Aradın mı translate Portuguese
4,783 parallel translation
- Tamam, ama aramadın, aradın mı?
- Ok, mas não ligas-te, ligaste?
- Az önce Mitch'i aradın mı?
- Acabou de ligar ao Mitch?
Son zamanlarda şu kurgusal karakterle ilgili olarak polisi aradın mı?
Chamaste a polícia por causa de algum personagem fictício, ultimamente?
- Polisi aradın mı? - Bir şey yapamıyorlar.
- Eles não podem fazer nada.
- Polisi aradın mı?
- Ligas-te para a polícia?
- Aradın mı?
- Ligaste? - Sim.
- Cebini aradın mı? - Hepsini aradım.
- Tentaste ligar-lhe?
- Geçen gece beni aradın mı?
Telefonaste-me ontem à noite?
- Kadını ya da Cross'u takip cihazları için aradın mı?
Revistaste-a a ela e ao Cross à procura de dispositivos de localização?
baksana, iş hakkında bu adamı aradın mı? Ne işi?
- Ligaste para o homem sobre o emprego?
- Umarım aradığını bulursun.
Espero que encontre o que procura.
- Dinle Gail'e aradığını söylerim tamam mı?
- Eu digo-lhe para te ligar.
Umarım aradığınızı bulursunuz.
- Espero que encontre.
Her se ferinde seni geri aradım ama sen telefonu kapattın.
E sempre que tento telefonar-te de volta, tu desligas.
Beni bu gece bir sebeple aradın ve ben sanırım ne olduğunu biliyorum.
Telefonaste-me esta noite por um motivo e penso que sei qual é.
Bak, Zook'un arkadaşın olduğunu biliyorum ve onun suçlu olmasını istemiyorsun ama aradığımız adam o.
Eu sei que o Zook é teu amigo e não queres que ele seja culpado, - mas ele é quem procuramos.
Sanırım aradığın şeyi buldum. Hey.
Acho que encontrei o que procuras.
Bu yüzden Helen'ı aradım mektubumu hiç almadığını söyledi.
Foi por isso que liguei à Helen e ela disse-me que não recebera a carta.
Çıkmak için 9 ayın var. Ve sen Keegan'ı mı aradın?
Faltam-te apenas nove meses e mandas ligar ao Keegan?
O zaman doktorun istediği beslenme uzmanını aradığımızda, bize "O kadar küçük çocuklara bakmıyoruz." dediler.
Na época, ligámos para o nutricionista que o doutor recomendou e informaram-nos que não atendiam crianças tão jovens.
Karının diş kayıtları var mı? Burayı aradıktan sonra bir daha buraya gelmekten kurtar beni.
Tens uma cópia dos registos dentários da tua esposa?
Aradığın için sağ ol tatlım.
Obrigada por ligares, querida.
Kadın, dün seni aradım.
Mulher, liguei-te ontem.
Kötü bir zamanda aradın. Doğru dürüst uyuyamamıştım bile.
Ligaste num mau momento, E eu não tinha dormido bem.
Onu aradığımızın farkında.
Ele sabe que estamos a chegar perto dele.
- Aradım ama açmadın.
- Tentei ligar, mas ninguém atendeu.
Babasını bile aradım.
E até para o pai dele.
- Hayır, onu aradım da orada değil. - Ne zaman aradın? Şimdi mi?
Eu liguei-lhe, não precisas de ir lá.
İntihar etti dedi. Aradınız mı onu?
- Disse que foi um suicídio.
Dün Told'u aradım ve tekneyi çıkarmasını söyledim.
Liguei ontem e disse ao Ed para pôr o barco para fora. Não te preocupes.
Her yeri aradınız mı?
Procuraram por todo o lado?
Sabah 2'de aradığın için teşekkürler. Bunun için minnettarım.
Muito obrigado por me teres ligado às 2 da manhã.
Başka bir Hammy filmi için aramadım Haiti devrimi için aradım, tüm zamanların en büyük köle ayaklanması.
Este não é outro filme do Hammy. E é sobre a revolução haitiana. A maior rebelião de escravos de todos os tempos.
Ofisini aradım ve saatler önce çıktığını söylediler.
Eu liguei-te para o trabalho e eles disseram que tu tinhas saído há imenso tempo.
Neden beni aradın? Neden ortağımı aramadın?
Porque me chamaste e não ao meu parceiro?
Bu sayede sizin aradığınızı anlayacağım.
Eu saberei que é a senhora.
Sanırım aradığın kelime "yarrağı yeriz" olacak.
Penso que a palavra que procuras é "fodidos".
Polisi aradınız mı?
Ligaste para o escritório?
Aradığımız bu yer, gizli odacık yer altı mezarlarının Doğu bölümüyle, Güney bölümü arasına kusursuzca sıkıştırıldığını fark etmediniz mi?
O espaço de que andamos à procura, a câmara secreta... Não reparaste que está perfeitamente encaixada entre o sistema leste e o sistema sul das catacumbas?
Sonra birinin üstünde silah taşıdığını fark ettim. Ve hemen telefonuma sarılıp 911'i aradım.
Depois, vi que um dos homens tinha uma arma escondida, por isso, peguei logo no telemóvel e liguei para o 112.
Bunları mı aradın?
Estava à procura disto?
Ölmediğinden emin olmak için seni aradım. Ve sen de özel biri ile tanıştığını, hayatının geri kalanını geçireceğin biri ile tanıştığını söyledin.
Eu liguei-te para ter a certeza que não estavas morto, e tu disseste que tinhas conhecido alguém especial, alguém com quem te imaginavas a passar o resto da vida.
Aradığımız adamların hepsi 2'şer kez hüküm giymişler.
Os homens que andamos à procura, são todos candidatos a prisão perpétua.
Hayır, Ajan Leonard'ın dediğine göre bir saat önce çıkmış onu cepten aradım ama açmadı.
O Agente Leonard disse que ele saiu há uma hora. Tentei-lhe ligar, mas, ele não atendeu.
Sen aradığında babamın yanındaydım.
Estava junto ao meu pai quando ligaste.
911'i bununla mı aradın?
E foi quando ligaste para o 119? Sim.
Cidden orada oturup, bana sadece hoş bir çocuk aradığını mı söylüyorsun?
Vais mesmo ficar aí sentada e dizer-me que só estás à procura de um tipo simpático?
Pekala, seni uzay gemilerine bindirdikleri zaman her tarafını aradılar mı? - Bilirsin, anal arama gibi işte.
Então, quando eles te levaram para bordo da nave espacial, eles colocaram-te uma das... sabes, sonda anal?
Kitabını aradım.
Procurei pelo teu livro, sabias?
Restoranı aradım ve arabanın çalındığını söylediler.
Liguei ao restaurante e disseram que o teu carro fora roubado.
Ben de babamı aradım, Sean'la birlikteydi ve başınızın dertte olduğunu söyledi.
Então, liguei ao pai, ele está com o Sean e disse-me que vocês estavam em sarilhos.