Anasını s translate Portuguese
212 parallel translation
Vay anasını sayın seyirciler, üçüncü sırada yer alan Kowalski bu!
Meu deus, é o número três, Kowalski.
Anasını s.ktiklerim, bırakın ulan!
- Pilantras! Minhas roupas.
Hoşçakal, anasını s * ktiğimin!
Adeus, sacana!
Anasını s.ttiğim!
Diz "Aah", filho da puta!
Bu anasını siktiğimin çantasına sıçacağım.
Cago-lhe na pasta.
Anasını sattığım, senin için özel tasarlanmış resmen.
Feitos de encomenda para ti.
Anasını s. Ktiğim, "dondurma" dedi!
- O sacana disse, "gelado"!
Anasını s. Ktiğimin şeyini daha çekmedim bile.
Todavia nem dei pitada a este cabrão.
Anasını s.. - -
Filho da put- -
Anasını satmışım!
Que se lixe!
Anasını siktimin yaşlısına yardım
Ajudem os cabrões dos velhinhos
Anasını s.ktiklerimden birini indirdik.
- Apanhámos um dos dois sacanas.
Anasını s.keyim.
Puta que pariu isto.
Çünkü anasını s.ktiğimin Colonel'i benim tek kayak fikrimi çalmıştı ve dağı, özel kayak akademisi olarak ilan etmişti.
Bem, foi quando o Coronel.. o filho da puta me roubou a ideia e declarou que a montanha fosse uma academia de ski privada.
Anasını s.ktiğimin aptalı.
Filhos da puta estúpidos.
Hava cehennem kadar sıcak, anasını satayım. Eriyip, giderler.
Está muito quente, eles vão se derreter.
Geber, anasını s.ktiğim!
Morre, filha da mãe!
Kelebeği, pervaneleri, anasını satayım, helikopterin yarısını parçalamışlar!
Roubaram-lhe o regulador de pressão, os rotores, metade da porra do helicóptero!
Sen bir Chiricahua savaşçısının anasısın.
Agora és a mãe de um guerreiro Chiricahua.
İnsanlıktan nasibimi almayayım diye, tabiat anayı rüşvetle ayarttı, kolumu kurumuş bir fidan gibi çarpıtması, sırtıma dalga geçilecek iğrenç bir kambur yüklemesi, bir bacağımı uzun, diğerini kısa yaratması, bedenimi bir karmaşa, anasını hiç andırmayan, biçimsiz bir et yığını hâline sokması için!
e para não me julgar com suas leis indulgentes corrompeu a frágil natureza com algum soborno. Para retorcer meu braço como um ramo de videira seco, para carregar uma magnífica montanha em minhas costas, para dar forma as minhas pernas com tamanhos diferentes, para me desproporcionar em qualquer parte, como um caos, ou filhote deformado que em nada se assemelha a sua mãe.
Vay anasını, burada çok uzun süre kalmış olmalıyım.
Raios, devo aqui andar há demasiado tempo.
Yarın bu şımarık kasabanın anasını ağlatacağız.
Amanhã vamos fazer chorar esta maldita cidade ianque.
Satmışım anasını. 8 yıI hapis.
Que raio? 8 anos na cadeia.
İnsanın belini büken, anasını ağlatan, canına okuyan bu yarışın... nesi bu kadar önemli?
Que tem de tão especial esta corrida de virar tripas, partir costas... e em que se matam homens?
O, İmparator'un karısı ve onun çocuklarının anası.
É a mulher do Imperador e a mãe dos seus filhos.
Orospu çocuğu. anası s.kişmiş, kardeşlerimi uçurabileceğini mi sandın?
Filho da puta! Filho da puta, pensavas que podias explodir com os meus irmãos!
Götü sıkıştı mı, anasını, babasını, ninesini bile satar bu piç. Siyam Kralı'nı bile ispiyonlar sorguda bu ibne.
Ele choraria no colo da mãe, do pai, da avó com duas cuecas... e do Rei do Sião, se fosse acusado de alguma coisa.
Bu kısmını seviyorum. Tanrım! Bu anasını s.ktiğimin şeyi tam bir bomba.
Curto muito esta parte.
Vaftiz anasısın.
Você é a madrinha.
Özür dilerim. Vay anasını, biliyor musunuz sıradaki de bana partide dana eti servisi yapacaklarını söylemeleri olacak.
Desculpa, mas só falta dizeres-me que vão servir vitela.
Bu adam mısır ekmeği istese, insanın anasını çalar.
Este homem roubava a mãe se precisasse de pão.
Anasını s.ktiğim.
meu cabrão.
Anası babası mısın?
É o pai dele?
Oğlumun anasısın, belki de karım olacaksın.
Você é mãe do meu filho, e provavelmente será minha esposa.
Sonra da siz anasını düzdüklerime sıra gelecek.
E depois é a vossa vez, seus grandes cabrões.
Buz merkezinden numuneler olmadan "vay anasını" dışında söyleyebileceğim bir şey yok.
Sem amostras reais do gelo, não posso dizer mais do que, sabes, wow.
- Hay anasını. - Beni öldürmeye mi çalışıyorsun?
Está a tentar matar-me?
Böyle ışınlanmanın ta anasını avradını...
Raios partam o teletransporte...
Bir zamanlar anasını babasını tanımayan bir çocuk varmış.
Era uma vez um menino que nunca conheceu nem o pai nem a mãe.
Vay anasını, haklısın.
Tens razão.
Üzgünüm, yanlış Anasının Kuzusu'na gelmişsiniz siz.
Desculpe. Não é o mesmo Mãe-filho.
Oğlanı da al git. Pekâlâ anasının kuzuları. Perdemiz sıkışmışa benziyor.
- Muito bem, Mães-filhos, a nossa cortina parece estar presa.
Sen hangi kuşun anasısın?
És mãe de quem, caramba?
Kabuğunun güzelce parlaması ile şimdi göç edeceği yöne devam eder ki bu binlerce mil sürer iz bırakmaya açık denizlere doğru ta ki deniz anasının sıvı gökyüzüne Doğru akıntıya sürüklendiği yere.
Com a sua carapaça formosamente lustrada regressa agora às suas migrações que poderão levá-la a milhares de kilómetros através do imenso mar aberto onde as medusas nadam à deriva pelos céus líquidos.
Gaia, yaradılışın toprak anası, muzumu katkısız ve devamlı yap.
Gaia, terra mãe da criação, torna a minha banana correcta e verdadeira.
Salak okul idaresi bütün anasınıflarında uyku saatini kaldırdı. Şimdi de çocuklar gün sonunda çıldırmış gibi oluyorlar.
A estúpida direcção de escolas retirou a hora da sesta em todos os jardins de infância e agora os miúdos acabam loucos no final do dia.
Biliyorum "Lex Luthor kayıp" dikkat çekici bir manşet ama, bütün kötülüklerin anasını neden arıyoruz tekrar anlatır mısın.
Eu sei que o desaparecimento do Lex Luthor é uma notícia tentadora, mas diz-me porquê procurar um causador de tanto mal?
O lanet anasına sızlanmaya gittiğinde onu bir kenara çekip her sızlandığında ona daha fazla kızdığımı söyledim. ... ve her sızlanmasının bir bedeli olduğunu da.
Depois que a vadia foi reclamar pra mamãe, chamei ela num canto, disse que quanto mais reclamasse, mais raiva eu ia ficar, e que a merda ia feder.
Aslında, bunu yayınlamam ve ona ajans açmam için ısrar ediyor yoksa bana anasının gözü bir cinsel taciz davası açacakmış.
Aliás, insiste que eu a apoie, para lançar a carreira dela como agente, senão, levo com o processo por assédio sexual mais lixado que há.
Vay anasını, çok şanslısın Afro!
Bolas! És um tipo cheio de sorte, Afro!
Kadınların en kutsalı. Kutsanmış rahminden çıkan yüce İsa'nın anası.
O Senhor é convosco, bendita sois Vós, entre as mulheres, e bendito é o fruto do Vosso ventre...