Araba mı translate Portuguese
4,402 parallel translation
Araba mı aldın?
Compraste um carro?
- Araba mı?
Um carro?
- Araba mı kullanıyorsun?
Estás a conduzir?
Polonya'da terkedilmiş bir araba mı?
Um carro abandonado na Polónia?
Bana bakar mısın? - Sarhoş sarhoş araba mı kullandın?
Ouve, tu conduziste bêbedo?
Araba mı?
- Carro?
Ona araba mı aldın?
Compraste-lhe um carro?
Bana araba mı aldın?
Compraste-me um carro?
Yeni bir araba mı?
Um carro novo?
Çatının kenarına kıçımı götürene kadar araba gitmişti.
Quando cheguei à beira do telhado o carro tinha desaparecido.
Orada sadece bir tane araba olduğunu söyleyen tanığımız vardı.
Tenho uma testemunha que disse ter visto um carro no local do crime.
Yola çıktınız mı eminim sizi hastaneye götürecek bir araba bulursunuz.
É justo. Quando chegarem à estrada, tenho a certeza que arranjarão boleia para o hospital.
Ya da kız burada kalır, işini bitirirsin ve sonrasında ikiniz gün batımına araba sürersiniz.
Ou a rapariga fica aqui, e... acabas o trabalho, e depois vocês os dois conduzem para o por do sol.
* Spor araba kullanıyorsun, gaza basmakta değil mesele * 160 basarım, çünkü laf yapmaz ağzım *
Vejo-te a conduzir um carro desportivo Não piso o travão e tentarei ir sempre rápido Pois querida, não posso falar disso
Kapının önündeki araba babanın mı?
É o carro do teu pai que está parado lá fora?
Kendi dikomu açacağım, araba alacağım, ev ve bir de köpek, ve ona asla Chusky demeyceğim.
Vou abrir a minha própria discoteca ; vou ter o meu próprio carro, a minha casa o meu cão, e juro-te que não se chamará Chuski!
Sanırım bir araba kiralayacağım, ama yol çok uzun.
Acho que tenho de alugar um carro, mas são centenas de quilómetros.
Birkaç ay önce, alkollü araba kullandığım için içeri alınmıştım.
Há oito meses atrás, mandaram-me parar por conduzir bêbado.
Araba hırsızlığı, dolandırıcılık, yardım ve yataklık.
Roubo de carro, fraude, venda e associação criminosa.
Bu benim ilk araba yarışım değildi.
Vês como esta nem parece a minha primeira corrida? !
Araba yarışı oynadım,... birkaç bira içtim sonra da uyudum.
Joguei um bocado de "Need For Speed", bebi algumas cervejas, e, depois, adormeci.
- Bu şekilde araba mı kullandın?
Conduziste nesse estado?
- Kırmızı Panda'nla mı bırakıyordun. - O araba benim değil.
- Ele foi no teu Fiat Panda vermelho...
Kızı eve bırakacaktım ama araba sendeydi.
Tê-la-ia levado a casa, mas, tu estavas com o carro.
Araba kullanabilecek durumda mısın?
Consegue conduzir?
- Dışarıdaki araba sana mı ait?
É o seu carro lá fora?
- Arkamızdaki mavi araba restorandan çıktığımızdan beri peşimizde.
- Aquele carro azul... está a seguir-nos desde o restaurante.
Araba ve onun için arama bülteni çıkarttım.
Já lancei um alerta para ele e para o carro.
Kızma lütfen. Senin tipindeki kızlara böyle şeyler teklif edilmeyeceğini biliyorum ama sana yeni bir araba aldım.
Não fiques chateada, mas na realidade eu acho que és do tipo de rapariga que fica ofendida com algo deste género, mas comprei-te um carro.
Aranızda araba var mı?
Há carros entre você e ele?
Fransızca öğrenimimden sonra Gers'e gidip araba yarışı üzerine eğitim aldım.
Depois de estudar Francês fui para Gers para estudar automobilismo.
Tanrım Eddie, araba sana ne yaptı?
Merda, Eddie, O que te fez o carro?
Tek yapacağım şey, özel araba yoluna park etmek ama oraya bir karavan ve odun yığını koymuş.
Eu cá estacionava-o à entrada de casa... mas ela já lá tem uma rulote e um monte de lenha.
Bir tek araba lazım bana.
Um carro... é tudo o que preciso.
Bu, tekrar araba sürmek isteyen veya restoranda çatal bıçak tutmak isteyen biri için yeterli olabilir. Ama bizim yaptığımız şey için yeterli değil.
Isto pode ser bom o suficiente para quem quer conduzir outra vez ou usar garfo e faca num restaurante, mas para o que fazemos, não serve.
Bir kundakçıyı ve zırhlı araba hırsızlarını yakaladı ve daha geçen hafta bizim yapamadığımızı yapıp Vertigo'nun ardındaki örgütü çökertti.
E semana passada, acabou com a droga Vertigo, algo que nós não conseguimos.
Ama işin iyi tarafı kardeşime yardım etmem için bana bir araba alacaktı.
Mas a boa notícia é que ela me ia dar um carro, para ajudar com a minha irmã.
Gitmek için bütün gece araba kullandım.
Eu dirigi a noite toda para isso.
Yolculuk boyunca, sen Harry Callahan gibi sessizlik içinde araba kullanacaksın ve ben de burada altıma mı sıçacağım?
Isto vai ser assim? Conduzes em silêncio como o Harry Callahan para me borrar de medo?
Araba plakası, bahsetmiş olabileceği bir isim, gidebileceği bir mekân ismi var mı elinde?
Sabe a matrícula? Algum nome que ele possa ter mencionado?
Biliyorum, demin de aradım ama Şerif Romero'nun devriye arabaları yollamaya devam ettiğinden emin olmak istedim çünkü bir süredir ortalıkta araba falan görmüyorum.
Eu sei que acabei de telefonar, mas queria saber se o Xerife Romero ainda tem a patrulha cá em casa, porque não vejo nenhum carro há algum tempo.
Bize Jaguar'ın nadir... / i... bulunan bir araba olması gerektiği yönündeki önerileriniz daha etkileyiciydi. Çünkü, şunu kabul etmeliyiz ki,... arabalarımızı satın alan erkekler, biraz farklı olmak istiyorlar.
Pelo trabalho que nos apresentou, tinha ficado com a impressão de que seria uma abordagem mais elegante para fazer a Jaguar parecer rara, porque temos de admitir que os cavalheiros que compram o nosso carro têm de ter posses.
Araba kullanmak istemediğim için nöbet odasında yattım.
Não queria conduzir, então dormi num quarto de turno.
Beni merkeze bırakırsan araç parkından geçici bir araba alırım.
Levas-me à esquadra e eu trago um carro da frota.
Beni alman lazım. Araba kullanabilecek gibi misin?
Preciso que venhas buscar-me.
- Araba lazım olursa haber et.
- Se precisares de boleia, avisa-me.
Kardeşi araba kazası geçirmiş bir ablayla anlaşma yaptım.
Negociei um acordo com a irmã de um homem que foi morto num acidente de carro hoje.
Bizimkilerle araba olayını konuşacağım ve eğer tamam derlerse, alacağım.
Ouve, eu falo com os meus pais sobre o assunto do carro e se eles disserem que não há problema, eu compro-o.
"Ben gerçekten, araba almak için... "... annesinin ve babasının iznini isteyen bu adamla mı evleniyorum? "
"Vou mesmo casar com um tipo que tem de pedir permissão aos pais para comprar um carro"?
Bu büyük problemi de çözdüğümüze göre söylemeye çalıştığım şey 830 dolara pek fazla adam gibi araba bulamayız.
- Agora que resolvemos esse problema, só estava a tentar dizer que não vão encontrar muitos carros bons por $ 830.
Dört tane araba çalmanın yakalanma şansımızı artırmaktan başka hiçbir anlamı yok.
Não vale a pena nós roubarmos um carro, isso aumenta a possibilidade de sermos apanhados.