Açıklayın translate Portuguese
451 parallel translation
Açıklayın lütfen.
Faça o favor.
Sorunuz konu ile ilgili olmalı, Bay Keane. Açıklayın lütfen.
A sua pergunta pode ser relevante, Sr. Keane, mas a sua relevância é uma coisa que me escapa.
Şimdi onu kaldırıp kendine getirin ve ona bir tek oyun olursa, boğazı kesilmiş bir oğlu olacağını ona açıklayın.
Que tudo esteja tranquilo e silencioso. Levantem-na e tentem que se recupere. Apenas um movimento em falso e corto o garganta ao miúdo.
Dr. Hastings'i neden buraya getirdiğinizi açıklayın.
Explique porque trouxe o Dr. Hastings aqui.
Madam, durumu lütfen Hans'a açıklayın. İşaretlerce gösterilen yolu izleyeceğiz. Burada 10 dakika bekleyecek,... sonra da hükmü yerine getirecek.
Senhora, explique ao Hans, que nós vamos seguir o caminho indicado pelas siglas e para esperar aqui dez minutos, e em seguida executar a sentença.
Lütfen, Bayan Smith, ona durumu açıklayın.
Por favor, senhorita Smith, explique a ele...
- Bize durumu açıklayın, biz cahiliz!
Explique melhor. Nós não somos ignorantes!
Evet, şimdi açıklayın.
Por que?
Açıklayın. Açıklayın, biri... Wolseley nerede cennet aşkına?
Alguém me sabe dizer onde raio está o Wolseley?
Bana açıklayın nasıl oluyorda, düzensiz kabileler, kılıç ve mızraklı bir ordu - çağdaş bir orduyu yenebilir...
Como é que umas tribos com lanças podem destruir um exército moderno?
Londra'ya gidip, onlara açıklayın.
Vá a Londres. Explique-lhes.
- Açıklayın.
- Explique.
- Lütfen "mutsuzu" açıklayın. Mutsuzluk, insanlarda görülen, arzuların karşılanmadığı zaman doğan durumdur.
A infelicidade é o estado do humano, quando um desejo não é realizado.
Lütfen açıklayın!
Por favor, expliquem!
Hayır. Açıklayın.
Não, explique-me.
- Lütfen açıklayın.
- Por favor, articule.
Eğer siz de bu konuyla ilgili bir tartışmaya katılmak istiyorsanız, lütfen "Gelişim" ile ilgili görüşünüzü bu bağlamda açıklayınız.
Mas se deseja intrometer-se na discussão do tema, explique a palavra "progresso" neste contexto.
Açıklayın.
Por onde começamos, Sr. Spock?
Durumu açıklayın.
Explique o problema.
Pekala, bana planı açıklayın.
Ok, mostra lá o que tens.
Bunu bana açıklayın. Bayan Gamble.
Srta Gambel.
Yapacağım. Fakat önce bana durumu açıklayın. Neler oldu?
O farei, porém antes, me explique a situação e o que aconteceu.
Bana, sebebini açıklayın!
Um escândalo!
Basın açıklaması için ortak kararınızı açıklayın.
Qual é o consenso sobre a situação actual?
- Tabii ki hayır. Lütfen açıklayın.
Conte-nos estamos ansiosos.
Bu işi nasıl yapmam gerektiğini tam olarak açıklayın bana.
Explique-me exatamente como devo proceder.
- Açıklayın lütfen.
Explique isso.
Lütfen adınızı açıklayın.
Diga o seu nome, por favor.
- Açıklayın, Bay Cubitt sadede gelin!
Explique-se, Mr. Cubitt, e vá directo ao assunto.
Hiç olmazsa onun masum olduğunu açıklayın.
O mínimo que pode fazer é ilibá-la.
Lütfen bize Bayan Page Forrester'la olan ilişkinizi açıklayın.
Descreva a relaçäo que tinha com a Page Forrester.
Bana her şeyi açıklayın, Bay Holmes.
Conte-me tudo, Sr. Holmes.
Lütfen biraz daha ayrıntılı açıklayın.
Como é que fazem? Explíque lá melhor.
Açıklayın!
- Bom, mas explica-te melhor.
Evet, öyle açıklayınca akla yatkın görünüyor.
Bem, parece razoável, quando é colocado dessa forma.
Lütfen durumu açıklayın!
Por favor, aconselhe-me!
- Lütfen açıklayın, efendim.
Riso histérico? Pode explicar?
Lütfen açıklayınız.
Explique.
Tarafsız Bölgedeki kanunsuz varlığınızın nedenini açıklayın!
Explique a sua presença ilegal na Zona Neutra!
Siz, sizinkini açıklayın.
Explique a sua.
Ona açıklayın.
Explique-lhe.
Tamam, bu işlemi açıklayın.
Muito bem, explique este procedimento.
- Açıklayın.
- Explique-se.
- Giriş yönteminizi açıklayın. - Ben tavan penveresinden girdim.
- Descreva o seu método de entrada.
Mahkemenin huzurunda yaptıklarınızın amacını neden kendinizi Bay Makhmalbaf gibi tanıttığınızı açıklayın.
Com a permissão do tribunal, poderia falar da sua atitude em relação a isso e falar o porquê de se passar pelo Sr. Makhmalbaf.
- Lütfen açıklayın.
- Sim? Explique-se.
Ama dinle de ey muhteşem, ilahi kadın sözümona işlediğim cinayetleri açıklayıp kendimi temize çıkarayım.
Permita-me, mulher de divina perfeição, Desculpe-me desses supostos crimes, que apenas por circunstâncias tenho notícias.
Açıklayın.
Explique.
Bay Sulu, açıklayın.
Sr. Sulu, explique.
Açıklayın.
Expliquem-se.
Biraz daha açıklayıcı olmalısın.
Então, tens de ser mais específico.