Babası mı translate Portuguese
4,094 parallel translation
- İnanabiliyor musunuz? - Babası mı?
- Acreditas nisso?
Gold'un oğlu, Henry'nin babası mı?
O filho do Gold é pai do Henry?
- Biri Padma'nın babası mı?
- Algum deles é o pai da Padma?
Tucker Franklin, bebeğin babası mı?
O Franklin Tucker era o pai do bebé de Sofia?
Mary'nin vaftiz babası mı?
O padrinho da Mary?
Psikopatlar üzerine olan çalışmalarımın namını duyan babası ulaştı bana.
O pai dele contactou-me devido à minha reputação pelo trabalho com psicopatas.
Şu aldığım nikâh işi vardı ya hani gelin, babası ve ben tüm işi organize etmiştik.
Quanto ao casamento em que irei trabalhar, o pai da noiva e eu damo-nos muito bem.
Onun da mı babasız büyümesini istiyorsun?
Queres que ele cresça sem o pai, também?
Adalet bakanlığındaki bir arkadaşım Donna Carlisle'ın babasının şirketini bir dava yüzünden elden çıkarmaya çalıştığını söyledi. Şanslı kazanan davayı da devralacak.
Um amigo do Departamento da Justiça informou-me que a Donna Carlisle está a tentar livrar-se da empresa do pai antes de uma instauração de processo, e, o sortudo vencedor herdará esse processo.
"Ben gerçekten, araba almak için... "... annesinin ve babasının iznini isteyen bu adamla mı evleniyorum? "
"Vou mesmo casar com um tipo que tem de pedir permissão aos pais para comprar um carro"?
Babası gibi hissediyorum amına koyayım.
Agora sinto-me um pai.
Babasıyla mı gitti?
- Não. - Com o pai?
Wilson'ın babasını aldırmadım.
Não tenho o pai do Wilson.
Bu yüzden Polly'nin babası gelene kadar adama taksimetreyi açtırdım.
Tive de deixar o tipo com o taxímetro ligado até o pai da Polly chegar.
Bu şarkı Rock müziğin babasıdır, tamam mı?
Esta música é um hino ao rock.
Bu komik. Joan Watson'dan aldığımız ifadeye göre, ona ve kızın babasına nerede olduğu bilgisiyle gitmişsin.
Porque, de acordo com o testemunho da Joan Watson, você abordou-a e ao pai da rapariga esta manhã com informações sobre o paradeiro dela.
Benimle aynı kaderi paylaşıp babasız büyümemesi için yaptım tüm bunları.
Para salvá-lo do destino que sofri. Crescer sem o pai.
Henry'nin babasını mı okuyorsun?
A ler sobre o pai do Henry?
Babasını mı?
O pai dele?
Bu sefer işleri batıranın onun babası olduğunu söylemek yapacağım son şeydi. Dolayısıyla ; gülümsedim ve pastayı almak için babamın kamyonetini getirmeyi teklif ettim.
A última coisa que ia fazer era salientar que tinha sido o pai dela a fazer asneira desta vez, por isso, sorri e sugeri que voltássemos e levássemos a carrinha do meu pai para transportar o bolo.
Stefan'ın babasıyla çalıştığımı sana kanıtlayabilirim.
Posso provar que trabalho com o pai do Stefan.
Başka ihtiyacım olan şeyler ise 5 farklı bebeğin babası ve bir köpek kıçı dövmesi.
Só me faltam filhos de cinco pais diferentes e uma tatuagem de um cão no cu.
Çocuğun babasını tanıyorsun sanırım?
Deduzo que conheces o pai do rapaz.
Arkadaşımın babası öldü. Birkaç film aldım. İzlemek ve kafasını dağıtmak ister diye düşündüm.
O pai da minha amiga morreu, fui buscar uns filmes para ela.
Sen Ella'nın vaftiz babasısın ve törende içki kokmaman lazım.
És padrinho da Ella, vais ao baptizado. Não podes cheirar a álcool.
Şu an perdenin arkasındaki adamı babası olarak düşünen, bir mahkum var mı?
Se acham que este é o vosso pai subam para cima do palco.
Padma ve babasına gerçekten yardım etmek istiyorsan Aiden'dan başka kimse bunu yapmak için daha donanımlı değil.
Se queres mesmo ajudar a Padma e o pai dela, não há ninguém melhor para fazer isso do que o Aiden.
Ben Neal'ın babasıyım.
Eu sou o pai do Neal.
Babasını da tanıması lazım.
Ele deve conhecer o pai.
Amy'nin alanı sinir sistemi olduğu için biraz araştırdım ve Santiago Ramón y Cajal'ın modern sinir bilimin babası olduğunu öğrendim. Beyin hücrelerinin çizimlerini de yapmış.
Como a Amy é neurocientista, investiguei e descobri que Santiago Ramón y Cajal, o pai da neurociência moderna, fez muitos desenhos à mão de células cerebrais.
Çünkü insan aşığı babası barımın amına koydu ve etkileme işi sıkıcı.
Porque, amante de humanos, o papá dela lixou o meu bar e encantar é aborrecido.
Herhangi bir duruma karşı hikayemi ayarlayacağım. Küçük Mills babası hakkında ne biliyor?
Só para certificar a minha história, caso o assunto venha à tona, qual versão é que o filho do Mills sabe sobre o pai?
Bazı eski dosyalara baktım ve Severide'ın babasının benim babamın ve Amir Boden'ın aynı istasyonda çalıştığını gördüm.
Andei a ver arquivos antigos e descobri que o pai do Severide, o meu pai e o Comandante Boden trabalhavam na mesma brigada quando o meu pai...
Sanki 20 yıl önceye dönüp, özveri timsali ve görevi uğruna canını feda eden ve benim de birlikte çalıştığım babası Henry'i görmüş gibiydim.
Para mim, foi como se voltasse 20 anos, ao pai deste mesmo cadete, o Henry, um bombeiro com quem servi e que, abnegadamente, deu a sua vida no cumprimento do dever.
Bunun Manny'nın yolda babasını görebilecek olmasını durdurmakla ilgisi var mı?
E isso não tem nada a ver com o Manny parar para ver o pai dele pelo caminho?
Norveç'te ki şu adam için imza attı, çünkü babasına olanları bulması için yardımını istedi.
Talvez tenha assinado o empréstimo para aquele homem na Noruega porque queria que ele ajudasse no caso do pai.
Ben onun babasıyım.
Sou o pai dela.
Sanırım Amanda babasının ölümünden sorumlu olanların onunla aynı acıyı çekmesini istemiş.
Ela queria que os responsáveis pela morte do pai sofressem do mesma maneira que ele.
Potun babasını kırdım.
Faux pas.
Çabuk olun, ben babasıyım!
Então, eu sou o pai dele!
Annie'nin babası olmadığını öğrenmek onu perişan edeceği için bir seçim yaptım.
Mas se ela não fosse sua filha, ele ficava magoado, então tomei uma decisão.
Sorun onun sapık üvey babası tamam mı?
É o padrasto psicopata dela.
Çocuğun babasının Koroner Yoğun Bakımdan ne zaman çıkacağına dair bir fikrin var mı?
Sabes quando o pai do menino vai sair da UTI?
Muhtaç görünmek istemem ama ama halletmemiz gereken Carrion / Padma'nın babası değişim olayımız var ve yardım etmen gerçekten iyi olurdu.
Sem querer ser chato, mas temos a troca Carrion / Padma para resolver e gostaria da tua ajuda.
Kelly'nin babasından duymadan önce ona olup biteni anlatacak mısın?
Vai contar-lhe o que está a acontecer antes que ele saiba pelo pai do Kelly?
Sanırım Sofia'nın bebeğinin babasını bulduk.
Acho que acabamos de identificar o pai do bebé da Sofia.
Sanırım, Sweets'in sonunda Anne ve Babası'nın evini terk ettiğini duymuşsunuzdur.
Já ouviste dizer que o Sweets vai sair de casa dos "papás".
Bebeğin babası da sorumluluğu paylaşacak mı?
O pai do bebé irá assumir?
- Onun babasıyım ben.
- Sou o pai dela.
- Onların babasıyım ben! - Viski kokuyorsun.
Tu cheiras a whisky.
İşkence izlerine baktığımızda çocuğunu kaybettiği için babasını suçluyor olabilir ve intikamını bu kurbanlardan alıyor.
E os sinais de tortura indicam que pode culpar o pai da criança por essa perda e está a executar a vingança nessas vítimas.