Açık değil mi translate Portuguese
559 parallel translation
- Yani değişik fikirlere açık değil mi?
Quer dizer que não acredita?
Ama dekoltesi biraz açık değil mi?
Não tem muito decote?
Ruh, kehanetlerinin doğru çıkacağına dair sizi tuzağa düşürdü ve sen de buna inandın. Açık değil mi?
Foi o espírito que te fez cumprir essas profecias, e tu agora acreditas que as profecias se realizaram.
Açık değil mi?
É óbvio, não é?
Odası herkese açık değil mi zaten?
Claro, não esteve toda a gente? $ 150.
- Sence biraz fazla açık değil mi?
- Não é provocante demais?
- Tabii ki sizin. Bu açık değil mi?
Não é evidente?
Açık değil mi?
Não é óbvio?
Anlayamıyor musun? Bu yeteri kadar açık değil mi?
Não entendes, não é evidente?
Yataktaki o sahne fazla açık değil mi?
Aquela cena na cama é muito sugestiva.
Lokanta bu saatte açık değil mi?
pá?
- Bu yeterince açık değil mi?
- Não é óbvio?
İlk portrelerim konusunda, doğru yolda olmadığım açık değil mi?
Não eram melhores as minhas tentativas de retratos?
Her şey çok açık değil mi?
Não é esclarecedor?
- Açık değil mi?
- Não é óbvio?
- Çok açık değil mi sizce?
É óbvio, não é?
Bu yeterince açık değil mi?
Bom, isto é tudo bem claro, não é?
Bu yeterince açık değil mi?
- Isso não é óbvio?
- Bu gayet açık, öyle değil mi?
- É simples, näo é?
Yeterince açık, değil mi?
É bastante óbvio, não é?
Nedeni açık, değil mi?
O motivo é óbvio, não é?
Belki de bizlere artık ihtiyaçları yoktur. Peki bu acınacak bir şey değil mi?
E não acha lamentável?
- Bu oldukça açık, değil mi?
- Um tanto óbvio, não?
Artık acımıyor, değil mi?
Já não lhe dói, pois não?
Açık, değil mi?
Como pode ver, não?
Gayet açık, öyle değil mi, Danny?
É óbvio, não é, Danny?
Parti açık havada, değil mi?
É uma festa de jardim, não é?
Bu kadar açık sözlü olmamdan rahatız olmadın değil mi?
Mas não se importa de eu ser assim sincera, pois não?
Bu çok açık, değil mi?
Isso é óbvio, não é?
Açık verdi değil mi?
Então ele sempre apareceu, não foi?
Bu zımbırtının açık kalmasına gerek yok, değil mi?
Não precisamos disto ligado, precisamos?
Oldukça açık görünüyor, değil mi? Evet.
- Parece-me óbvio que sim, não acha?
Daha önce demiştin ki, karının Baxter ile olan ilişkisi neredeyse yarı açık denebilecek bir yaygınlığa ulaşmış, öyle değil mi?
Você disse antes, que o caso da sua esposa com a Baxter, está numa no que se pode chamar uma escala semipública, não é?
Neden? Yeterince açık değil mi?
Porquê?
Şimdi her şey daha açık, değil mi?
Já estás a ver mais claro, certo?
Yazar, kahramanın iktidarsız, erkek kardeşinin eşcinsel..... yengesinin de cinsel isteklerinin aşırı olduğunu belirttiğine göre... Kızla ilgili de bir açıklama yapmalıydı, öyle değil mi?
Não teria importância se o conflito fosse unicamente sentimental, mas visto que o autor nos diz que o herói é impotente, que o irmão dele é homossexual e que a irmã é ninfomaníaca, acho que tem de ser mais preciso quanto à heroína, é lógico, não?
John'ın karısını, açık tenli Amerikalı hanımı tanıyorsun, öyle değil mi?
Conhece sua cunhada, a mulher de John? É americana. Cabelo vermelho, pele clara, inconfundível.
İnanılmaz derecede açık, değil mi?
É tremendamente óbvio, não é?
Sorunlarımı açık açık anlatıyor olmam, kolay elde edildiğim anlamına gelmez, değil mi?
Ele estava a falar e, de repente, zás. Lá porque falo francamente dos meus problemas, não têm que abusar de mim.
- Gayet açık, değil mi?
- É muito simples, não é?
Yeterince açık değil mi?
É óbvio.
İşi batırdığı gayet açık, değil mi?
Bem, era muito óbvio que foi irritante.
- Bu oldukça açık, değil mi?
- É bem comum, sabe?
Açık renkli değil mi?
É um bocado clara, não?
Açık sözlüsün değil mi?
Não perdes tempo, pois não?
Earl Haig'i göbeğine kadar... açık gömlekle... künyeler içinde hayal etmek zor, değil mi?
É difícil imaginar o Earl Haig a passear com a camisa aberta e coberto de pulseiras com o nome.
Bunun bize karşı bir onur borcu ödenmesi mi ya da... sadece adaletin nasıl dağıtıldığını gösterdikleri pek de açık değil.
Não está muito claro o que foi, parece ser uma dívida de honra, ou eles só mostram para nós como eles fazem a sua justiça.
Ne kadar açık görüşlü, rahat bir kız, değil mi?
Ela é uma livre-pensadora muito radical, não é?
Bu gayet açık, yoksa burada olmazdım değil mi?
- Sim. É óbvio. Caso contrário, não estaria aqui, pois não?
Çocuklar, esriri yapıyordum. Şu şey acık mı? Ne soğuk ortam, değil mi?
As mulheres são abandonadas como um brinquedo velho ou como um carro que já não atinge grandes velocidades.
Bu alet açık oldukça her şeyi duyacağız, değil mi?
Se isto estiver ligado, ouviremos tudo.
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil misiniz 34
değil mi evlat 40
değil mi hayatım 33
değil mi jack 21
değil miyiz 24
değil mi kaptan 17
değil mi oğlum 33
değil mi beyler 17
değil miydi 73
değil mi joe 23
değil mi evlat 40
değil mi hayatım 33
değil mi jack 21
değil miyiz 24
değil mi kaptan 17
değil mi oğlum 33
değil mi beyler 17
değil miydi 73
değil mi joe 23