Şanslı translate French
22,904 parallel translation
Annen sana baktığı için şanslısın diyelim.
Enfin, tu as de la chance d'avoir une maman qui s'occupe de toi.
Tebrikler Daniel, Violet şanslı bir kadın.
Félicitations, Daniel. Violet est une femme chanceuse.
- Evet, şanslıyız o konuda.
Oui, ce qui est chanceux.
Hâlâ aramızda olduğu için şanslısın.
Estimez-vous heureux qu'elle soit toujours parmi nous.
Ana, lütfen Bay Jarvis'e çok şanslı bir adam olduğunu söyle.
Ana, dites à Mr. Jarvis qu'il a vraiment beaucoup de chance.
Şanslı gününüz.
Jour de chance.
Ne kadar şanslısınız.
Chanceux vous.
- Bay Jarvis çok şanslı bir adam.
Monsieur Jarvis est un homme chanceux. Je le suis, en effet.
Manyak şanslıyız.
Nous avons beaucoup de chance.
Şanslısın.
T'es chanceuse.
Bay Pembroke şanslı.
M. Pembroke est chanceux.
Avcılar, çiftçiler, köylüler ve sarışın kızlar, - O da eğer şanslıysan. - Savaşçılara ihtiyacımız var, Audun.
Des chasseurs, des fermiers et peut-être une servante loyale, si tu as de la chance.
Çok şanslısın, bir bakalım ben neyim.
Heureusement pour toi, devine ce que je suis.
Şanslısın.
Veinard.
Çocuklar, çok şanslıyız çünkü bu kızın sesi çok güzel.
On a de la chance, parce que mademoiselle a une voix magnifique.
Bugün dünyanın en şanslı kadını olduğumu düşünüyorum.
Je suis la femme la plus chanceuse du monde.
Bir dakikalığına da olsa sözlerinden etkilendim. Çok şanslısın.
Il m'a presque convaincu pendant 2 sec.
Böylesi önemli mevkilerde dostların olduğu için çok şanslısın.
Vous êtes très chanceux d'avoir des amis si importants.
Şanslı başlangıçlar falan.
Des débuts prometteurs tout ça. J'étais engagé dans quelque chose.
Şanslısın.
Tu es tombé sur "Chance"
Sen bir şey yapmadan önce bir şey söylemek istiyorum erkek arkadaşın, kocan ya da her kimse göt oyunlarında bu kadar yetenekli birini bulduğu için çok şanslı.
Avant que tu ne passes à l'action, il faut que je te dise... ton copain, ou ton mari, ou je ne sais quoi, a bien de la chance d'avoir trouvé un homme si doué pour titiller l'anus.
Şanslı adam.
Tant mieux pour lui.
Peki o zaman buradaki şanslı erkek kim?
Et Happy, alors?
Oğlunuz kötü yaralanmadığı için şanslı.
Heureusement, votre garçon va bien.
Çok şanslı bir adamsın Frinky.
T'as bien de la chance, Frinky.
Şanslı Frink.
T'es chanceux, Frink.
Burada olduğumuz için şanslıydın.
Tu as été chanceux qu'on soit là.
Şanslıydık.
On a eu de la chance.
Oğlumuza kavuşabildiğimiz için çok şanslıyız tabi ama iyi değiliz.
On est si chanceux d'avoir retrouvé notre fils, mais ça ne va pas.
Gerçekten çok çok şanslısın ben kesinlikle çekemiyorum.
Eh bien, alors vous êtes vraiment, vraiment chanceux Parce que je ne peux pas sûr que baise.
- Senin gibi bir arkadaşları oldukları için şanslılar.
Ils ont de la chance d'avoir un ami comme toi.
Ne şanslı.
Tant mieux pour elle.
Çok şanslısın.
Quelle veinarde!
Bu yüzden cidden çok şanslısın çünkü sana göz kulak oluyorum.
C'est pour ça que t'as du bol que je sois là pour m'occuper de toi.
Hükümetinin Interpol'ün işe karışmasına engel olduğu için şanslısın.
Vous avez de la veine que votre gouvernement soit intervenu... qu'Interpol s'en soit mêlé.
Bn şanslıydım.
J'ai eu de la chance.
Biri itiraf etse de etmese de başbakanın hayatını kurtardınız. O da iki kat şanslıymış ki tüm muhalefeti ortadan kalkmış oldu.
Que quelqu'un l'admette ou non, vous avez sauvé le Premier ministre et, tant mieux pour lui, vous avez évincé toute son opposition.
Başkan Ellis işe Interpol'ü soktuğu için de şanslıydık.
On a de la chance que le président Ellis ait fait intervenir Interpol.
Morgda olmadığın için şanslısın.
T'as du bol de pas être à la morgue.
Hedeflerinden birisi kaçabilecek kadar şanslıysa...
Et si une cible visée a la chance de lui échapper...
Şanslıymışım.
J'ai eu de la chance.
Bak, ya sen Hell's Kitchen'daki en şanslı adamsın. Ya da birileri kurtarmaya değer olduğunu düşünüyor.
Soit vous êtes le plus chanceux du quartier, soit on pense que vous valez la peine d'être sauvé.
Bunun için ne kadar da şanslıyım işte.
Et j'ai bien de la chance.
Savunma Bakanlığı'nın bu tarz olayları medyadan sakladığı için şanslısınız.
Vous avez de la chance que le Département de la Défense préfère dissimuler les incidents de ce genre.
Burada olduğun için şanslılar.
Ils ont de la chance de t'avoir.
Peki, kimse onlar... dünyanın en şanslı çifti oldular.
Quels qu'ils soient... c'est le couple le plus chanceux du monde.
Oradan kurtulabildiğim için şanslıydım.
Je suis chanceuse d'avoir réussi à en sortir tout court.
Eğer birisi sana, seni gerçekten şanslı yapan bir şey verseydi?
Si quelqu'un vous donnait quelque chose qui vous rende... vraiment chanceux?
Seni şanslı adam, Harry Clayton.
Vous avez de la chance, Harry Clayton.
Adam şanslı.
Il a de la chance.
- Ben de şanslıydım.
J'ai eu du pot aussi.
şanslısın 256
şanslıyım 72
şanslısınız 85
şanslıyız 73
şanslı adam 21
şanslı mı 26
şanslıydım 39
şanslı günümdeyim 16
şanslıydık 25
şanslı bir adamsın 22
şanslıyım 72
şanslısınız 85
şanslıyız 73
şanslı adam 21
şanslı mı 26
şanslıydım 39
şanslı günümdeyim 16
şanslıydık 25
şanslı bir adamsın 22