Şüphesiz translate French
2,883 parallel translation
Şüphesiz.
Elle emménage.
Bu benim kararım ve buna tek başıma karar vereceğim ve şüphesiz tüm bu gürültü ile düzgün düşünemiyorum!
- Mais, Twilight... - Eh! Cette décision me revient, et je la prendrai seule.
Şüphesiz bir cinsiyet bağı var, evet ki bu da bana Carl'dan anahtarı geri aldığımı hatırlatıyor.
On a certaine loyauté entre nous, c'est vrai. Ce qui me rappelle que j'ai récupéré la clé de Carl.
- Şüphesiz.
- Je n'en doute pas.
Şüphesiz!
On dirait.
Hiç şüphesiz sizin ajanlarınız gerekli delilleri bulabilirler.
Vos espions... pourraient en trouver, à coup sûr.
Şüphesiz benden daha çok şey gören görgü tanıkları mevcut.
Il y a sûrement d'autres témoins qui ont eu une meilleure vue que moi.
Hiç şüphesiz.
- Tout à fait.
Archie, babam şüphesiz insan boyutunda ki, Ordusuyla dünyayı işgal edecektir.
Archie, mon père a certainement monté une armée à taille humaine pour envahir le monde.
Değerli meslektaşım, savunmanızı hazırlamak için dört haftadan fazla vaktiniz vardı. Hiç şüphesiz, tüm Savunma Bakanlığı da desteğini esirgememiştir.
Cher confrère, vous travaillez depuis 4 semaines avec l'aide du ministère tout entier.
Hiç şüphesiz.
La question ne se pose pas.
Soyguncular, şüphesiz bu taraftan gelmiş.
Il est clair que les voleurs venaient de là.
Şüphesiz, burası büyük eski bir yer, ama itiraf etmeliyim ki kışları biraz iç karartıcı ve yalnız geçer.
C'est une grande et vieille maison, mais j'avoue qu'en hiver on s'y sent un peu maussade et seul.
Ve şüphesiz, biraz sevgi bunun için yeterli olacaktır.
Il ne fait aucun doute qu'assez d'amour suivrait.
Hiç şüphesiz ki Bryan, o bir baş belası.
Il est déjà au vestiaire.
Ama şüphesiz ayini biliyorsundur.
Tu connais le rituel, bien sûr.
Şüphesiz, içinde kötü ve karanlık bir yön var.
Indiscutablement, tu as un côté noir et tordu en toi.
Sonuncu ama şüphesiz son derece önemli, Laura Pickler!
Euh... Et enfin, la dernière, mais non la moindre, Laura Pickler!
Evet, şüphesiz.
- Oui, oui. Certainement.
Onun önceleri bizim hakkımızdaki kritiği hiç şüphesiz bizim düzgün davranmaya devam etmemizi sağladı.
Au début, à cause de ses critiques, on n'était pas en bons termes.
Şüphesiz ki sahnede olanlarla kalabalık içerisinde olanlar arasında bir çizgi var, ama aslında böyle bir çizgi yok.
Bien sûr, il y a une frontière entre les musiciens et le public, mais elle est floue.
Şüphesiz Charlotte Dalrymple dengesiz değişken ve zaman zaman agresif tavırlar sergileyebiliyor.
Indubitablement, Charlotte Dalrymple est... fantasque, versatile, et parfois physiquement violente.
Hiç şüphesiz, hata yaptım. Yaptığım şeyin bütün sorumluluğunu alıyorum.
J'ai fait une erreur, mais j'en assume l'entière responsabilité.
Şüphesiz Buckingham'dan. Başka kim olabilir ki?
Des lettres de Buckingham, bien sûr.
Aramis şüphesiz atikliğini ve gizliliğini kullanacaktır.
Aramis sans aucun doute utilisera son agilité et sa discrétion.
Şüphesiz bu kadar sevildiğine çok şaşıracaktır.
Quelle surprise ce sera de voir tant d'affection.
Bir değil, Jonson. Bir sürü yazdım. Senden çok yazdığım şüphesiz.
J'en ai écrit quantité, certainement bien plus que vous.
- Şüphesiz.
- Nul doute.
Genç, cesur, zeki ve hiç şüphesiz...
Jeune, vaillant, sage et nul doute fait...
Hiç şüphesiz ki trajik.
Tragiquement.
Hiç şüphesiz senin Rus da bu kalıba uyuyordur.
Sans aucun doute votre Russe est conforme à ce schéma.
Şüphesiz, bu Tsunami'nin, neresinden bakarsanız bakın pek çok kayıp mevcut, ve şimdiden binlercesi...
Partout où ce tsunami est passé, on n'entend parler que de ce qui est perdu, des milliers de gens...
- Günaydın, Nobbs. - Hiç şüphesiz.
Bonjour, Nobbs.
Şüphesiz.
Affirmatif.
Yapma Evet, şüphesiz.
Ca a l'air difficile à faire...
- Düzinelerce, şüphesiz.
- Plein de gens, c'est sûr.
- Radyasyon dedektörü ötmüş mü? - Şüphesiz.
- Et le détecteur de radiation?
Sayın jüri üyeleri, şüphesiz ki kanıt bize Otis Williams'ın suçlu olduğunu açıkça gösteriyor.
Mesdames et messieurs les jurés, les preuves montrent irréfutablement qu'Otis Williams est coupable.
pek değil, şüphesiz.
Pas assez visiblement.
* Hiç şüphesiz söyleyebiliriz ki * * New York *
And we can safely say New York
Söylediğime inananlar, şüphesiz ki benim havarilerim olacaktır.
Si vous demeurez fidèles à ma parole, vous êtes vraiment mes disciples.
Viskinin de yardımı oldu şüphesiz.
Bien sûr, le whisky a aidé.
Bu rağmen, şüphesiz ki Hegg insanı kendine hayran bırakır.. ... ama hiçbir zaman turist turlarının gözde durağı olmamıştır.
Bien que Hegg ne manque pas d'un certain charme, elle n'a jamais été vraiment touristique.
Hiç şüphesiz 2 yıldızlı bir otelin barında, allı pullu süslenmiş Alman şarabı içiyor ve kuzenlerinin otoparkta sevişmelerini izliyor olurduk.
Le bar d'un petit hotel 2 étoiles, probablement. Décoré avec des guirlandes de noël, a boire du vin Allemand, et a regarder vos cousins baiser dans une voiture.
Şüphesiz sessiz ama şiddetli bir tarzı var.
Il est du genre silencieux mais violent. Aucun doute.
Şüphesiz bir şans verildi onlara. Hadım edilme veya Duvar.
On leur a donné un choix, sans doutes- - la castration ou le Mur.
Şüphesiz diğerlerine de yaptığı gibi, bir şekilde güç yüzüğünün enerjisine kilitlenmiş olmalı.
Il a dû trouver un moyen de localiser l'énergie de ton anneau. Et celle des autres.
Şüphesiz.
Indubitablement.
- Şüphesiz.
J'imagine.
- Şüphesiz. Tamam.
Pas de problèmes.
Şüphesiz içinde çatal ve bıçak olanından.
Avec couteau et fourchette, j'imagine.