trois morts chaque fois qu'il en donne une.
Bu çocuk ölüyor.
Ce garçon est mourant.
Toprak ölüyor, Ham.
- Ce monde se meurt.
Şehirler ölüyor.
- Ham. Les cités se meurent.
Çocuklarımız açlıktan ölüyor.
Donnez-nous de la viande!
Ölüyor.
Il est mourant.
- Ölüyor bu.
Il est en train de crever.
- Will'in bedeni ölüyor ama beyni, FBSA'ya yükleyebileceğimiz bir elektriksel sinyaller döngüsü.
- Le corps de Will meurt, mais son esprit est fait de signaux qu'on peut télécharger sur PINN.
Köpeğin ölüyor.
Un chien qui meurt.
Köpeğim ölüyor.
Mon chien meurt.
Yani eskiden hep siyahi insanlar ölüyordu, şimdi de siyahi insanlar ölüyor.
Où en gros, soit les Noirs meurent dans le passé soit les Noirs meurent dans le présent.
Dünya dönmeye, hikayeler değiştirilmeye devam ediyor insanlar doğup ölüyor ama hiç unutulmuyorlar.
Et le monde continue à tourner, et les histoires à se succéder, des gens naissent, des gens meurent, mais on ne les oublie jamais.
İyiler nasıl da genç ölüyor.
Les meilleurs partent toujours trop tôt.
Son birkaç yıldır, boy gösteren bir sürü delikanlı var. Ama sonunda hepsi köpekler gibi ölüyor.
Toutes ces annà © es, nombreux sont ceux qui ont essayà ©, et ils ont tous fini au fond de la rivià ¨ re, n'est-ce pas?
- Bence ölüyor. Ne?
- Je pense qu'il est mourant.
Lassie ölüyor.
Lassie est mourant
Lassie... ölüyor.
Lassie est... mourant.
Olamaz, ölüyor.
Oh non, il est entrain de mourir.
Önemli değil, ölüyor da.
Ce n'est rien. Il est mourant.
- O ölemez. - Ölüyor ve ölecek.
- Si, elle est justement en train de crêver.
bu yüzden insanlar ölüyor.
à cause de cela, des gens meurent.
Ne yazık ölüyor canım.
Il se meurt, j'en ai peur.
Bekle bir dakika, az önce oğlunun ölüyor olduğunu sana söyledim Ve sen bunu yapamam diyorsun öyle mi?
Attends, je viens de te dire que ton fils est en train de mourir et tu me dis que tu peux pas le faire?
- Tıbbi aciliyetinizi söyleyin. - Gardiyan gönderin lütfen. Ben ölüyor.
Envoyez un gardien, Ben pisse le sang.
Ölüyor muyum?
Suis-je en train de mourir?
- İnsanlar panayırda ölüyor.
- Des gens meurent à la foire.
Sonra millet caz neden ölüyor diyor.
Pas étonnant que le jazz agonise.
... ölüyor.
... mourant.
Televizyon kanalcılığı ölüyor.
Le réseau télévisé est mourant.
Her şey ölüyor.
Tout meurt.