Şanslıydın translate French
419 parallel translation
Yerel tarafları görevlendirdiler. Böylece onlarla akalası olmayacak. Şanslıydınız...
non, ils sous-traitent localement comme ça, ils se mouillent pas - vous avez eu de la chance
Şimdiye kadar şanslıydın. Gidebilirsin. Kurtuldun.
Vous avez eu de la chance, vous pouvez partir.
- Şanslıydın.
- Tu as eu de la chance.
- Şey... - Umarım bu geceden daha şanslıydınız.
J'espère que vous aviez plus de chance, là-bas.
- Şanslıydın Karl.
- Vous avez eu de la chance.
Bu sefer şanslıydın. Gelecek sefere olmayabilirsin.
Et si la chance te quittait?
" Sen her zaman şanslıydın ve ben sana hep imrendim.
" Tu as toujours eu de la chance, je t'envie!
- Hey, bu gece oldukça şanslıydın.
- T'as eu de la veine, on dirait?
Ve sen, gelini öptüğün için şanslıydın, yoksa kurşunu kafana yiyecektin.
Si tu n'avais pas embrassé la mariée ma balle serait dans ta tête.
Çok şanslıydın Tubal.
Vous avez eu de la chance.
Siz ikiniz baştan beri çok şanslıydınız.
Vous deux, vous avez eu de la chance.
Şimdiye kadar çok şanslıydın Morgan.
Vous avez eu de la chance jusqu'ici.
Şanslıydın.
Vous avez eu de la chance.
Şanslıydın.
Tu as eu de la chance.
Sadece şanslıydın.
- Mais je peux le refaire.
Ama Elizabeth Lipp hakkında dosya yok. Elizavetta Lippmanova hakkında bile yok. Çünkü şanslıydın.
Mais il n'y a pas de dossier sur Elizabeth Lipp, pas même sur Elizavetta Lippmanova, parce que tu as eu de la chance.
Şanslıydınız!
Vous ne savez pas à quel point vous êtes chanceux.
Geçen sefer şanslıydın!
Tu as eu de la chance la dernière fois.
Bence son olayda şanslıydınız.
Vous avez eu de la chance la dernière fois.
Bu sefer şanslıydınız.
Vous avez de la chance.
Sen şanslıydın, yabancı.
Tu as eu de la chance.
- Bu sefer şanslıydın. Bu yetmez.
- Tu as eu de la chance.
Fakat bilirsiniz, siz çok şanslıydınız, kaza konusunda demek istiyorum.
Vous avez eu beaucoup de chance. Avec cet accident.
Çok şanslıydın biliyor musun.
Vous avez eu beaucoup de chance, vous savez. Je sais.
Bu akşam cidden şanslıydın.
T'as eu de la chance, ce soir.
Sadece şanslıydın!
Ce doit être le destin?
Şanslıydın. Seviliyordun.
Vous savez peu de choses.
Şanslıydınız.
Bien joué!
Dostum, gerçekten de çok şanslıydın.
Dites, vous avez un sacré pot!
geçen sefer şanslıydın ama bu sefer işin bitti o da kim?
Long Jianfei, tu as échappé à ma prison. Mais tu n'iras plus nulle part. Qui est là?
- Şanslıydın. - Tanrının adamı değil misin?
non?
Çok şanslıydın.
Tu as eu beaucoup de veine.
Sen şanslıydın, Huw.
Tu as eu de la chance, Huw.
Acı çektiğin bitkinlik dolu günleri yatakta geçirdiğin için şanslıydın.
De la chance de souffrir, et de passer ces mois ennuyeux au lit.
Belki de bir reform hükümetinin şehri devralıp çark politikacılarını yerinden ettiği ve şehir planlamasına yeni bir hız getirdiği yaşamının son döneminde çoğu papazdan daha şanslıydı.
Sans doute fut-il plus chanceux que nombre de ses confrères car ses dernières années virent un vent de réforme soufflé sur la ville. Jetant dehors la clique des politiciens professionnels.
Ama benim hiç halim yok. Oradan kaçtığım için şanslıydım.
Je n'en dirai pas plus, mais j'échappai de peu au gibet.
Dün akşam çok şanslıydın, Sefton.
Tu t'en es tiré.
Belki de aylıklı çalışan birinin hayatının nasıl olduğunu bilmediği için çok şanslıydı.
Il faut bien dire qu'il a eu la chance de mourir avant de connaître les mauvais côtés de la vie d'employé.
Senin durumunda biz şanslıydık. Er Ackerman'ın davranışlarının sebepleriyle ilgili Araştırmayı yeni bitirdim.
J'ai enquêté sur les raisons du comportement du soldat Ackerman.
Hastaneye geldiğinde başından yaralıydı... ama sizin kadar şanslı çıkmadı.
Quand il est arrivé â l'hôpital, il était comme vous, blessé â la tête. Mais il n'a pas eu votre chance.
Doğrusu şanslıydık.
Les autres n'ont pas eu autant de chance.
Diğerlerinin aksine kahramanımız çocuğun gerçek babasını zamanında öğrenecek kadar şanslıydı.
Notre héros, contrairement à bien des hommes, eut la chance de découvrir à temps le pére de son enfant.
Yeah, Şanslıydım.Burda dışarıda bir içki alırmıydınız?
- J'ai eu de la chance. - Voulez-vous un verre ici?
40 şanslı kişiden bir tanesi Farlan'ın karısıydı.
La femme de Fardan était parmi les rescapés.
O gün şanslıydı. İyi ateş edememiştim!
Il a eu de la chance, je n'étais pas en forme!
Bizim köyümüz, şanslıydı, çünkü biz, bazı yiyecek stoklarını sakladık, bu yüzden kış boyunca, yaşamayı bir şekilde başardık.
Heureusement, notre village avait des réserves. On pouvait surmonter l'hiver.
Düşünsene, ömrüm boyunca o kadar şanslıydım ki ama onlar, doğuştan daha çok hak ettikleri halde, şanslı değillerdi.
Tu vois, j'ai eu beaucoup de chance dans la vie. Alors qu'eux, qui le méritaient, n'en ont pas eu.
- Doğru. Ben şanslıydım.
J'ai eu de la chance, Je n'ai été que torturé!
Clark bu seferlik şanslıydın.
Tu as eu de la chance cette fois.
Şanslısın. Dün gece mikrofon takmak konusunda kararlıydın.
Heureusement que vous n'avez pas mis de micro.
Ama ben şanslıydım.
Ç'aurait pu être n'importe qui.
şanslı 131
şanslısın 256
şanslıyım 72
şanslısınız 85
şanslıyız 73
şanslı adam 21
şanslı mı 26
şanslıydım 39
şanslı günümdeyim 16
şanslıydık 25
şanslısın 256
şanslıyım 72
şanslısınız 85
şanslıyız 73
şanslı adam 21
şanslı mı 26
şanslıydım 39
şanslı günümdeyim 16
şanslıydık 25