Şanslısınız translate French
1,209 parallel translation
- Anladım. Şanslısınız. Bu araç geçen günkü likör dükkanı soygununda kullanıldı.
Ce fourgon a servi lors du cambriolage d'un marchand de vin la nuit dernière.
İtaat görevine saygılı olduğumuz için şanslısınız.
Heureusement que nous sommes obéissants.
Şanslısınız.
Vous avez de la chance.
Aşçı konusunda şanslısınız.
Vous avez la chance d'avoir un cordon-bleu.
Çok şanslısınız.
Vous êtes très chanceuse.
Bir bakıma, çok şanslısınız.
Dans un sens, vous avez de la chance.
Bir parçası olduğunuz için şanslısınız!
C'est une chance d'en faire partie!
Otobüste olduğunuz için şanslısınız! Defolun.
Vous avez de la chance d'être dans le bus!
Yılda iki kez çiftliğin kuzeyinde bulunan gölde konaklıyorlar. Sizler şanslısınız çünkü dediğim gibi bu sürü şu anda gölde bulunuyor.
Elles s'arrêtent 2 fois par an près du lac au nord du ranch et vous avez de la chance car elles y sont en ce moment-même.
O olduğu için şanslısınız.
Vous avez de la chance que ce soit lui.
California'dakiler de böyle olduğu için şanslısınız.
Heureusement pour vous, ils acceptent de tout en Californie.
- Bunu kim yaptı? Tek söyleyebileceğim, böyle bir kahvenin yapıldığı bir evde yaşadığınız için çok şanslısınız çocuklar. - Ben.
- Qui l'a fait?
Doktorlar : "Arnie on yaşına kadar yaşarsa şanslısınız." demişti.
Les docteurs disaient que nous serions chanceux si Arnie passait les dix ans.
Bugün şanslısınız, gidelim
- Vous avez eu de la chance. Je me retire.
Siz ikiniz, çok şanslısınız.
Vous deux, vous avez de la chance.
Şanslısınız!
Vous avez de la chance.
Bu durumda şanslısınız ki henüz bakım prosedürlerini başlatmadık.
Vu les circonstances, on devrait vous enlever sa garde.
Çok şanslısınız, çünkü iki iptalimiz var.
Vous avez de la chance, nous avons deux annulations.
Bir şeylere ilgi duyan küçük bir kızınız olduğu için şanslısınız.
Vous avez de la chance qu'elle s'intéresse à tout.
Şanslısınız, ben de tam - -
Vous avez de la chance, je m'apprêtais à partir.
Siz kızlar, çok şanslısınız.
Vous avez de la chance, les filles.
Bay Gregor, şanslısınız.
Vous avez de la chance.
Şanslısınız Mrs. Benedict. Sonuncusu.
Vous avez de la chance, c'est le dernier.
Çok şanslısınız bayım.
- Vous êtes verni.
Oda servisini çağırdığınızda üç gün sonra gelirlerse şanslısınız.
Et pour le service d'étage, faut pas avoir faim!
Şanslısınız ki, üstün yeteneklere sahip bir güvenlik şefiniz var
Heureusement pour vous, je suis responsable de la sécurité.
Bizi durdurduğu için şanslısınız beyler.
Vous avez de la chance.
Bir balıkçı buldu sizi. Buraya getirdi. Orada oldukları için çok şanslısınız.
Un pêcheur vous a trouvée et vous a conduite ici.
Eğer öyleyse, şanslısınız.
Si c'est le cas, tant mieux.
Çok şanslısınız.
Vous avez de la chance.
Bay Collins, böyle sıradışı ince iltifatlar yapabilme yeteneğine sahip olduğunuz için şanslısınız.
C'est une chance que vous possédiez un talent si extraordinaire de flatter avec tant de délicatesse.
Güzel. Çok şanslısınız. Benim ailemde sadece suçlular var.
J'ai que des bagnards dans la mienne.
- Biz öyle değiliz. - O zaman şanslısınız.
Vous avez de la chance.
Bu konu sizden saklandığı için kendinizi şanslı saymalısınız.
Vous avez de la chance qu'il ne vous l'ait pas révélé. Maintenant, messieurs...
5000'i kaptırmadığımız için şanslısın.
- Quoi? Heureusement qu'on n'a pas foiré!
Ama cani olmadığımız için şanslısın.
Mais on n'est pas des criminelles.
Simpson, çok şanslısınız.
- Mme Simpson, c'est parfait.
Kaçabildiğiniz için şanslısınız
Vous avez de la chance de vous échapper!
Ama bu sırada, her sene iki gün anahtarı kullanabiliriz ve bu güzel dünyayı gözden geçirebiliriz. Bulutların arasındaki yolun anahtarını bulduğumuz bugün, onun farkına vardığımız için şanslı sayıIırız.
Cependant chaque année, pendant deux jours, nous pourrons utiliser cette clé et regarder ce monde de beauté qu'il nous fut permis d'entrevoir, le jour de la découverte de la Clé du Portail des Nuages.
Ayrıca da çok şanslısınız.
Et vous avez de la chance.
Buradan gittiğiniz için son derece şanslısınız.
Vous avez de la chance, de partir.
O bir prens. Ve sen, kadınların... kuyumundaki bir köpeksin! Kısır olduğun için şanslıyız!
C'est comme un prince, et toi toi, tu n'es qu'un chien derrière tes bijoux de femme!
Hayatta olduğunuz için şanslısınız.
Tu as de la chance d'être en vie.
Şanslıyız ki olmamış. Ancak tetikte olmalıyız ve Cennet'te hiç sorun olmaması için dua etmeliyiz.
Heureusement, mais nous devons rester vigilants et supplier Dieu qu'il n'en tombe aucun sur le Paradis.
Şanslı mısınız? Şanslı mısın şeker?
Tu te sens chanceux mon chéri?
Şanslı mısınız bakalım, yüksek oynayanlar?
Tu te sens chanceux, M. Gros-Sous?
Siz de şanslısınız.
Pour vous aussi c'est bien.
Bu Avrupa deneyimini yaşaman için Bayan Larrabee'nin dostları sana iş ayarladığı için ne kadar şanslıyız, farkında mısın?
Tu sais que c'est une chance que Mme Larrabee ait des amis qui t'offrent un job, pour acquérir une expérience européenne.
- Şanslı mısınız
Sont les enfants
Şanslıymışız.
Notre homme n'a pas laissé que des empreintes de pied.
Ağaç silahsız olduğu için şanslısın. - Yaralanabilirdin. - Belki de yaralanmazdım.
- Dieu merci, l'arbre n'était pas armé.
şanslı 131
şanslısın 256
şanslıyım 72
şanslıyız 73
şanslı adam 21
şanslı mı 26
şanslıydım 39
şanslı günümdeyim 16
şanslıydık 25
şanslı bir adamsın 22
şanslısın 256
şanslıyım 72
şanslıyız 73
şanslı adam 21
şanslı mı 26
şanslıydım 39
şanslı günümdeyim 16
şanslıydık 25
şanslı bir adamsın 22