English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ A ] / Anlamadınız mı

Anlamadınız mı translate Portuguese

317 parallel translation
Bedeker, size söylemeye çalıştığım şeyi anlamadınız mı?
Bedeker, entendeu o que eu te disse?
Anlamadınız mı?
Percebe?
- Beyefendi, anlamadınız mı?
Oiça lá... - Não está a perceber? - Não!
- Hâlâ anlamadınız mı?
Se o senhor não percebe...
Şimdi anladınız mı, anlamadınız mı?
Então, é pegar ou largar.
şakayı anlamadınız mı?
Não perceberam a piada?
- Anlamadınız mı?
- Qual vodka? Revoluçäo!
- Anlamadınız mı?
- Não sabe?
Beni anlamadınız mı?
Entendeu? Desapareça!
Marx Brothers şakası, anlamadınız mı?
Os Irmãos Marx, reconheceste?
Hala anlamadınız mı kızlar?
Não estão a perceber?
Yazdığım bilmeceyi anlamadınız mı?
- Não entendeu a charada?
Anlamadınız mı...
Maldito seja!
Anlamadınız mı? Ben yapmadım.
Não fui eu!
Sanırım anlamadınız. Kendimden geçtiğimde benimle ilgilenen kadını kastediyorum.
Refiro-me à senhora que tomou conta de mim enquanto estive desmaiada.
Artık kendim için çıkarmayı amaçladığınızı anlamadım.
Não quiz acreditar que você se arriscasse por mim novamente.
Sanırım beni doğru anlamadınız.
Eu acho que vocês não me ouviram bem.
Belki de anlamadınız. Evet anladım.
Talvez não tenha compreendido.
Haydi, kızı bulmalıyım. Burasını ben de anlamadım.
Vamos lá, tenho de a encontrar.
Bayan McLintock, umarım yanlış anlamadınız.
Sra. McLintock, espero que não entenda mal.
Sanırım, anlamadınız.
Acho que não está a perceber.
Şey, sanırım öncelikle onları okumanız daha iyi olur... anlamadığınız bir şey olursa, açıklamaya çalışırım.
Bem, acho melhor você ler primeiro e se não entender algo, tentarei explicar.
15 kere anlattım, 5 kere aksırdım, hiç bir şey anlamadınız!
- Longe! Estou farto de lho dizer. Espirrei cinco vezes e não percebeu nada!
Kız mısın, oğlan mısın anlamadım.
Não sei se és rapaz ou rapariga.
Bakıyorum da Bayan Prudy, kartlarını açık oynamaktan hoşlanan bir genç hanımsınız. Çok şaşırdım. - Anlamadım?
Vejo que é uma moça... que gosta de jogar com as cartas na mesa.
- Onlar, benim ve kocanın şeytan olduğunu söyleyen insanlarla aynı kişiler çünkü ne yapmaya çalıştığımızı anlamadılar.
- Sim, e são os mesmos médicos que disseram que ele, e eu somos malévolos porque não entendem o que tentávamos fazer.
Benim anlamadığım şey, burda tam olarak ne oldu... yani - anlarsınız, Eğer... burada bir anahtar var idiyse... - Evet?
Eu só quis dizer que se ali estivesse uma chave e o Bryce soubesse, claro que ele usaria a chave para entrar pela porta principal.
Şimdi, bakın, ben size bir şey açıklayacağım ve de anlamadığınız bir ayrıntıyı, beni istediğiniz an durdurabilirsiniz.
- Vou explicar-lhe uma coisa. Se não perceber alguma coisa, fique à vontade para me interromper.
Anlamadığım şey, FBI bu dinleme olayının ayrıntılarını bilebilecek insanlarla konuşmadı bile. Ve görüşmeleri neden BYSK merkezinde yaptınız da evlerinde yapmadınız çünkü orada daha rahat konuşabilirlerdi.
Porque é que sabendo... das operações de espionagem, o FBI não as interrogou... e interrogou o pessoal da CREEP... na sua sede... em vez de em casa deles, onde podiam falar mais à vontade?
- Yok canım, hiçbir şey anlamadınız.
Não, tu estás por fora.
O kızın gördüğünü söylediği şeyi hala anlamadım.
Nunca soube o que aquela rapariga disse que tinha visto.
- Anlamadım. - Bir erkekle mi buluşacaksınız?
Vai ver algum homem?
Sanırım anlamadınız.
Não está a entender.
Bana ne söylemeye çalıştığınızı tam olarak anlamadım.
Não entendo bem o que me quer dizer.
Anlamadığınız güçlerin etkisi altındayım.
Estou a prestes a obter um poder que não pode compreender.
Bizim toplumlarımızda sizin asla anlamadığınız birçok güzel şey var.
Cuidávamos uns dos outros. Resolvemos bem muita coisa que a vossa sociedade nunca resolveu.
Anlaşılan anlamadığınız bir şey var, bunu size açıklayacağım.
Há qualquer coisa que vocês não parecem compreender, portanto vou explicá-las.
Efendim, korkarım olayı anlamadınız.
Receio bem que não esteja a compreender.
Beni neden tutuklattırdığınızı anlamadım ancak.
Continuo a não perceber porque me mandou prender.
Olayın önemini anlamadınız, Mösyö Blunt.
Não conseguiu perceber a ideia, M. Blunt...
Ama sanırım bu ironiyi anlamadınız.
Mas imagino que tal ironia o transcenda.
- Hileli tavrınızı sevmedim, bayan? - Pardon, anlamadım?
- Minha senhora, eu não a ouço.
O muhasebeci şakalarını ya da iğrenç hakaretlerinizi anlamadığımı mı sandınız?
Acha que não entendo suas piadas sobre burocracia e os dichotes irreverentes.
Solucan deliğindeki parazit sinyalleri kesmek için ne tür taşıyıcı dalga kullanacağınızı pek anlamadım.
Não sei bem que tipo de onda portadora vão usar para atravessar a interferência.
Eğer formda anlamadığınız bir yer olursa personelden yardım isteyin.
Se houver algo no formulário que não entendam, peçam ajuda a um membro do pessoal.
Neden bıraktığınızı hiç anlamadım.
Nunca percebi porque desistiu.
Onunla ne yapacağınızı anlamadım doğrusu.
Não estou a ver o que podem fazer com aquilo.
- Anlamadın mı? "Bir tek kızı vardı, bir tek işi gücü onu sevmekti."
Ora, "uma bela filha, nada mais, que ele muito amava."
Rahatsız etmek istemezdim... sakın anlamadığımı sanma.
Não queria perturbá-la. Acha que eu não compreendo?
Mumya kendi muhafızını neden öldürsün, anlamadım ki şimdi?
Não percebo. Porque é que a múmia iria matar o seu guarda-costas?
Umarım iş gereği yaptıklarımın yaşadığınız trajediyi anlamadığım anlamına gelmediğini anlıyorsunuzdur.
Espero que saiba que o que faço não deverá ser interpretado como um falha da minha parte em reconhecer a sua tragédia.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]