Açık konuşmak gerekirse translate Portuguese
210 parallel translation
Açık konuşmak gerekirse böyle eğlencelerin zamanı mı şimdi?
Para ser franco será altura para frivolidades?
Hem açık konuşmak gerekirse... bombalar atılmaya başladığında, ne bu kentte... ne de bir başka kentte olmak istiyorum.
E outra coisa, não quero estar perto daquela cidade, ou de qualquer outra, quando começarem a largar as bombas.
Senin sorunun Holland, açık konuşmak gerekirse yeterince hırslı olmaman.
O seu problema, Holland, é que tem pouca ambição.
Şahsen, canım, açık konuşmak gerekirse, ben Ernest adından pek hoşlanmıyorum.
Pessoalmente, querida, e falando claramente... não ligo muito ao nome Ernest.
Evet, çok açık konuşmak gerekirse Cecily, senin 42 yaşında olmanı ve yaşına göre sıradan görünmeni dilerdim.
Bem, para falar francamente, Cecily... Gostava que tivesse 42 anos já feitos... e mais vulgar do que o habitual para a sua idade.
Peder, açık konuşmak gerekirse, pek dindar sayılmam.
Para ser franco, não sou muito religioso.
Daha açık konuşmak gerekirse ;
Para lhe dizer francamente, não o percebo.
Açık konuşmak gerekirse aileden değilsin.
Você não é membro dela, pois não? Falando a verdade...
Açık konuşmak gerekirse, Eğer önümüzdeki hafta kongrede Johnny'nin ismi teklif edilirse... Onun önünü kesmeye çalışır mısın?
Falando o mais simples possível, se o nome do Johnny fosse proposto na Convenção da próxima semana, tentaria bloqueá-lo?
Açık konuşmak gerekirse... daha iyisini bulabilirsiniz.
Mas para ser honesto acho que pode encontrar melhores...
Daha açık konuşmak gerekirse, paravan bir hikayeye karşı olmanız...
Mais especificamente, a vossa oposição à história...
Açık konuşmak gerekirse sorununuz koca burnunuz.
Sim. Para ser muito directo, está preocupado com a sua enorme penca.
Açık konuşmak gerekirse, sen de pissin.
Tu também não és o expoente do asseio.
Açık konuşmak gerekirse, beni bu davadan alıyorlar.
Vou ter de lhe dizer a verdade. Tiraram-me deste caso.
Açık konuşmak gerekirse... galiba karanlıktan korkuyor.
Para dizer a verdade, acho que ele está é com medo.
Açık konuşmak gerekirse, ben de eğilip almazdım.
Para dizer a verdade, eu também não o tinha apanhado.
Yaptığımız yardımlar açık konuşmak gerekirse, tarafsız bir ülkenin yapmayacağı şeylerdi.
e iniciarmos de imediato ações que não eram neutras, do ponto de vista da interpretação literal.
Açık konuşmak gerekirse... pencereden düşmüş olması pek olası değil.
Cá entre nós, não é nada natural que ele tena caído da janela.
Açık konuşmak gerekirse general, insanın sizinle bunca yıl birlikte olup da içinde bir şeyler hissetmemesi olanaksız.
Bem, para ser sincero, brigadeiro, não se pode andar tão perto de um tipo como você tanto tempo sem sentir alguma coisa bem lá no fundo.
Açık konuşmak gerekirse, üzerimde büyük bir delikle hem... kötü hisseder hem berbat görünürdüm.
Para ser inteiramente franco, ficaria horrível e sentir-me-ia pior com um enorme buraco.
Açık konuşmak gerekirse çavuş, evde karım ve çocuklarımla olmayı yeğlerdim.
Francamente, preferia estar em casa com a minha mulher e os meus filhos.
Açık konuşmak gerekirse... bir din adamı için aç karnına vaaz vermek zor olsa gerek.
Imagino que deva ser difícil para um homem da fé... levar a mensagem de estômago vazio, por assim dizer.
Lütfen devam edin Müfettiş. Açık konuşmak gerekirse Holmes, bu adamı Çingeneler, onu en değerli mallarından mahrum edilmek kastıyla taciz etmiş, onun ceplerini boşaltırlarken de, onun taşıdığı bir fotoğrafı da almışlar.
Os meus pensamentos... pensava numa antiga lenda Klingon sobre..... uma criatura espacial preta gigante que era capaz de devorar naves inteiras.
Açık konuşmak gerekirse, koşuyorum!
Diria mesmo mais, Dupont, não era o Tintim.
Açık konuşmak gerekirse, bunu istediğimden emin değilim.
Para ser franco... Não sei se quero que algo aconteça.
Açık konuşmak gerekirse Bay Perkins, ölmemiş olsa onu çoktan kovmuştum.
Sinceramente, se ele não estivesse morto, eu o expulsaria.
Artık barışsever ve anlayışlı bir toplum haline geldik ve açık konuşmak gerekirse, bu durumla başa çıkacak donanımımız yok.
Está a ver, somos agora uma sociedade pacífica... e compreensiva e, francamente, não estamos preparados... para enfrentar esta situação.
Ve açık konuşmak gerekirse, şirketimiz sizin kefaletinizi ödeyemez.
E, sinceramente, acho que o seguro da companhia não vos cobrirá.
Frasier, açık konuşmak gerekirse boş zamanımı senin nasıl yaşadığını düşünerek geçirmiyorum.
Para ser franco, não passo as minhas horas livres a imaginar como vives.
Açık konuşmak gerekirse, sana sınıf atlattırmaktan pişman oldum.
Sinceramente, estou a começar ficar arrependido de te ter avançado de ano.
100 yıllık bir kan davasının bir gecede unutulmayacağının farkındayım ama açık konuşmak gerekirse, G'Kar bu benim sorunum değil.
Eu sei que 100 anos de sangue não é algo... que se esqueça de um dia para o outro. Mas o fundamental é que, G ´ Kar... isso não é problema meu.
Açık konuşmak gerekirse, oniki güdümleme çipi.
12 circuitos de orientação, para ser mais exacto.
Özellikle siz, açık konuşmak gerekirse sinek avladığınız için.
Sobretudo quando o teu crédito é péssimo.
Hayır bayım açık konuşmak gerekirse.. ... sizin hiç bu mesleğe girmek isteyen arkadaşınız varmı? Ben onu merak ediyorum?
Entre nós, sinceramente :... acha que uma pessoa normal queria ser polícia?
Çünkü açık konuşmak gerekirse, en son keyfin yerinde olduğunda kötü şeyler yaşanmıştı.
Porque, da última vez que ficaste satisfeito contigo mesmo, as coisas correram muito mal.
Açık konuşmak gerekirse, neyin doğru olduğunu artık bilmiyorum.
Para ser muito franco, já não sei o que é a verdade.
Evet, Cooper yerde yatıyor ve açık konuşmak gerekirse kalkabilecek gibi de görünmüyor, sevgili seyirciler.
Caiu para a contagem e garanto que já não se levanta! Seis! ...
Daha açık konuşmak gerekirse hisse payı.
Opções de compra de acções, para ser um pouco mais preciso.
Açık konuşmak gerekirse, adamın olmaktan bıktım.
Honestamente, estou cansado de ser o seu rapazinho.
Tabii açık konuşmak gerekirse,.. Çirkin olsaydın seni takmazdım.
Para ser sincero, não te ajudaria se fosses feio.
Açık konuşmak gerekirse, o adam dostun Ramon'un ta kendisi.
Para falar francamente, ele è o seu amigo Ramon.
Açık konuşmak gerekirse, burada buluşmamız şart mıydı?
Para ser franco, temos de nos encontrar aqui?
Gail, açık konuşmak gerekirse cinsiyetime ihanet ediyormuşum gibi gelebilir ama işin aslı erkekler çoğu zaman, kalın kafalı ve anlayışsız sersemlere dönüşüyorlar.
Gail, eu posso dizer só uma coisa? Isto vai parecer que eu estou a deitar abaixo o meu sexo, mas a verdade é que a maior parte do tempo, os homens podem ser mesmo uns... e desculpem a linguagem - palermas insensíveis. É verdade.
Açık konuşmak gerekirse hayır, ama olması ona bir yarar sağlayabilir.
mas ter isso, pode ser benéfico.
Şey, açık konuşmak gerekirse... sen John Crichton değilsin
Bem, no sentido exacto, você não é John Crichton.
Açık konuşmak gerekirse Monty.
Tenho de ser sincera, Monty.
Açık konuşmak gerekirse ABD'de saatin kaç olduğunu bilmiyorum... ama şu sıralarda tahminen masamın başında olurdum... ve hindili sandviçimi yerdim.
Sinceramente, não sei que horas são nos Estados Unidos, onde se encontram, mas calculo que, a esta hora, eu talvez estivesse na minha secretária, a comer uma sandes de peru em pão integral.
Açık konuşmak gerekirse diğerleri gibi değil.
Este corpo é magnífico, articulado, não como os outros.
Açık konuşmak gerekirse, kuşlar beni tedirgin etti.
Tenho de admitir que me sinto um pouco nervoso.
Bu kız açıkça konuşmak gerekirse bir hilkat garibesi.
Ela é, sejamos francos, ela seria um caso de interesse médico.
Açık konuşmak gerekirse, hasta olman hoşuma bile gitti sayılır.
Para dizer verdade, até gostei que estivesses enjoado.