Açık mı translate Portuguese
9,774 parallel translation
Abby, güvenlik duvarları açık mı?
Abby, os firewalls estão activos?
- Açık mı?
Está aberto?
"Adınızı ve numaranızı..." Kapıları açık mı bırakmış?
- Deixe o seu nome... - Deixou estas portas abertas?
Küre açık mı?
A esfera está ligada?
Emirlerim açık mı?
As minhas ordens são claras?
Açık mı şimdi bu?
Está ligado?
- Önün açık mı Morgan?
Morgan, tens o alvo a vista?
Peki, barones böyle bir anlaşmaya açık mı?
E a sua baronesa... Ela está aberta a um tal arranjo?
Her bir şeyler hatırladığımda farklı açıdan bakmak zorundayım artık.
Sempre que me lembrar de alguma coisa, agora terei de olhar para ela de forma diferente.
Açık olayım.
Sabes que mais?
Açık konuşayım.
Deixem-me esclarecer uma coisa.
Artık Ultron'un Roxxon'a saldırısının S.H.I.E.L.D.'ın GMRlerini ele geçirmek için bir numara olduğu acı verici derecede açık olduğuna göre elinde başka bir koz var mı Kaptan?
Agora que é óbvio que o ataque de Ultron à Roxxon foi uma desculpa para apanhar os IMR's da SHIELD, tens mais alguma coisa na manga, Capitão?
- Daha iyisi de var. Virüsün bize satıcıların yerini verebilmesi için açık artırmayı çökertmesi lazım.
Para o vírus nos dar a localização física dos vendedores, deve provocar uma falha no leilão.
Olay olduğundan beri bir şey açıklamadık ve sizde fikrinizi değiştirmediniz, belki yardımı...
Visto que não temos nada para dizer... E você não vai mudar de ideias, talvez ajude...
Gözlerini açık tutmaya zorlayarak her türlü saçmalığı mı izlettirdi?
Manteve-te com os olhos abertos... A obrigou-te a ver uma carrada de porcarias?
Bu kapı açık mıydı?
- Esta porta estava aberta?
Halka açık bir yerde olmalıyım.
Preciso de um lugar público.
Mesajım açık değil mi?
As minhas mensagens não são claras?
Sizinle açık konuşayım Bay Tagomi.
Vou ser franco, Tagomi-san.
Dinle, seninle açık konuşacağım. Bu senin savaşın değil biliyorum ama... Beni ikna etmene gerek yok.
Olha, vou simplesmente dizê-lo.
Daha açılmadık efendim. - Karnım aç.
Ainda não estamos abertos, senhor.
Dörtlü sıralar hâlinde gideceğiz ki nişan hatlarımız açık olsun.
Vamos estar a avançar em grupos de 4, portanto queremos linhas de fogo desimpedidas.
Göğüslerim açık bir şekilde kameraya baktım ve göndere bastım. Mükemmel.
Olhei para a câmera com as mamocas de fora e enviei.
Bütün gece gözüm açık öylece yattım.
Passo a noite acordada, mal durmo.
Daha açık sorayım.
Sê mais específico.
El kremi lazım oldu, çantan da orada öyle açık duruyordu bir baktım içinde bir kutu uyku hapı ve kusma önleyici var.
E ao pegar no creme vi um frasco de comprimidos para dormir misturados com comprimidos para o enjoo.
Açık konuşayım, ben de geç kalırsın diye bekliyordum.
Para dizer a verdade, pensava que ia chegar muito mais tarde.
Açık konuşayım.
- Quer saber a verdade?
Sana açık bir şekilde bırakmanı söylediğim dava mı?
Referes-te ao caso que eu te disse para largares?
Farkındayım ama biliyorum ki Harvey'nin geliriyle ilgili seni soktuğum konumdan memnun değilsin o yüzden aramızın iyi olduğundan emin olmak istedim. Aslında, açık konuşayım.
- Por acaso, queres saber a verdade?
Sana inceleme şansı vermek istedim. Bunun tekrar yazmanı değil, açık var mı diye bakmanı söylemiş olmamla alakası var mı?
Isso tem alguma coisa a ver com o facto de ter pedido para reveres, não reescreveres?
Açık var mı diye kontrol etmemi istedin.
Pediu-me para revê-lo.
Tamam, bak. Seninle açık konuşacağım.
Vou ser sincero.
Korkarım ki çok açık, kendisinin bir sosyopat olduğu.
Receio que elas mostram claramente que ele é um sociopata.
Tesis ile ilgili araştırmalarımdan hangi termostatın ulaşıma en açık olduğuna bir bakayım.
Vou procurar a minha pesquisa sobre a unidade e ver quais os termóstatos que são mais acessíveis.
Artık kimseden emir almadığımı açıkça belirttim.
Acho que deixei bem claro que já não acato ordens de ninguém.
Açıklama kısmına "Bandana" yazmışım.
Na descrição, escrevi "bandolete".
Tamam o zaman, hâlâ açık olan en iyi mekanı bulmama yardım etmek ister misin? Tamam, olur. Bir saniye.
Queres ajudar-me a pesquisar um sítio que ainda esteja aberto?
Benim burada iki işe yetişirken canım çıkıyor sizse bir zamanların gururu ve yeteneksiz olduğu çok açık çöküntü yaşayan bir adama destek veriyorsunuz.
Eu ando a matar-me com dois trabalhos e vocês elogiam um homem outrora orgulhoso que está a passar por uma crise de talento.
Annemi öldüren adamı yakaladım. Ama bunu yapınca, dünyamızı yeni tehditlere karşı açık hale getirdim.
Apanhei o homem que matou a minha mãe, mas ao fazê-lo, deixei o nosso mundo vulnerável a novas ameaças.
Ama hala diyorlar ki ; "Neden bu insanlara kapımızı sonuna kadar açık bırakıyoruz?"
E ainda dizem : "Porque deixamos a porta aberta a esta gente?"
Ama hala diyorlar ki ; "Neden bu insanlara kapımızı sonuna kadar açık bırakıyoruz?"
Mas dizem : "Por que deixamos as portas abertas a esta gente?"
Daha önce hiç böyle acı çekmek zorunda kaldık mı?
Quando é que alguma vez tivemos de sofrer assim?
Buradaki bazılarının aksine gözlerim ve kalbim açık olarak yaşarım.
Bem, contrariamente a alguns dentro destas paredes, eu vivo com os olhos e coração abertos.
Kıçımız açığa çıkana kadar, altına bakılmadık taş bırakmayacaklar.
Sim. Não vai descansar enquanto não estivermos todos desfeitos.
Hanımımın, bölgemizi koruyacak evlilik ihtimaline açık olması istiyorum.
Essa minha senhora fica aberto à perspectiva de um casamento Que vai proteger a nossa shire.
Kıçımız açığa çıkana kadar, altına bakılmadık taş bırakmayacaklar.
E revolverá céu e terra até que acabe com todos nós.
Sabahları çok acıkırım.
Tenho uma fome profunda de manhã.
Bugün ilk kez halka açık olarak konuşan Grand Central bombacısı olmakla suçlanan Alex Parrish gerçek bombacı mı, yoksa bir örtbasın kurbanı mı birçoklarına sorgulatarak kendisini savundu.
Falando publicamente hoje pela primeira vez, Alex Parrish, a acusada do atentado na estação Grande Central, fez um apelo à sua inocência, levando muitos a questionar se ela é a verdadeira bombista ou vítima de um encobrimento.
Lazım olursa diye telefonum açık olacak.
Vou ter o telefone ligado por se acaso.
Tüm vakalarımız açık kalır.
Todos os nossos casos continuam abertos.